Gönderi

151 syf.
10/10 puan verdi
O anlatıyor da ben dinliyorum gibi.
Kur’an Okumaları’nı seviyorum. Öyle uzun boylu cilt cilt tefsirlere henüz sıra gelmemiş ise de, belli başlı surelerin içerdiği anlamları günümüz şartlarını da göz önüne alarak anlamlandırılmasını okumayı seviyorum. İşte Metin Karabaşoğlu’nun Kısa Surelerin Sınırsız Dünyaları’nı okudum yakın zamanda. Çokça istifade ettim. Hatta okunmuş kitaplar arasında değil el altı kitaplarımın arasına koydum. Ayşe Şener benim bir önceki Ramazan’da Son Peygamber İnfo sitesinde senai Demirci ile birlikte yaptıkları Kur’an Okumaları dikkatimi çekmişti. Her iki yazar bir kısa sureyi alıyor ve farklı perdelerden yazıyorlardı. Her ikisini de okurdum. Derken Ayşe şener’in bu yazılarını kitaplaştırdığını gördüm bu Ramazanda. Hemen aldım. Ve ramazan bitmeden, üstelik bir de son on günü içerisinde bitireyim dedim. Yarısını o hızla okumuşum, sonrasında şu ya da bu şekilde birkaç önce yeniden karşılaştık kitapla. Bitirmek bugüne nasip oldu. Her kitabın son sayfasında hüzünlenmezsiniz. Bazen sona yaklaştıkça sayfalar çoğalır ve hatta ne kadar sayfa kalmış dönüp sayarsınız. Konu başlıklarına bakarsınız. Bitirmek için ne kadar iradeniz kalmışsa hepsini kullanırsınız. Son sayfaya gelince de “Ohh beee!” dersiniz. Bu kitap da öyle olmadı. Bitmesin istedim. Daha olsa okurdum dedim. Hissediyorum, sanki kitabın devamı gelecek gibi. Sabırsızlıkla bekliyorum. Kitap 24 kısa sureyi tahlil ediyor. Günlük namazlarımızda her daim okuduğumuz kısa sureler bunlar. Fatiha’dan başlıyor, Duha’dan çıkıyor. Metinlerde ikinci tekil şahıs kullanılıyor. İnşirah Suresi açıklıyor. İlk tebliğ yıllarında hazreti Peygamberi karşılaştığı zorluklar karşısında Rabbi teselli ediyor. İşte oradan üzerime aldığım senli birkaç cümle: “Hayatına Kitap girdiğinden beri, yükün hafiflemedi mi rabbin bu Kitab’ın tam senin duyarlılığına uygun düşeceğini bildi ve sana o yüzden bu Kitab’ı armağan etti. Rabbin seni bu yüzden dostluğuna layık buldu. Ve senin duyarlılığını herkesten çok O anladı.” “İçindeki daralmanın seni boğmasına izin verme. Sıkma artık kendini. Aç Kitab’ını. Rabbinle omuz omuza toplumuna koş. Nasıl hakkından geleceğim diyerek bunaltma kendini Kitap’ta her şey apaçık yazıyor.” Kitabın üslubu çokça samimi. Üst perdeden konuşan bir yazar değil, sanki karşımda oturmuş da bir dost, o anlatıyor da ben dinliyorum gibi. Konuşma dili hâkim. Şiirsel. Anlam yüklü. Yeni kelimeler çokça var. Bazen bir okumada tam anlayamıyorsun, dönüp bir daha okuyorsun, sonra da “Yaa evet o da vardı değil mi diyorsun?” Müteradif kelimeler çok. Birbiriyle alakalı kelimelerin hepsi arka arkaya cümlede sıralanıyor. Kitapta altını çizdiğim çokça satırlar vardı birkaç tanesini burada paylaşmak istiyorum: * Ahiret, dünyadaki yaşanmışlıkların bize –ileri dönüşü- olacak. Geçmişimizden ne kadar kalabildiysek, kalan yanımız bize gelecek olacak. Yaşanmışlıkların birazı yaşadığımız şu hayatta, yaşarken, kalan bütünü de öldükten sonra, yaşamın ve ölümün ahirinde, ertesinde bizi karşılayacak. * Kalbinden tartılır bir insanın kalıbı. Sol kafesindeki “ağırlık”tan… * Karia, insana “tartına ağır gelecek, bir değer ifade eden iyilikler koy.” der. Tartıda ağır gelecek olan ise, bir insanın yapabileceği liyakatli bir iş, uğraş, profesyonelce yerine getirebileceği bir Salih amel, iyi eyle, üretken, bereketli, işler olabilir. En iyi yapabildiğinden en çok yaparak insan bu tartıyı ağırlaştırabilir.
Anlamın İzinde 24 Kısa Sure
Anlamın İzinde 24 Kısa SureAyşe Şener · Mana Yayınları · 201524 okunma
·
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.