Ziya: Hayatta iki kere iki beş de ediyor üç de; senin için her ne kadar dört olsa da! İnsanın yaşamaya dair sebepleri vardır, hayatı gerçek manada hayat yapan, saf, salt şeyler: Değer yargılarımız, Duygularımız.. Bunlar iki kere iki dört dediğimiz, bizi biz yapanlardır. Belli bir kural, bir olay, bir olgu aksini savunmaya ve dikte etmeye zemin hazırlasa bile vazgeçemeyeceğimiz gerçeklerimizdir. Hani gözünüzü kaparsınız, farklı düşünür ve ya en azından çabalarsınız; ama aynı düşlersiniz. Zira o sizsiniz! Lakin çok farklı düsturlarla yüzleşebiliyoruz hayatta. İstenileni değil, dayatılanı yapma durumu hasıl oluyor: sistemin dayatması, başkalarının dayatması, kendi kendimize dayatmalarımız... İşte bunlar da iki kere ikinin beş olduğu, üç olduğu durumlar. Halbuki insanoğlu, nasıl oluyor da kendi altın ülkesini görmezden gelip bu maddi manevi kapital algoritmaya kendini kaptırıyor! Yazık güzelliklere, yazık içimizde bulunan erdemlere acımayıp onları köleleştirenlere. Halbuki, rüzgarla uluyan ormanların kıyısında, eline geçirdiği bir sopaya dayanarak ayakları üzerinde ilk defa durmaya çalışan o çıplak yaratığın benliğindeki masumluk hüvesi hüvesine içimizde... Ziya

Hayatta iki kere iki beş de ediyor üç de; senin için her ne kadar dört olsa da! İnsanın yaşamaya dair sebepleri vardır, hayatı gerçek manada hayat yapan, saf, salt şeyler: Değer yargılarımız, Duygularımız.. Bunlar iki kere iki dört dediğimiz, bizi biz yapanlardır. Belli bir kural, bir olay, bir olgu aksini savunmaya ve dikte etmeye zemin hazırlasa bile vazgeçemeyeceğimiz gerçeklerimizdir. Hani gözünüzü kaparsınız, farklı düşünür ve ya en azından çabalarsınız; ama aynı düşlersiniz. Zira o sizsiniz! Lakin çok farklı düsturlarla yüzleşebiliyoruz hayatta. İstenileni değil, dayatılanı yapma durumu hasıl oluyor: sistemin dayatması, başkalarının dayatması, kendi kendimize dayatmalarımız... İşte bunlar da iki kere ikinin beş olduğu, üç olduğu durumlar. Halbuki insanoğlu, nasıl oluyor da kendi altın ülkesini görmezden gelip bu maddi manevi kapital algoritmaya kendini kaptırıyor! Yazık güzelliklere, yazık içimizde bulunan erdemlere acımayıp onları köleleştirenlere. Halbuki, rüzgarla uluyan ormanların kıyısında, eline geçirdiği bir sopaya dayanarak ayakları üzerinde ilk defa durmaya çalışan o çıplak yaratığın benliğindeki masumluk hüvesi hüvesine içimizde...

Ziya

7 görüntüleme

diana

@dianaveafitab ·

22 Nisan 2020 05:40

Defterim ve rakamlarım sende kalmış galiba...

Ziya

@fayrapziya ·

22 Nisan 2020 11:23

Benzer izlerin üzerinden geçiyor izlerimiz

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ziya