Eğer sizin de çocuğunuz işsizse, meslek sahibi olmak istiyorsa. O da bir roman yazarak yazarlık mesleğine adım atabilir. Çünkü belli ki Ece Hanım öyle yapmış. Kitap edebi derinlikten yoksun. Hiçbir felsefik derinlik içermiyor. Çok fazla dizi izleyen, okuma yazması olan herkes böyle bir roman yazabilir. İki tane hanım var. Bunlardan birinin adı Esin diğeri Kübra. Esin başı açık seküler bir toplumun kadını, Kübra ise başörtülü muhafazakar bir toplumun kadını. İkisin de ortak bir özelliği var. İkisi de burjuva kadını. İkisi de tuzu kuru dediğimiz sınıftan. Bu ikisi üzerinden toplumsal çelişkileri anlatmaya çalışmış Ece Hanım. Aşk, cinsellik, seks, özgürlük gibi tabuları işlemiş hesapta. Kitabın sonuna doğru Esin ile Kübra sevişiyor. Lezbiyen bir ilişki yaşıyorlar, aşk başlıyor. Bir kaza sonucu da hayat kurtarma durumları oluyor. Böylelikle seküler-mufazakar çelişkisini çözmüş oluyor Ece Hanım. Benim takıldığım nokta romanda işlenen seks, cinsellik ve lezbiyenlik gibi olaylar değil. Edebiyat ve sanat hayatı yansıtmalıdır. Hayatın içinde seks de vardır. Eşcinsellik de vardır. Tecavüz de vardır, katliamda. Bunlar bu hayatın gerçekleridir tabi ki edebiyata konu olabilir. Ama bunun işleniş biçimi önemlidir. Ece Hanım sadece sayfa dolsun diye bunları kullanmıştır. Bu tabuların alt yapısı nedir, korkular, kaygılar hangi kaynaktan gelişir bunlar halkında hiç düşünmemiş bile. Ben bu kitabı bir yolculuk sırasında, yayınsız kaldığım bir anda. Mola verdiğimiz dinlenme tesislerinin marketinden mecburen almıştım çünkü kitap rafı hep kişisel gelişim ağırlıklıydı gözüme çarpan tek edebi eser buydu ve almış bulundum. Kitap bana hiçbir şey katmadı, kimseye de bir şey katacağını sanmıyorum.

ÖtekiEce Vahapoğlu · Doğan Kitap · 2009122 okunma

·

143 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şenay Cüccaciye