Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitapta yazılan anıları yüreğinizden hissederek okumanızı istiyorum. Yüreğinizin sizinle konuşmasına izin vererek Afrika'ya , Asya'ya ,Türkiye'nin imkanlar bakımından zorluklarla yaşayan insanların yanına yolculuk yapmanızı istiyorum. Yolculuk yaparken hayatımızda çok da önemli olamayan eşyaları düşünmenizi istiyorum. Örneğin bir balonu. Evet yanlış okumadınız bir balonu düşünmenizi istiyorum. O küçücük şeyi şişirerek yuvarlak hale getirdiğiniz o balonu düşünmenizi istiyorum. Balonla oynamayan kimse yoktur değil mi? Ancak Afrika'da hayat, bir öğünü bulmak için aç karınlarını doyurmak için yaşayan insanlarla dolu. Sizin her gün gördüğünüz o balondan Afrika'daki çocukların haberi bile yok. Ve balon gibi çocukların çok sevdiği şeylerle ilk karşılaşmalarını onların şaşkınlıklarını okuyoruz bu kitapta. "Bütün çocuklara ve öğretmenlere keklerimizi dağıttıktan sonra kolinin bir tanesinde altında kalan son üç beş keki en küçük çocukların yanına giderek vermek istedik. fakat yaşadığımız olay hem beni hem yol arkadaşlarımı çok etkiledi. "Türkiye'de böyle bir şey yaşasaydık çocuklarımızla, acaba nasıl olurdu?" diye düşünmeden edemedik. En küçüklerine vermek istediğimiz kekleri almak istemediler. Israrla tekrar vermek istediğimizde önlerine bıraktığımız, henüz açıp yemeye başlamadıkları kekleri gösterdiler. "Bize vermiştiniz." dediler. Evet, belki ilk defa yiyeceği ve burada çocukların en çok sevdiği abur kuburların ikincisini reddettiler. Aslında bu bir red değildi. Minnet duygusuyla kanaatkarlık vardı o küçücük çocuklarda. Aç gözlülük yoktu. Acaba burada herhangi bir semtte, herhangi bir sokağa girseniz ve çocuklara bir şey dağıtsanız, sıraya koysanız, en sonunda da üç dört tane artsa manzarayı bir düşünün ne olur, ne biter. Mutlaka bir kargaşa olur değil mi? Nedendir bilinmez ama yokluğun olduğu yerde kanaat, bolluğun olduğu yerde açgözlülük var." Turgut Tunç, iyiliklerin sınırsız olduğunu kanıtlamak için yollara düşen biri. O, insanlara yardım etmek için elinden gelen her fedakarlığı yapan ve bu fedakarlıkları mutlulukla yapan biri. Afrika'ya su kuyusu yaptırmak için oradaki halka yardım etmek için kolları sıvayan bir yardımsever. Asya'da, Türkiye'de yardıma ihtiyacı olan herkesin (dil, din, ırk gözetmeksizin ) yardımına koşan bu adamın anlattığı anılarını okuyoruz. Kitabı okurken şunları düşündüm: "Her şeyimiz var ama mutsuz olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bir olay oldu mu o olayı düşünüp duruyoruz. Dünya bir anda duruyor. O olayı hayat mücadelesi veren bir kişiye anlattığımızda bize güler. Şükretmeyi bilmiyoruz." Şimdi vicdanımızın sesini dinleyelim. Belki uzak ülkelere gidemeceğiz ama etrafımızda yardıma muhtaç canlılara yardım etmeye hazır mıyız? Küçük büyük demeden elimizden geleni yapmaya hazır mıyız? Morgan Freeman'a göre insanlık, Afrikalı bir anne çocuğuna "Tabaktaki yemek bitecek!" diye bağırdığında kurtulacak. Biz insalığı geri getirmeye hazır mıyız? Kitapta "İçimizdeki gücü çıkarmamız için harekete geçmemiz gerekiyor." cümlesi ile küçük demeden etrafımızdaki her canlıya yardım edelim. Bu kitabın herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Yaşanılan hayatlara bakmanızı istiyorum.
Yazmayı Sevmiyorum
Yazmayı SevmiyorumTurgut Tunç · Parana Yayınları · 201917 okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.