Gönderi

Sahabenin hepsi de adil ve güvenilirdir
Unutmayalım ki; yoldan çıkmış Ehl-i bidat fırkaların, Sünnet-i Seniyye ve Sahabi Kiram ile sürekli problemleri olmuştur. Dini kendi hevâ ve heveslerine göre yorumlamak için sünnet-i Seniyye'nin hadislerin bertaraf edilmesi gerektiğini düşünmüşler ve bunu başarmak için Sünneti rivayet eden övülmüş nesil olan Sahabe-i Kiramın güvenilirliğini azaltmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Sahabenin güvenilirliğinin ortadan kalkması demek, insanların Sünneti Seniyye ile olan ilişkilerinin kesilmesi ve dinin tahrif edilmesi demektir. Oysa ki düşmanlık ettikleri Sahabe-i Kiram, Kur'an-ı Kerim'in iki kapak arasında toplanmasına vesile olmuş ve Allah-u Teala'nın Kur'an-ı Kerim'in çeşitli yerlerinde kendilerini tezkiye ettiği cennetle müjdelenmiş kişilerdir. Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de Sahabe-i Kiram hakkında, "İman edipte Allah yolunda hicret ve cihad edenler (Muhacir) var ya bir de onları barındırıp yardım edenler (Ensar) var ya işte onlar hakiki müminlerdir. Onlar için mağfiret ve bol rızk vardır.'' (9) buyurmuştur. Şimdi düşünelim Allahu Teala'nın "Hakiki müminlerdir"diyerek iman ve İslamını tasdik ettiği bu insanlar, Allah Rasulüne yalan isnad edip, iftira atarlar mı? Yine Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de onlar için, "Muhâcir’den ve Ensar’dan (İslâm’a girmekte) ilk önce geçenlerle bunlara ihsan ile tâbi olanlar Allah onlardan razı olmuştur, onlarda O’ndan razı olmuşlardır. Onlara altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur."(10) buyurmuştur. Ayet-i kerimeden anlaşılacağı üzere Allahu Teala Sahabe topluluğundan ve onlara iyilik üzere tabii olan Selefi Salihinden razı olduğunu bize haber vermiş. Şimdi bu ayetten sonra ehli insaf bir kişi nasıl olur da onların dini kendi heva ve heveslerine uygun yorumlayıp dini tahrif ettiğini söyleyebilir? Sahabe nesli öyle bir nesildir ki; Allahu Teala, onları sadece Kur'an'da değil, Tevrat ve İncil'de de vasfetmiş ve onlardan övgü ile bahsetmiştir. (11) Allahu Teala'nın üç kutsal kitapta da övdüğü bu insanların, yeryüzünün Peygamberlerden sonra gelmiş geçmiş en güvenilir insanları olduklarından aklı selim bir insan şüphe duyar mı? Efendimiz bu tehlikeyi nübüvvet ferasetiyle görmüş ve bizlere, "Ashabım hakkında Allah’tan korkunuz. Benden sonra onları hedefe alıp (aleyhlerinde konuşmayınız)" (12) diye emir buyurmuştur. Anlaşıldığı üzere Sahabe-i Kiram efendilerimiz hem Allahu Teala tarafından hem de Peygamber efendimiz tarafından imanları tasdik olunmuş, kendilerine tabii olunmasını hak etmiş fazilet sahibi müminlerdir. Böylelikle anlıyoruz ki, "Cemaat" ifadesi ile Kur'an ve sünneti, Rıza-i İlahi doğrultusunda anlamış ve hayatına tatbik etmiş Sahabe nesli ve onlara tabii olan Selefi Salihin nesli kastedilmektedir. Son 20 yılda ülkemizde de eski ehl-i bidatın görüşlerinin çığırtkanlığını yapan bir takım insanlar türemiştir. Bu kişilerdeyollarını takip ettikleri eskilerinin ifsad görevini üstlenmiş,tıpkı onlar gibi; "Kaderi, Şefaati, Mucizeyi, Kabir azabını,Ruyetullah'ı, Cennet ve Cehennemin ebedi oluşunu" inkar ediyor ve insanları bu merdud görüşlere davet ediyorlar. Günümüzün bidat ehli kimseler, eskilerden çok da şedid ve şerlidirler. Öyle ki, ifsad konusunda takipçisi olduklarıkimseleri de geride bırakacak iddialarla ortaya çıkmaktadırlar:"Hz. Adem aleyhisselama baba bulmaya, Hz. Havva'ya çift cinsiyet isnat etmeye haşa Kur'an'ın bazı ayetlerinin günümüze uymadığını söylemeye ve hatta neuzubillah Allah'a cehalet nisbet etmeye kadar işi ileri götürmüşlerdir. Hz. Peygambere mutlak itaati emreden ayetleri görmezden gelen, Hz. Peygamberin tefsir yapma yetkisinin bulunmadığını, Kur'an'ın açıklanmaya ihtiyaç olmadığını söyleyen bu insanlar, Hz. Rasulullah'a vermedikleri tefsir yetkisini kendilerinde görüp, Kur'an'ı hevâlarına göre tefsir ediyor, açıklanmaya ihtiyacı yok dedikleri Kur'an, daha iyi anlaşılsın diye ciltlerce kitap yazıyorlar. İlmi namustan ve edepten uzak bu kimseler, Kuran böyle söylüyor maskesi altında merdud fikirlerini insanlara empoze ediyorlar. Ne yazık ki ağlarına düşürdükleri gençleri Mezheblere, İmam Buhari'ye, İmam Müslim'e, bu toprakları mayalayan evliyaullaha ve bin küsur yıllık İslam müktesebatına düşman ediyorlar. Bırakın bir Arap turiste yol tarif etmeyi, yüzünden bir sayfa hatasız Kur'an bile okuyamayan bu gençlerin ellerine, "Oku,aklını kullan" sloganıyla yazdıkları mealleri tutuşturup, batıl fikirlerini toplum içinde yaymaya çalışıyorlar. Bilerek yada bilmeyerek İslam'ı yıkma projesinin gönüllü birer ferdi olduklarından hiç şüphe etmediğimiz, bin kusur yıldır Ümmetin kahir ekseriyetinin peşinden gittiği bu dosdoğru yola "Uydurulmuş din" diyecek kadar edebten yoksun düşen bu insanların ortak özelliği Allah Rasulünün hadislerini elleriyle itip, "Bize Kur'an yeter" cümlesini dillerine pelesenk etmeleri ve Sahabe düşmanlığıdır. Tam bu esnada Allah Rasulünün şu hadisi bizleri uyarmakta ve Ehli Sünnete sahip çıkmanın önemini dile getirmektedir:"Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaştığında (koltuğuna yaslanmış bir hâlde) ‘bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken)’ bulmayayım." (13) Muhaddis Ebu Zür'a Er-Razi rahimehullahın, "Sahabeyi Kiramdan biri hakkında kötü konuşan birini görürseniz bilin ki o kişi zındıktır" sözünü de hiç unutmayalım. (14) Bir din düşünün ki hakikati 1400 yıl sonra ortaya çıksın(!) Bir din düşünün, Selefiyle Halefiyle (önceki ve sonraki) tüm uleması, 1400 yıldır aynı hata üzerine ısrar etsin(!) Hangi vicdan sahibi böyle bir zırvayı kabul edebilir. Bizlere düşen ilmiyle amel eden Rabbani alimlerin rehberliğinde Ehl-i Sünnet akide ve fıkhını öğrenmek, İslam gençliğini manevi terbiyeyle beraber bu dosdoğru yola davet etmek ve onları Sünnet düşmanlığı ve Mealcilik fitnesinden uzak tutmak için canla başla çalışmaktır. Peki günümüzde Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat yolunu kim temsil ediyor? Öncelikle şunu iyi idrak edelim ki, "Ehli Sünnet ve'l-Cemaat mezhepler arasında bir mezhep değil; bu dinin omurgasıdır ana yoludur. Günümüzde, itikadî alanda Maturidîlik ve Eşarîlik, ameli alanda da Hanefîlik, Malikîlik, Şafiîlik ve Hanbelîlik dışında Ehl-i Sünnet'i temsil eden hiç bir oluşum yoktur. Kurtuluş, biiznillah onlara tabi olmakta, azab neuzübillah onlardan ayrılmaktadır. Rabbim bu dünyada yollarından, ahirette şefaatlerinden mahrum etmesin. Notlar: 9) Enfal; 8/74 10) Tevbe; 9/100 11) bkz: Fetih 48/29 12) Süneni Tirmizi, Menâkıb 13) Tirmizi, İlim 14) İbni Hacer Askalani, el-İsabe fi-Temyizi's-Sahabe Gülistan Dergisi 214.Sayısı - Molla Adnan K.Arifoğlu
·
31 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.