Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 günde okudu
Çevreyi saran tüm sözde gerçekliklerden kopuş hissi ve bu hissin ortaya çıkardığı kavrayamayış, sızlanmalara yol açan kabullenemeyiş, ardından gelen tüm soğuk hakikatlerin varoluşu tehdit etme safhası... İnsanlık ortaya çıkışından beri kafkavari bir hapishanede yaşıyor, zaman denilen kavramın akışı ise tüm gerçekliğimizi çevrelemiş halde; işte bu yüzden de tüm eylemlerimizi zamana göre kısıtlamak zorundayız. Bu durum kaçışın mümkün olmadığı devasa bir kafes etkisi yaratıyor. Kōbō Abe bir Franz Kafka hayranı olarak içinde yaşadığımız gerçekliğin bozuluşunu ve özgür irademizdeki illüzyonu, titiz bir şekilde işlediği 'Kumların Kadını' isimli romanıyla gözler önüne seriyor. Kitap aynı isimle Hiroshi Teshigahara yönetmenliğinde 1964 yılında izleyiciyle buluşmuş. Gerçeğin bu korkutucu olgusu yazı halinde olduğu kadar film halinde de bir o kadar etkili işlenmiş. Teshigahara tekniği gereği kullandığı yakın plan çekimleriyle, yaşanan o korku dolu kavrayışı kusursuz bir sinema diliyle izleyenlere sunmuş. Teshigahara'nın sinemasında Kōbō Abe etkisi yadsınamaz bir gerçek olsa da bütün arka planda Franz Kafka ve okuyanlara tokat etkisi yaratan edebi dili geçiyor. Abe kafkavari gerçekliğe, varoluştaki absürdlüğe, geç de olsa fark edilen yalanlar içindeki simüle bir hayata, özgür iradenin ve mutlaklığın sorgulanmasına, bu hayali yaşamdaki uyuşuk zevklerimize dünya edebiyatına derinden etki edecek şekilde değiniyor. Kitap rutin yaşam içindeki bir öğretmenin böcek toplama hobisi için çıktığı yolculuk ile açılıyor. Vardığı yerde, kumların arasında kaybolan bu adam, akşam yatacak bir yer için bir grup köylü tarafından misafir ediliyor. Köylülerin bulunduğu arazi kumların içinde, eğer kum küreme işi her gün düzenli yapılmazsa oturdukları yerler kumlar altında kalıyor ve sırf bunu önlemek adına gelen misafirleri köle haline getirip kumların altında yaşamdan bir o kadar uzak alanlara hapsediyorlar. Bu kasabadaki tek amaç kum küreyerek işleyişi sağlamak. Ana karakter, bir kadın ile bu hapisin içinde kalıyor ve iç güdüler gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Öncesinde gerçeği kabullenemese de daha sonra yaşamak için her türlü pis işin altına girmeye çalışıyor. Buraya kadar anlatıldığı üzere, Kōbō Abe direkt olarak Kafka'nın 'Dava' romanından esinlenmiş. Köle niyetine kaçırılan bir adam ile suçsuz yere yargılanan bir mahkum arasındaki paralellik göze çarpan detaylardan biri. Vergisini düzenli ödeyen, eşi ve ev düzeni olan, okulunda çocukları eğitmekle ömrünü harcayan bir adamın, yaşadığı Sisifos döngüsü içerisindeki hayatından kaçmak için böcek toplayıcılığı yapması ironik bir yaklaşım. Böceğin sembol ettiği şeyleri anlamak içinse yine Kafka'ya ve 'Dönüşüm' adlı eserine bakmamız gerekiyor. Otomatikleştirilmiş yaşamlarımızda, sistemin istediği gibi bireyler olup, kalıptan çıkmışcasına, özgür irademizi tehdit ederek yaşamak ve bundan duyulan sahte mutluluk böcek olmanın belirtileri. Franz Kafka hayatının belirli bir kısmında bürokrasi ile içli dışlıydı ve bu çarkın içinde dönmekten hayli rahatsızdı. Bu rahatsızlık onun edebi dilini oluşturdu. Dönüşüm kitabındaki Gregor Samsa karakteri de aynı şekilde rutin bir hayat içinde yaşayan, işiyle evi arasında zamanını harcayan bir adam. Gerçeklikten kopmuş olan bu karakterin böceğe dönüşümü ile hayatındaki monotonluğun idrakı basit hayatlara bir ders niteliğinde. Kōbō Abe de bu dersi, yarattığı karaktere uygulamış ve onu metaforik bir şekilde böcek toplama hobisine yönlendirmiş. Karakterine böcek toplatırken, onu kumların altında kafeste kalan bir böceğe dönüştürmüş. Bu böcek olma meselesi sayesinde okuyucu kendine bir ayna tutup yaşamaya değer bir hayatı olup olmadığını sorguluyor. Acaba gerçekten böcekler gibi mi yaşıyoruz? "Gerçekten de çalışma eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı." "Korkunç tekrarlar... Bunlar, kalbin atışı gibi, yaşam için vazgeçilmez tekrarlar olabilirdi ama varlığın kalp atışından ibaret olmadığı da bir gerçekti." Kum metaforu ise romanda bir diğer önemli kilit noktayı oluşturuyor. Zaman kavramındaki ilerlemenin, akan kum ile ilişkilendirilmesi ve bu akışa hiçbir gücün karşı koyamaması; içinde yaşadığımız gerçekliği fark etmemiz için ince ince işlenmiş. Kumların çevrelediği bir alanda hapsolmak, kumun dışındaki gerçeklikten koparılmış ve istenilse de bu beladan sıyrılamamanın verdiği derin endişe; sayfalar ilerledikçe korkunç bir duruma dönüşüyor. Zamanın korkunç akışından kaçamayışımız işte tam da bu kısımlarda ustaca yansıtılmış. Bürokrasinin ve beraberinde gelen monotonluğun ağına kapılmış Kafka'nın hayatı ile kumların içine hapsolmuş karakterler aynı paralelliği paylaşıyorlar. Kumlardan oluşmuş bu köy aslında hayatın ta kendisi. Gerek hayatta, gerekse kumun altında yaptığımız eylemler özgür irademizi hiçe sayıp, seçim şansını insanlıktan uzaklaştırıyor. Sınırsız özgürlük diye nitelendirdiğimiz kavram ise yalnızca ütopyalara konu olmakla kalıyor. Kōbō Abe'ye göre özgür olmayı bekleyip, zamanın akışından kaçmaya çalışmak ancak nafile bir çaba. Kitapta bir çiftçi çocuğun kendi düzeninden kaçma hikâyesini Japon mitolojisinden örnekler ile sunarak anlatıyor. Yapılan işlerin tümü Sai nehrinin yanında taş dizmeye benzetiliyor. Ölüler diyarında yer alan bu nehrin kenarında çocuklar taş dizerler ancak zebani her seferinde gelip bu taşları yıkar. Çabalamak boşunadır ama her seferinde taş dizimine yeniden başlanır. Kaçan çiftçi çocuk hikâyesinde de aynı sorun görülüyor. Ekin ektikçe daha fazla iş çıkıyor ve döngüyü kırmak imkansız hale geliyor. Bu döngü ise Albert Camus'ye göre intiharla kırılan bir çarktan ibaret. Kimileri bunu kırmayı bir mantıksızlık sayarken, kimilerine göre ise aslında hayattaki yegâne gerçek. "Bir şey olmuyor, ne olacak. Hiçbir şey olmaması cehennem azabı değil mi zaten?" Albert Camus: "Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir." - Düşüş (1942)
Kumların Kadını
Kumların KadınıKobo Abe · Monokl Yayınları · 20172,079 okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.