Irksal bellekJack London'ın yazarlığına bir kere daha hayran kaldım. Dili çok sade, kurgusu da bir o kadar güçlü bir kitap. Konusu ırksal bellekle ilgili bu roman yazıldığında daha DNA-RNA keşfedilmemiş, genetik tıp konusunda daha herhangi bir çalışma yapılmamış. Buna rağmen yazar, yaşanılan olayların beyninde moleküler değişikliklere yol açtığını, bunların da genlerle gelecek nesillere aktarıldığını anlatıyor. Darwin'in Evrim Teorisini de anlatan kitap, Homo Sapiens'lere gelene kadar kaç farklı insan türünü olduğunu anlatıyor. Özellikle şu bölüm bana son derece mantıklı geldi: (Alıntı biraz uzun, kitabı okumayanlar için spoiler içerebilir.)
"Örneği; en yaygın şekilde görülen rüya, boşluktan düşme rüyasıydı.
...
Bu rüya, ağaçlarda yaşamış atalarımıza dayanıyordu. Onlar sürekli olarak ağaçtan aşağıya düşme korkusu içinde yaşıyordu. Birçoğu yaşamını bu şekilde kaybetmişti. Her biri korkunç yüksekliklerden düşmüş, bazıları dallara tutunarak son anda yere çakılmaktan kurtulmuştu.
...
Böylesi korkunç bir düşüş engellendiğinde beyinde şok etkisi yaratırmış. Böyle bir şok beyin hücrelerinde moleküler değişikliklere yol açarmış. Bu moleküler değişiklikler de nesilden nesile aktarılarak ırksal belliği oluştururmuş. Böylece, biz uyurken veya uyuklarken boşluktan düşüp tam yere çakılmadan önce korkuyla uyandığımızda, aslında ağaçlarda yaşayan atalarımızın başına gelenleri hatırlamış oluyoruz. Bu anılar, beyin hücrelerinde meydana gelen değişikliklerle ırkımızın kalıtımına damgalanmış oluyor."
Ayrıca bir tavsiye olarak eğer genetik bellek fikrini sevdiyseniz başka bir kitap olarak "Seninle Başlamadı" kitabını da öneririm. İyi okumalar.