Gönderi

88 syf.
9/10 puan verdi
Geçmiş De Geleceğe Benzer
Sokrat’ı Anma Gecesi yahut “Eşek Derisi Üzerinde Yargılama” adlı eser, iki iyi dost ve Türk dünyasının aksakalları olan, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov ile Kazak şair Muhtar Şahanov'un ortaklaşa yazdıkları bir tiyatro eseridir. Eser yer yer nesir özelliği de taşır. Şahanov’un epeydir, Aytmatov’un ise bağımsızlık sonrasında daha gür bir şekilde Türk dünyasından söz ettiklerini ve bu anlamda daha Türkçü bir seyir izlediklerini düşünüyorum. Nitekim bu eser bu anlamda tonları olan bir eserdir. Oyunda, Hunlar döneminden günümüze uzanan bir durumu anlatmışlar. Milli kültürün korunmaması, dilin kaybedilmesi, baştaki liderlerin duyarsızlaşması gibi temel sorunların anlatıldığı, 88 sayfalık, kısa ama iki büyük edebiyatçının Türk dünyasına güzel bir armağanı olmuş bu kitap; iki perdelik dram, ibret alınmayan tarihin tekerrürden ibaret olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Eserde dört farklı dönem işleniyor. Hunlar, Cengiz Han, Sovyet ve pazar ekonomisi dönemlerini görüyoruz. Hepsinde de “manevi değerlerin unutulmasının milli bünyede yapacağı tahribat” işleniyor. Hatta bir replikte, “İnsanların maneviyatına önem vermeyen devlet yok olmaya mahkumdur.” deniliyor. Orhun Kitabelerinde açık açık anlatılan bir Çinli prenses ve Çin’in ipeklerine kanan Türk yöneticileri konusu vardır. Şahanov ile Aytmatov burada konuyu daha da eskiye götürürler ve Hun devrine gelirler. Hun Hakanı Tanrıkut, Türk eşi Gövher Hatun’a rağmen Çinli bir prensesle evlenmiş ve bu durum ülkede iyice yaygınlaşmıştır. Böylece Türk töresi terk edilmeye başlanmış, tarih ve kültür önemsenmemiştir. Halk, eşek derisi üzerinde oturtmak suretiyle hakanı yargılar ve suçlu bulur. Ancak çok şey yitip gitmiştir. İkinci zaman diliminde bu kez Cengiz Han'ın yakıp yıktığı Otrar şehrine gelinir. Otrar’ın kapısı hain bir vezir tarafından açılmıştır. Ancak Cengiz Han, vatan haini diye onu da öldürtecektir. Şehri darmadağın ettirecektir. 1986 yılında Almatı'da meydana gelen ve benim de bizzat anıtını ziyaret ettiğim Jeltoksan olaylarına da değiniliyor. Bu olaylar her iki sanatçıyı da derinden etkileyip, üzmüştür. İşte bu, Jeltoksan / Aralık olayları olarak bilinen ve Kazakistan yakın tarihinde önemli bir yeri olan olaylar eserde şu şekilde yer buluyor kendine: “1986 yılının Aralık ayında Almatı'da baş gösteren olaylar hepinizin hatırındadır. Sessizlik içinde miting düzenleyen gençlere Sovyet silahlı kuvvetleri hücum ettiler. Kızları ve erkekleri sopayla dipçik ile dövdüler. Akkanat da bu mitingde idi, o da dipçikle sırtına vurulan darbeden yaralandı. İki öğrenci arkadaşı bir yolunu bulup onu kalabalığın arasından çıkarıp gizlediler. Ne yapmak lazımdı? O zamanlar doktor çağırmak sorgusuz sualsiz hapse girmek demekti. Bu sebeple onlar bize, Kırgızistan'a telefon ettiler. Ğaliye ile yola çıkıp Uzunağaç'a gittik. Orada bir polis dostumuzun yardımı ile yaralı Akkanat'ı nöbetçilerden kaçırarak buraya getirdik. Üç ay hastanede yattı, yirmi beş yaşını doldurmasına iki gün kala öldü.” Eserin son zaman dilimi ise bağımsızlık sonrası oluşan serbest Pazar ekonomisi dönemidir. Burada da kapitalizme körü körüne bağlanmış bir iş insanı/politikacı tipi üzerinden eleştiriler getirilir. Gerek Aytmatov, gerekse Şahanov, yerel değerlerine bağlı edebiyatçılardır. Zaten Kırgız-Kazak kültürü aynıdır. Hatta Kazak tabiri modern zamanlarda uydurulmuştur, yoksa bunlar aynı halktırlar ve tarihteki Kırgızlardır. Her iki yazar da, her türlü baskıcı sisteme, ihtiras düzenine, insanı ve insanlığı görmezden gelen uygulamalara karşıdırlar. Eser de bunu ortaya koyar. İbn-i Haldun’un dediği gibidir bazen, “Suyun suya benzemesi gibi, geçmiş de geleceğe benzer!”
Sokrat'ı Anma Gecesi
Sokrat'ı Anma GecesiCengiz Aytmatov · Bilig Yayınları · 200034 okunma
··
264 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.