Gönderi

384 syf.
1/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Serinin ilk kitabı Teslimiyet'i çok sevmiştim. Hatta ileride tekrar okurum demiştim bitirince. Haliyle devam kitaplarından da beklentim yüksekti. Günahkar'a başlarken de seveceğime emindim. Eh, bu kadar emin olmamam gerekiyormuş. Zira kitabı sevmedim. Hiç sevmedim hem de. (Devamı spoiler içerir.) Konusunu okuyunca nefret ve düşmanlık üzerine kurulu bir aşk kitabı olacak sanmıştım. Amelia ile Morgan'ın birbirine düşmanlık besleyen ve savaş halinde olan iki ülkede yaşaması ve Amelia'nın babasını öldüren kişilerin, Morgan'ın adamları olması ikilinin birbirinden nefret edeceğini düşünmemin en önemli sebebiydi elbette. Gelgelelim Morgan, düşmanın eline esir düşünce ve Amelia ile karşılaşınca yanıldığımı anladım. Zira Amelia, düşmanı ve babasının ölümünden sorumlu kişilerin başı olan bu adamı görünce, "İnanamıyorum! Ne kadar da yakışıklı ve kaslı bir adam." tarzı bir şey dedi. Amelia, yaralı askerleri tedavi eden ve sürekli kaslı askerler gören biri olmasa tepkisini anlamaya çalışırdım. Ama yine bir mantığı olmazdı çünkü Morgan onların düşmanı. Yahu Morgan ve adamları, Amelia'nın babasının katili. Böyle bir durumda adamı görünce etkilenmek nedir? Yine de çok üzerinde durmadım çünkü bu kadar sevdiğim bir yazarın böyle boş bir karakter yazacağını düşünmedim. Ama yazmış. Kitabın başından sonuna kadar Amelia bomboş davranışlar sergiledi. Morgan'a gelirsek, o da inanılmaz pasifti. Yani Morgan ve ekibi öyle savaşçılar ki herkes "Onlar insan olamaz, onlar bambaşka bir yaratık." falan diyor. O kadar güçlüler, o kadar başarılılar, o kadar inanılmazlar sözde. Fakat Morgan'ın, esir düştüğü andan kitabın sonuna kadar yaptığı hiçbir şey yok. Hiçbir şey. Esir düşüyor, öldürülmek üzereyken Amelia bir fikir atıp Morgan'ın hayatını kurtarıyor. Casusluk yaptıktan sonra kaçarken yakalanıyor, öldürülmek üzereyken adamları gelip kurtarıyor. Bir ara yine hayatı tehlikeye giriyor, abisi olaya dahil olup Morgan'ı kurtarıyor. E, hani Morgan efsanevi bir savaşçıydı? Yani normal bir asker bile kendini kurtarmak için çaba harcar. Morgan'a göreyse çabaya ne gerek var? Nasılsa kurtaranı çok. Kendini hiçbir tehlikeden koruyamıyor ama insan olamayacak kadar olağanüstü bir savaşçı. Eh, yerseniz. Tüm bunlar kitabı sevmememi sağladı zaten. Bir de üstüne Amelia'nın Morgan'ı casusluk yaparken yakaladığı bir sahne vardı ki kitap benim için o noktada tamamen bitti. Aşk her şeyden üstündür mantığıyla Amelia'nın kendi ülkesine sırtını dönmesine mi üzüleyim, Morgan'ın bir hain olduğunu öğrendikten hemen sonra adamla öpüşüp koklaşmasına mı üzüleyim yoksa kendini bu kadar hiçe saydığı adamın kaçarken Amelia'yı arkasında bırakmasına mı üzüleyim? Her şey bir yana, aşk uğruna bu kadar pervasız olmak, ülkene ihanet edecek kadar kendini kaybetmek bana inanılmaz geliyor. Bu sahneden sonra kitaba dair hiçbir sevgim ve umudum da kalmadı zaten. Bir an önce bu kitabı unutmak ve serinin son kitabının da bu kitap gibi harcanmadığına inanmak istiyorum.
Günahkar
GünahkarPamela Clare · Koridor Yayıncılık · 201266 okunma
·
329 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.