Bir insanı sevmekle başlar herşey...
Dickens "çocuk kitabı" olarak sınıflanan ancak bence çocuklardan çok büyüklere hitap eden bu hikayesinde cimri mi cimri, aksi, huysuz ve mutsuz Bay Scrooge'a odaklanır.
Mutsuz ve güvensiz geçmişinin etkisi ile hayatındaki tüm amacı daha fazla para kazanmak ve kazandığı bu parayı harcamayarak biriktirmek olan Bay Scrooge öyle aksi, öyle cimri ve öyle kabadır ki çalışanlarını ezer, sömürür, insanlara değer vermez, para harcamasını gerektirecek her şeyden uzak durur. Hayatının odağı sadece para olduğundan ve kuracağı her sosyal ilişki de para harcaması ya da kendinden borç/ bağış talep edilmesine zemin hazırlayacağından koruma kalkanını hep yüksekte tutar; kimseyle, öz yeğeni ile bile sosyal bir ilişki kurmayı reddeder. Bu uç seviyede materyalci adama göre hayatta para kazanmak bir numaralı hedeftir; parasızlık nedeniyle acı çeken insanlar, tedavi edilemeyen hastalar, zor durumdaki yoksullar "hak ettikleri" için öyledirler.
Bu hikaye, kendisini zamanda yolculuğa çıkaran ve "Geçmişe", "Bugüne" ve "Geleceğe" götüren 3 ruh tarafından ziyaret edilen Bay Scrooge'un değişimini anlatır. Her şeyi dışarıdan bir gözle görme şansı verildiğinde bu sert adam giderek değişir, paraya bunca düşkünlüğünün neden kaynaklandığını, kendine neler kaybettirdiğini ve sonunda hiçbir işe yaramayacağını görerek anlar. Zaman yolculuğu sona erdiğinde hayattaki hedefi, dolayısıyla bütün sosyal yaşantısı da değişecektir.
Benzer bir şansımız olsa, zamanda yolculuk ederek kendimizi ve çevremizde yaşananları dışarıdan izleme şansımız olsa acaba biz ne hissederdik? Günlük hayat koşturmacası içinde bize çok anlamlı görünen hedefler, tartışmalar, kıyasıya rekabet, "pastadan ben daha çok yiyeyim"ler acaba arka planda yaşananları görsek yine bu kadar doğal, bu kadar kolay kabul edilebilir gelir miydi bize? En nihayetinde ölümlü insanoğlunun bir tık daha fazla empati kurması ile neleri iyileştirebileceğimizi bilmek birey olarak bizi eksiltmez, aksine hepimizi geliştirir...
Sait Faik ne güzel söylemiş :
"Bir insanı sevmekle başlar herşey."
Son olarak Hristiyanların Noel geleneği ve Noel'e verdikleri değere de bir parantez açmak isterim. Toplu olarak bir araya gelme, paylaşma, dua etme, gülme, eğlenme fırsatı Noel; hayat koşuşturmacası içinde dört gözle beklenen yılda sadece bir gün. Ama etkisi büyük. Hayatta birey olarak ayaklarının üzerinde durabilmek önemli, ancak bir arada da olabilmenin getirdiği huzuru, mutluluğu, güvenlik duygusunu yaşayabileceğimiz ortamlar da lazım. Okurken çocukluğuma gittim; bayramların bu hikayedekine benzer şekilde hep birlikte, neşe içinde kutlandığı yıllara... Kişisel olarak hala devam ettirmeye çalıştığım bu güzel rutinlerimizi kısır tartışmalarla değersizleştirmemek, sonraki kuşaklara da taşıyabilmek umuduyla...