Gönderi

Kendime yeni ve daha korunaklı yalnızlıklar yapıyorum. Şarlatanlığın, hokkabazlığın, yalancılığın, gelip geçiciliğin revaçta olmasının da müspet katkısını inkâr edemem. Mutluluğumuzu pazarlıyoruz, hüznümüzü pazarlıyoruz. Bütün duygularımız, hislerimiz, yaptıklarımız ve yapamadıklarımız da pazarlanır durumda. Yeter ki daha çok insan bizi tanısın, bilsin, daha çok alkış alalım. Alkış. Alkış. Alkış. Bu alkışlayan ellerin bir gün sonra ellerini boru yaparak yuhalayabilecekleri de alkışlar kadar gerçek. Yeryüzünü parlak ışığıyla aydınlatan güneşin altında insan ruhunun bunca karanlık kalabilmesi de Allah’ın hikmeti olsa gerek. Bize yapılmıyor olsa dahi haksızlık, adaletsizlik, merhametsizlik canımızı yakmıyor; “ama” ile başlayan cümleler kuruyorsak cennet bize uzak. İlmimiz, gayretimiz, yorgunluğumuz bizi mutlu kılmıyor, dahası Rabbimize yaklaştırmıyorsa bunca gayretimiz boşuna değil midir? Okuma yazma bilmeyen bazı insanların teslimiyet içindeki yaşayışları ve kabullenilmiş mutluluklarının yanında okumayla, yazmayla, didinmeyle, dünyalık hırslarıyla gönlünü bozmuş insanların mutluluğunun da aynı olmadığını görüyorum.
·
1 görüntüleme
merve bcak