Gönderi

216 syf.
9/10 puan verdi
Bir insanı sevmekle başlar herşey...
Dickens "çocuk kitabı" olarak sınıflanan ancak bence çocuklardan çok büyüklere hitap eden bu hikayesinde cimri mi cimri, aksi, huysuz ve mutsuz Bay Scrooge'a odaklanır. Mutsuz ve güvensiz geçmişinin etkisi ile hayatındaki tüm amacı daha fazla para kazanmak ve kazandığı bu parayı harcamayarak biriktirmek olan Bay Scrooge öyle aksi, öyle cimri ve öyle kabadır ki çalışanlarını ezer, sömürür, insanlara değer vermez, para harcamasını gerektirecek her şeyden uzak durur. Hayatının odağı sadece para olduğundan ve kuracağı her sosyal ilişki de para harcaması ya da kendinden borç/ bağış talep edilmesine zemin hazırlayacağından koruma kalkanını hep yüksekte tutar; kimseyle, öz yeğeni ile bile sosyal bir ilişki kurmayı reddeder. Bu uç seviyede materyalci adama göre hayatta para kazanmak bir numaralı hedeftir; parasızlık nedeniyle acı çeken insanlar, tedavi edilemeyen hastalar, zor durumdaki yoksullar "hak ettikleri" için öyledirler. Bu hikaye, kendisini zamanda yolculuğa çıkaran ve "Geçmişe", "Bugüne" ve "Geleceğe" götüren 3 ruh tarafından ziyaret edilen Bay Scrooge'un değişimini anlatır. Her şeyi dışarıdan bir gözle görme şansı verildiğinde bu sert adam giderek değişir, paraya bunca düşkünlüğünün neden kaynaklandığını, kendine neler kaybettirdiğini ve sonunda hiçbir işe yaramayacağını görerek anlar. Zaman yolculuğu sona erdiğinde hayattaki hedefi, dolayısıyla bütün sosyal yaşantısı da değişecektir. Benzer bir şansımız olsa, zamanda yolculuk ederek kendimizi ve çevremizde yaşananları dışarıdan izleme şansımız olsa acaba biz ne hissederdik? Günlük hayat koşturmacası içinde bize çok anlamlı görünen hedefler, tartışmalar, kıyasıya rekabet, "pastadan ben daha çok yiyeyim"ler acaba arka planda yaşananları görsek yine bu kadar doğal, bu kadar kolay kabul edilebilir gelir miydi bize? En nihayetinde ölümlü insanoğlunun bir tık daha fazla empati kurması ile neleri iyileştirebileceğimizi bilmek birey olarak bizi eksiltmez, aksine hepimizi geliştirir... Sait Faik ne güzel söylemiş : "Bir insanı sevmekle başlar herşey." Son olarak Hristiyanların Noel geleneği ve Noel'e verdikleri değere de bir parantez açmak isterim. Toplu olarak bir araya gelme, paylaşma, dua etme, gülme, eğlenme fırsatı Noel; hayat koşuşturmacası içinde dört gözle beklenen yılda sadece bir gün. Ama etkisi büyük. Hayatta birey olarak ayaklarının üzerinde durabilmek önemli, ancak bir arada da olabilmenin getirdiği huzuru, mutluluğu, güvenlik duygusunu yaşayabileceğimiz ortamlar da lazım. Okurken çocukluğuma gittim; bayramların bu hikayedekine benzer şekilde hep birlikte, neşe içinde kutlandığı yıllara... Kişisel olarak hala devam ettirmeye çalıştığım bu güzel rutinlerimizi kısır tartışmalarla değersizleştirmemek, sonraki kuşaklara da taşıyabilmek umuduyla...
Bir Noel Şarkısı - A Christmas Carol
Bir Noel Şarkısı - A Christmas CarolCharles Dickens · Bordo Siyah Yayınları · 20137,4bin okunma
·
42 görüntüleme
RA okurunun profil resmi
Dickens, Oliver Twist'te de benzer bir yaşlı yahudi adamdan bahsediyor demek ki böyle kişi veya kişiler kafasını bir şekilde meşgul etmiş
AkilliBidik okurunun profil resmi
Bu hikayeyi Dickens yaptığı Amerika seyahatinin hemen ardından 1843'te yazmış. Yeni yeni başlayan sanayileşmenin yoksul kesim üzerindeki olumsuz etkileri ve Manchester'a yaptığı bir seyahatte şahit olduğu imalat işçilerinin içinde bulunduğu koşullar bu hikayesine baz oluşturmuş. Dickens memur ve eğitimli, ama maddi gücünü kaybeden bir babanın küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalan oğlu. Bu nedenle olacak ki edebiyatında sürekli toplum içinde unutulmuş fakirlerin durumunu ve fakirlikten kaynaklanan dezavantajlarını vurgulamış; onlarla kolay empati kurmuş. Nitekim edebi hayatı sınıf eşitsizliklerini, yoksulların ezilmesini ve sömürülmesini kınamak, buna yol açan siyasi düzeni eleştirmekle geçmiş. Son derece etkili yazım diliyle İngiltere'de popüler olan bu kalemin mesajlarını büyük kitlelere ulaştırabilmesi, İngiltere'deki siyaseti ve sosyal düzeni etkilediği gibi dünya çapında da vazgeçilmez klasik kalemlerden biri olmasını sağlamış. Spesifik olarak yahudilere yönelik inanç kaynaklı bir eleştirisi olduğu sanmıyorum; en azından bu yönde hiçbir şey okumadım bugüne değin. Dickens'ın eleştirdiği sermayenin yayılmaması, az sayıda kişinin elinde olmasından kaynaklı sömürü düzeni; zira paradan para kazanıldığı düzende eğitim de alamayan yoksulların hiçbir gelecek ümidi kalmayacağını vurguluyor ve bu düzeni ve buna çanak tutan siyaseti çarpıcı şekilde eleştiriyor. Dolayısıyla ticarette ve sermayenin yönetiminde etkin olan yahudilere de dokunmuş tabii ki..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.