Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
-spoiler içerir-
Sema Kaygusuz ismini sürekli duyduğum ama daha önce hiçbir kitabını okumadığım bir yazardı. Kitaplığımda Barbarın Kahkahası kitabını gördüm ve okumaya karar verdim. Bu kitabı nerden, nasıl aldığımı ve neden yazarın bu kitabını seçtiğimi hatırlayamıyorum açıkçası ama kitaplığıma baktığımda bu yazarı okumanın artık sırasının geldiğini düşündüm. Kitabın içeriği için genel bir şey söylemem gerekirse, bir motelde konaklayan ve çalışanlardan oluşan insanların yaşayış, düşünce ve kişiliklerinin tasvirler edilmesi diyebilirim. (Ayrıntılara bu incelememin altlarında giriyorum :) ) Türkiye’de yaşayan farklı düşünce tarzlarını gözler önüne seriyor gibi klişe arka kapak yazısı tarzı bir yorum yapmak istemesem de kitap Türkiye içersindeki farklı yaşayışların ve karakterlerin güzel tasviri. Bir de ortada gizli bir işeme meselesi var. :) Yazar, en ufak bir olayı veya nesneyi bile çok güçlü tasvirlerle anlatabiliyor ve bu yanı özellikle çok hoşuma gitti. Bana göre yazarın güçsüz yanı ise birkaç karakteri yansıtmadaki başarısızlığıydı. Bu durum daha çok kitabın başlarında görülüyor ve kitap ilerledikçe daha güçlü bir olay ve karakter yansıtmasına evriliyor bana göre. Buna ek olarak, tüm karakterler için bu durum geçerliydi diyemem. Örneğin Simin Hanım’ın diğer karakterlerde yarattığı gizem ve merak çok gerçekçiydi. Simin Hanımın diğer karakterler için defterine aldığı notlara da bayıldım. Beni başından itibaren en çok büyüleyen karakterlerden biri de Ozan’dı. Cadaloz Serpil’in kendisine hiç benzemeyen keşfetme arzusuyla çevrili oğlu Ozan’ın çocukluktan büyümeye doğru geçişini, öfkesinin dışa vurumunu, hırsını ve arzusunu izlemek çok keyifliydi. İzlemek diyorum çünkü gerçekten o kadar başarılı olay aktarımı ve tasvirlerle anlatılmış ki okurken izliyor gibi hissettim. İsmail ve Melih arasındaki öfkeyi ve gizli tutkuyu da bana yazar çok net ve güzel bir şekilde aktardı. Bunlara ek olarak, Selçuk ve Alikar karakterlerinin dumanlı gecesinin anlatıldığı bölümü okumak oldukça keyifliydi. Yine bu kısımda da geçmişten gelen duygu ve düşünce dönencelerinin aktarımı oldukça başarılıydı. Keşke yazar bu karakterlerdeki gerçekçiliği Serpil ve Eda gibi karakterlerde de yaratsaydı. Serpil ve Eda karakterlerinin varlığı iyi bir fikir ama özellikle konuşmaları, karşı tarafa tepkileri ve hareketleri zorlama duruyordu bana göre. Bir de bu karakterlerin karşılıklı konuşmalarında ve hareketlerindeki tepkileri genellikle günlük hayatta olmayacak kadar sıra içerisinde ve nizamdaydı. Biraz flash tv oyunculuğu gibiydi açıkçası. Bana göre kitapta göze çarpan tek eksik taraf buydu. Yukarıda da belirttiğim gibi kitapta en sevdiğim durumlar, hatta kitabı tamamlayan parçalar diyebilirim, Ozan karakterinin anlatımıydı. Ozan karakterlerin tamamının, belki de tüm insanların ortak yönünün tasviriydi. Hatta sadece eylemsel olan bir tasvirden bahsetmiyorum, insanların dışarıya göstermedikleri, dışarıya göstermekten çekindikleri duygu ve düşüncelerin tasviriydi desem daha doğru olur. Özellikle kitap boyunca herkesi meraklandıran işeme meselesiyle birleşince de tadından yenmiyor. Bu iki durumun kesiştiği tasviri Simin Hanımdan bir alıntıyla aktarmak istiyorum: “...Büyümüş de küçülmüş olanın kan dökerek yarattığı ürküntü ile küçülmüş de büyümüş olanın yarattığı çiş kargaşası arasında müphem bir bağlantı var bence. Evcil hayatlarımıza sızmış biri çocuk, diğeri yetişkin iki barbar, hicveden bir kahkahayı, karşılıklı atışan aşıklar gibi tamamlıyorlar...” Daha önce belirttiğim gibi kitap boyunca merak uyandıran önemli bir mesele vardı. Motelde havlulara, çarşaflara, çeşitli eşyalara kim işiyordu? Kim olduğu açık bırakılmış, herhangi bir karakterin olabileceği ima edilmemiş. Sadece karakterlerin ihtimale dayalı kendi isimleri verilmiş. Açık açık bir ismin işaret edilmemesi çok hoşuma gitti çünkü böylelikle karakterlerin ihtimallerinden kimi edep dışı ve barbar olarak kendi fikirlerince düşündüklerini görebiliyoruz. Bana göre bu belirsizlikle, bu olay tüm insanların barbarlığının ortaklığını da vurguluyor. Herkes yapmış olabilir. En nazik görünenden en olası adaya kadar herkes bu barbarlığa düşmüş olabilir. Peki bir sürü ihtimal ortaya çıkabiliyorsa eğer kimin bu ilkelliğe düştüğünü bilmenin gerçekten bir önemi var mı? Sanmıyorum. Ozan da çocukluğun barbarlığını sunuyor bize. O net, o her hareketiyle ne yaptığını bize bas bas bağırıyor. Her şey net ve ortada. Ama insan büyüdükçe tüm o yıkma isteğini öyle bir içinde bastırıyor ki kendi yaptığı şeylerden, kendi his ve düşüncelerinden utanır çekinir hale geliyor. Bu yüzden kendi halinden korkar bir şekilde dışarı maskelerle kendini gösteriyor. Durum böyle olunca ortada bariz bir barbar görünmüyor, barbarlar topluluğu güçlerini birleştiriyor. Önemli olan, çocuklukta net olan barbarlığı neden büyürken sakladığımızı, göz ardı ettiğimizi anlamaya çalışmak bence. Bir de bu güzel kitabı bizler için yaratan Sema Kaygusuz’a teşekkür etmek :) Gerek anlatımı gerek olay örgüsüyle, modern Türk edebiyatında en sevdiğim kitaplar arasına girdi Barbarın Kahkahası. Eğer Sema Kaygusuz’u daha önce okumadıysanız bir an önce okumanızı tavsiye ediyorum. Diğer kitaplarını da kesinlikle okumayı düşünüyorum ve okumaya başlamakta bu kadar geç kaldığım için de biraz pişmanlık hissediyorum :)
Barbarın Kahkahası
Barbarın KahkahasıSema Kaygusuz · Metis Yayınları · 20201,858 okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.