Gönderi

104 syf.
10/10 puan verdi
SANTRANÇ- STEFAN SWEIG Kitap, yazarın yazdığı son eseridir. Aşağıda romanla ilgili yapılan değerlendirmelerden beğendiklerimi topladım. En sonda da kendi yorumumu ekledim. Stefan Zweig edebiyatta Pasifizmi temsil eder ve hatta denilebilir ki, o muazzam edebi sunumuyla Pasifizmi bilim dünyasının kucağına olgunlaştırıp vermiştir. Yahudi olmasına karşın, tıpkı Kafka gibi Siyonizm’in açık bir destekçisi olmamıştır. Her insan doğduğunda birtakım kimliklerle gelir dünyaya. Milleti, dini gibi. Herkes kadar, kendi milletine karşı sevgi, bağlılık ve ortaklık duygusu hissetmek farklı ve kabul edersiniz ki; doğal bir şeydir. Sorun, bu aidiyetten şiddet devşirip aidiyeti farklı olanlara hayatı zehir etmek, yani şiddettir. Karakter olarak Mirko, satrancı tamamen para kazanma aracına dönüştürmüş biridir. Mirko’ya rakip dayanmaz. Oldukça duygusuz hatta merhametsiz denebilir. Gemi yolcularının kurduğu zayıf ittifak sürekli yenilmektedir. Tesadüfen ortaya çıkardıkları Dr.B ise faşizmin işkence tezgâhından geçmiş ve işin garibi satrançtaki ustalığını da işkence günlerinde kazanmış biridir. Kuşku yoktur ki yazarın Mirko üstünden çizdiği karakter kendisi de çok acı çektiği Hitler-Nazizim-Faşizmdir. Mirko’ya karşı zayıf ittifak yapan gemi yolcularını da Hitler karşısında dağılan Avrupa devletleri olarak görebiliriz. Dr. B ise, işkence günlerindeki direnci ve Mirko karşısındaki oyunuyla insanlık onurudur, bana göre. Kavgasız, belki de pasifist ama direnen bir onur. Olayın geçtiği belirtilen gemi bence dünyanın sembolü. Evet hani şu yaşadığımız, milyarlarca insanı barındıran, kiminin zengin, kiminin fakir, kiminin şöhretli kiminin adının bilinmediği. Kiminin tüm bilgi, eğitim ve iyi insan olmasına rağmen hak ettiği yere gelemediği, kiminin ise asıl hak edenlerin yerinin gasp edildiği. Mirko Czentovic, dünya satranç şampiyonu. Yaratılan karakter tıpkı Hitler. Evet okuduğum anda Hitler hakkında okuduğum tüm benzerlikler gözümün önüne geldi. Silik, yeteneksiz, arkadaşsız bir çocukluk. Eğitimsiz kaba saba bir hayat ancak duygusuz sert bir duruş ve kararlılık. Burada sadece yazarın neden bunu farklı kıldığını anlayamadım. Mirko Czentovic’i yetim kalınca yetiştiren bir rahiptir. Mc Connor, işte dünya devi devletler. Hırslı, paragöz, olası tüm karışıklıklardan savaşlardan nemalanan, kazanmak için hiçbir gücünü kullanmak çekinmeyen ve kendisine müttefik oluşturan açgözlü ülkelerin sembolü. Ya , Dr.B. ? Viyanalı bir avukatın oğlu olması, elinde bulunan gizli evraklar sebebiyle Hitler’in Viyana’yı işgali sırasında tutuklanması, sorgu sırasında bir askerin parkasından çaldığı satranç kitabıyla hayatının değişmesi. Uzunca bir süre sorgulanır. Bu sorgusu sırasında kaldığı odada yalnızlık mücadelesinde yılmayan Dr.B. bence işte insanlık onurudur. İşkenceye, savaşa yapılan tüm kötülüklere duruşun karşı gelişi adına yaratılmış kahramanı. Üçünün gemide karşılaşma öyküsünün anlatılması da Hitler döneminin sorgulanması. Dünya devlerini temsil eden hırslı Mc Connor’ın oyunu kazanması için , Dr.B. tarafından yönlendirilmesi kazanamasa da en azından berabere kalmaları ile sonuçlanması, savaş sonrasında kayıpları pek de fazla olmayan ülkeler. Buraya kadar beni rahatsız eden pek bir şey yoktu. Asıl çok üzüntü duyduğum bölüm , Mirko Czentovic ile Dr.B. birlikte karşılaşmaları idi. Oyunun neticelenmeden Dr.B. sinir krizleri geçirerek bitirilmesi neden dedim neden? Yazarın intihar etmeden önce son yazdığı eserinin oluşu dünyaya bırakmak istediği bir mesaj mıydı? BENİM YORUMUM: Sorunun cevabı bence şudur: Kitabın yazılış tarihi 1942’ydi. Hitler'in en güçlü olduğu çağdı. Kendisi de Hitler'den kaçıyordu. Zaten kitap da Bueno Aires e yolculuk esnasında geçiyor. Zweig en son oraya kaçtı ve Hitler'in ilerlemesinin en güçlü döneminde insanlığın yenildiğini zannetmiş olabilir. Ayrıca Mİrko’yu neden bir rahip büyütüyor, diye soruyor yorumcular. Zira Hitler küçük yaşlarda bir rahibi sevmediğini söylüyormuş anılarında. Bu, resmin küçük bölümüne takılıp büyük resmi görmemek olur zannımca. Hitler, Hıristiyanlığa düşman değildi. Onu da arkasına alarak gücüne güç kattı. Tüm milliyetçi akımlar gibi din olmazsa olmazdır bu akımlarda. Zira milliyetçiliğin tutkalı din ve dildir. BU yüzden şampiyonu yetiştiren rahip veya kilise ile alakalı biri olabilir. Ayrıca bir şey daha. Dr.B. ve ailesi de ilk dönemde monarşik düzenden beslenen kişilerdir. Peki monarşik düzeni besleyen ne kitapta. Manastırların baş rahipleri ve asilzadeler. B. nin iki amcasından biri imparatorun diğeri manastırın adamı. Monarşi yıkılsa da gücü ( mali gücü el altından devam ediyor.) İster Hitler gibi seçimle gelin ister kral gibi soydan türeyin monarşik düzen dine muhtaçtır. Bu dünya şampiyonunu neden rahibin büyüttüğünün cevabıdır zannımca.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Bilgi Yayınevi · 2016238.6k okunma
··
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.