Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ATATÜRK'ÜN İNANILMAZ ZEKASI SİNDİRE SİNDİRE OKUYUNUZ !!!
Dünyada ilk'ti. Hereke halılarından Kütahya çinilerine, Hacıbekir lokumlarından Edirne sabunlarına kadar, nakışlar, çeşmibülbüller, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık, incir, üzüm, haşhaş, tamamı Türk malı ürünlerden oluşan sergiydi. Camekânlar içinde, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nden seçilmiş antik eserler vardı. "Dünyanın bize gelmesini beklemeyelim, biz dünyaya gidelim" vizyonuydu. Genç Türkiye'nin uluslararası halkla ilişkiler gemisiydi. 1924'te Hollanda'dan safin alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Aslında siyahtı. Haliç'e çekildi, bembeyaz boyandı, kuğu gibi oldu. 1926'da, Cumhuriyet'in ilanından sadece üç yıl sonra hazırdı. Mustafa Kemal, Mudanya'dan bindi. Son denetlemeyi bizzat yaptı. Salonları, standları, güverteyi, kamaraları, mutfağı tek tek dolaştı, ürünlerimizi tek tek inceledi, personelle tek tek tamştı. Geminin hatıra defterine "muvaffak olmuş bir iştir, bende gayet iyi izlenimler meydana getirdi, sunuş tarzı çok iyidir, takdir ve tebrik ederim" diye yazdı. Bandırma'ya kadar Karadeniz Vapuru'yla geldi, rıhtımdan uğurladı. Barcelona-İspanya, Le Havre-Fransa, Londra-İngiltere, Amsterdam-Hollanda, Hamburg-Almanya, Stockholm- İsveç, Helsinki-Finlandiya, Leningrad-Rusya, Gdansk- Polonya, Kopenhag-Danimarka, Anvers-Belçika, Marsilya- Fransa, Cenova-İtalya, Napoli-İtalya limanlarına uğradı. Yolculuğu 86 gün sürdü. 180 yolcusu, 105 mürettebatı vardı. Yolcuları, Türkiye'nin aydınlarıydı. Vâlâ Nureddin, Mahmut Baler, Kemalettin Kamu, Celal Esat Arseven, ilk kadın milletvekillerimizden Mebrure Gönenç, ilk kadın gazetecilerimizden Bedia Celal, ilk kadın heykeltıraşlarımızdan Nermin Faruki, ses sanatçılarımız, tiyatro sanatçılarımız... Limanlarda gemiye binen yabancı konukları ağırlama görevini üstleniyorlardı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstiklal Marşı'nın bestecisi Zeki Üngör yönetiminde 47 sanatçısıyla gemideydi. Her yanaşılan limanda o ülkenin milli marşını çalıyorlardı, konserler veriyorlardı. Sergi salonları, Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti. İbrahim Çallı gibi ressamlarımızın tabloları asılıydı. Kaptanlığını, Atlantik'i geçen ilk yolcu gemimiz Gülcemal'in efsane kaptanı Lütfü bey yapıyordu. Liman işletmeleri genel müdürü Rauf Manyas, sergilerin müdürüydü. Yedi lisan bilen Samiha hanım, protokol müdürüydü. Dekorasyonu mimar Naci bey tarafından yapılmıştı. Bu kadroyu Mustafa Kemal seçmişti. Vapur için özel logo hazırlanmıştı. Haber tanrısı Hermes, Karadeniz Vapuru'nun önünde yürüyordu, elinde asa yerine denizcilik işletmelerinin amblemini taşıyordu. İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça broşürler dağıtılıyordu. Ürünlerin üzerinde dört lisanda etiketler yapıştırılmıştı. Yabancı tüccarların Türkiye'den ithalat bağlantısı kurabilmesi için standlar vardı. İş Bankası şubesi bile vardı. Güvertede balolar tertipleniyordu, dans ediliyordu. Şehirlerin ileri gelenleri yemekli gecelerde ağırlanıyordu. 100 binden fazla insan ziyaret etti. Sırf Londra'da 25 bin kişi gezdi. Barcelona'da 15 bin kişi gezdi. İzdiham oluyordu, saatlerce kuyruk oluyordu. Her binene Hacıbekir şekerlemeleri ikram ediliyordu. İngiliz, Fransız ve Alman gazeteleri “Kemal Paşa'mn kısa saçlı kızları" manşetleri atmıştı. Mürettebatın yarısından fazlası, kolejlerden seçilen, İngilizce ve Fransızca konuşan kızlarımızdı. Saçları açıktı, rengârenk elbiseler giymişlerdi, Avrupa kültürüne hâkimdiler, “fesli insanların ülkesi" imajını bir anda yıkmışlardı. Avrupa, hayretler içinde Türkiye'nin çağdaş yüzüyle tanışıyordu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramız yanaşılan şehirlerin meydanlarında parklarında konserler veriyordu Amsterdam'daki konserde adeta izdiham yaşanmıştı, on bin civarında insan izlemişti. Karadeniz Vapuru'nu pürüzsüz İngilizce konuşan Bedia Celal'in rehberliğinde gezen Amsterdam belediye başkanı "böyle bir Türk kadınıyla karşılaşacağımı düşünemezdim" diyordu. Erkek mürettebatımız lacivert ceket, lacivert pantolon, tiril tiril bembeyaz gömlekler giyiyordu, zarif boyunbağları takıyorlardı. Doğu'dan gelen bu vapurun “orient esintisi" getireceğini düşünenler fena halde yanılıyordu. Güleryüzlü, modern Türklerle karşılaşmışlardı. Mustafa Kemal zekâsının yansımasıydı. Türkiye'nin sosyoekonomik tanıtımını yapan bu yüzen fuar... İzmir Enternasyonal Fuarı'nın işaret fişeğiydi.
Sayfa 304Kitabı okudu
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.