Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

nadav kander röportajı üzerine: #60769167 nadav kander bizleri sessiz, sakin ve ağır ve bazen ciddi fotoğraflara davet etmek istiyor. bi şekilde bizde "burada bi şeyler oluyor" sorusunu sordurmak istiyor. kompozisyonlarını, rothko ve kline gibi, renk ve formun en basit ögelerine indirerek çarpıcı kılmaya çalışıyor. bunu da başarıyor denebilir. burada bence güzel olan bir husus da ressamlardan aldığı ilhamı belirtmesi. (Keira Knightley portresinde Rothko etkisi net görülebiliyor) kendisinin fotoğraflarının uyandırdığı rahatsızlık tam anlamıyla rahatsız edici değil. yani çarpıcı olmak veya şok etmek şeklinde bir rahatsızlığı amaçlamıyor. insanı yavaş yavaş ele geçiren, içgüdüsel olarak güvende olmadığını hissettiren bir rahatsızlık yaratmaya çalışıyor bence. bu da onun fotoğraflarına daha fazla bakmamızı ve daha fazla duygusal tecrübe yaşamamızı sağlıyor. kander'in amaçladığı rahatsızlığı güzel ancak yer yer daha cehri örneklerini genç fotoğrafçı Dimitris Makrygiannakis'in fotoğraflarında görmek mümkün. Yine Roy Anderson'da filmlerinde bu tarz bir sinematografiyi benimsiyor diyebiliriz. fotoğrafa nispeten geç bir yaşda (17) başlayan Kander, Nan Goldins ve Jeff Wall'ın fotoğraflarını görünce fotoğrafın kendini ifade etmek için doğru bir alan olduğunu anlıyor. Fotoğrafı kişinin kendisiyle yüzleşmesini, kendini yeniden keşfetmesine imkan verdiği için sevdiğini söylüyor Kander. Yolun sonunda yine kendinizi buluyorsunuz diyor. Bu sayede hem kötü hem de iyi yanların keşfi mümkün olabiliyor Dolayısıyla fotoğrafta "mana"yı bulmanın da anlık bir aydınlanma olmadığını anlamın zaman içinde başkalarının yorumu ve kendi eserinizi alımlayışınız şeklinde ortaya çıktığını düşünüyor. bu açıdan bakınca oldukça postmodern bir yaklaşım. mesele ona göre bilinçaltının zamanla kendini bilince vurması. "the bodies" adlı çalışmasında bizleri insan vücuduyla rahatsız etmek amacında olduğunu söyleyen Kander, hiçbir zaman bir "olay"ın fotoğrafını çekmeyi amaçlamadığını söylüyor. Bunu yapmayı 14-15 yaşlarında bıraktım diyor. Amacı baktıktan sonra yankılanan imajlar üretmek. Özellikle portrelerinde bunu yakalamak için çok uğraşıyor, minimum üç dört saat hazırlanmadığım birinin portresini çekemem diyor. Portrlelerini tasarlarken de bir manzara fotoğrafında ifade etmek isteyeceği ne varsa onu yoğunlaştırıp karakterin yüzünde yakalamaya çalışıyor. Aslında Kander'in fotoğrafları bu bakımdan kişilerin iç manzaralarının yüzlerinden okunma çalışması olarak algılanabilir. (obama portresinin sakince akan uzun bir nehri hatırlatması gibi)
··
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.