Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
Yalnız, Allah ile olmayandır.
Ömer Sevinçgül okumaya devam ediyorum. Bu gidişle de bütün kitaplarını okuyacağım sanırım. Çünkü okuduğum her kitabında âlemimde yer eden birçok soruya güncel cevaplar buluyorum. Her ne kadar yazılar gençlerin diliyle oluşturulmuş ise de ben de kendimi onlardan hissediyorum. Ömer Sevinçgül, “Özel insanlar arıyorum.” diyor. “İnsanın öyküsünü anlatıyorum ben. Kendini bulma, bilme, tanıma serüveniyim, gerçek insan olma çabasındayım. Yaşananlardan arta kalan izler, akıp giden zihin ırmaklarından sızıntılar, yangınlardan savrulan kıvılcımlarım. Gerçeği aramak, bulmak, bilmek üzere yola çıkacak muhataplar arıyorum.” Gerçeği arayan, bulmak ve bilmek isteyen muhataplardan biri de benim işte. Şu ana kadar okuduğum dört kitabında yaklaşık yedi yüz yirmi sayfa boyunca sıkılmadan en can alıcı konuları güncel örneklerle kalbime nakşetti. Kalbe düşmeyen bilgi akla nasıl gitsin? “İnsanlık merdivenini tırmanmak, kuşkulardan arınmak, inancını büyütmek isteyenlere sesleniyorum.” Şükür kitapta yazılan çok konuda kuşkum yok. Ama okuduğum yazılar evet, inancımı büyütüyorlar. “Kendini olayların seyrine kaptırmak istemeyenlerle buluşmayı, konuşmayı, söyleşmeyi, dilleşmeyi, halleşmeyi umuyorum.” Ömer Sevinçgül’ün kitaplarını okurken gerçekten de çoğu zaman öyle hissediyorum. Karşılıklı iki koltukta oturmuş bir taraftan gökyüzünün güzelliklerini seyrederken bir taraftan çaylarımızı yudumluyoruz sanki. Soruları birisi değil de, sanki ben soruyorum, sonra gözlerimin içine bakarak, Saitçiğim şimdi bak der gibi her sözü üzerime alıyorum. Birçokları önceki bilgilerimle örtüşüyor, birçoklarında ise yeni pencereler ediniyorum kendime. Evet, oradan da bakmalıyım. “Bir düşün kendine gidip kendine gelmek üzere hem yol, hem yolcu olmak istiyor musun? ‘Evet’ ilk adımdır benim yolumda, sürdür yürüyüşünü. Kendin seni bekliyor.” Böyle diyor kitabın arka sayfasında yazar. Kendine gelmek istiyorsan beni oku. “Beni oku, içimdeki gölgeler aydınlansın. Beni oku, ben okundukça kitap, sen okudukça insansın.” Cümlesi de kitabın son sayfasında yer alıyor. Kitaptaki sohbetlerin konusu, Ehadiyet, vahidiyet, ferdiyet. Evrim safsatası, son zamanlarda kendine din âlimi diyen müsveddelerin ekranlar önünde saçma sapan sohbetleri. Allah beni niye yarattı? Kur’an-ı Kerim’i birisi mi yazmış, ya da bir heyet? Her gün yarım milyon insan ölüyor da Azrail bunlara nasıl yetişiyor? Kıyamet ne zaman kopacak? Kıyametten önceki son üç dakika. Ahmaklarla tartışmak, tartışmanın üslubu. Cennet, cehennem. Cennette Rabbimizi nasıl göreceğiz? Hem herkes görecek mi? Hazreti İsa öldü mü, ölmediyse nerede yaşıyor? Tekrar dünyaya gelecek mi, yoksa geldi de bizim mi haberimiz yok? Misyonerlik faaliyetleri, Ruhban okulu, diyalog çağrıları vs. Ben istifade ettim. Etmeye de devam edeceğim. Ömer Sevinçgül kitaplarını sizlere de tavsiye ediyorum. İşte kitaptan altını çizdiğim birkaç satır: İnsanlar kendileri hakkında konuşulmasından hoşlanırlar. Fakat eksilerle artılar birbirini götürdükten sonra geriye mutlaka artı kalması şartıyla. * Yalnız, Allah ile olmayandır. * “Kur’an İslam”ı tabirini diline dolayarak, hadisi, icmayı, içtihatları, tefsirleri kulak ardı eden kişi zımnen şunu söylemektedir: ‘Bırakın başka anlayışları, kaldırıp atın ötekilerin yorumlarını. Benim anlayışıma, benim yorumuma gelin. Kur’an nedir, İslam nedir ben söyleyeyim size.’ Vay uyanık vay! Hazreti peygamberin, sahabelerin, müçtehitlerin ve âlimlerinki yorum, anladık, peki seninki ne?” * Zordur imansız olmak, yer bitirir insanı. Hayat anlamını yitirir. Ölüm sözü edilmemesi gereken bir tabuya dönüşür.
Kalbinin Sahibine Emanet Ol...
Kalbinin Sahibine Emanet Ol...Ömer Sevinçgül · Carpe Diem Kitapları · 201247 okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.