Sade'ı tanımlayamıyorum. her filozof ve düşünürü tek kelimeyle anlatabiliyorken, felsefelerinin özetini yapabiliyorken sade'ı anlatabilmek için cümleler gerekiyor. cıva gibi sanki. belli bir tarz kalıbı var ve hep o şekilde yazıyor kalıbının içerisinde. ancak kontrol edilemez, tanımlanamaz şekilde... ten ile temas edince vücuda karışan ama öldürmeyip süründüren bir güç.
anlatmak istediği ile yazdığı şey arasındaki kesinlik öyle rahatsız edici ki uzun süredir kendisini tanımlayamadığımdan yazmak da istemedim. ancak olacak gibi değil.
kitap dört zengin insanın doyumsuzlukları üzerine ortaya çıkan toplumsal süreci işliyor. tıpkı zengin zümrenin halka karşı takındığı tavır gibi (aramızda kalsın gibisi fazla). bu zengin grup (burjuvazi) halktan uzakta bir bölgeye giderek orada tatmadıkları ve eksik kalan cinsel hazlarını(kastedilen varlık hazzı) yaşamak için giderler. burada bir es verip neden bu şekilde romanın başladığını anlatayım. yönetici sınıf, burjuvazi, oligarşi artık adına ne derseniz deyin, idare ettikleri toplumun içinde yaşamak istemezler. çünkü idare için koyulmuş kurallar bağlayıcıdır. ve idare politikasının yanında bir soygun ekonomisi de vardır çünkü. bu kaide nereye giderseniz gidin yaşayacağınız tek gerçekliktir dünya üzerinde. dolayısıyla romanın toplumdan kaçarak varlık hazzını ve topluma olan ilgilerini anlatma açısından bu şekilde başlaması kaçınılmazdı.
devam edelim; kendilerini şatoya kapatan bu dört kişi bir de seçilmiş kişiler oluşturarak kurdukları program ile bu kişiler üzerinden hazlarını tatmin ederler. burada yine bir es vermem gerek. seçilmiş kişiler dediğimiz kişiler ise burjuvazinin toplumu idare etmesi için belirlediği politikacılardan başkası değil. bugün buna medya algıcılarını, toplum mühendislerini de dahil edebilirsiniz. veya sizi idare ettiğini düşündüğünüz herhangi birini.
devam edelim; işte bu noktadan sonra ipler kopuyor. ve seçilmiş kişiler üzerinde ahlak, erdem, iyi-kötü dengesini altüst edecek ilişki başlıyor.
bu kitap sade'ın edebi noktada zirve noktası diyebilirim.
okumamış olana sürpriz olması açısından başlayan ilişkilerin detayına girmeden tiksineceğiniz hatta yeri geldiğinden kusma hissi uyandıracak fanteziler bize aslında toplumların nasıl idare edildiği üzerine fikirler veriyor. toplumsal tabakaların en üst kısmında bulunan grubun yarattığı bu genel tanımıyla ''acıdan zevk duyma'' hali insanoğlunun geri dönemeyeceği bir gerçekliğidir artık.
başta da dediğim gibi sade'ı tanımlayamıyorum. bu tarz öyle rahatsız edici bir gerçekliği anlatıyor ki, dünyaya dair tüm olumluluk halinizi kaybedebilirsiniz. sade'ın ve sizin gerçekçi hayatınızla tanışmaya hoş geldiniz. iyi okumalar.