Doktor Bulgakov
Cerrahlik herhalde en zor meslektir. Zorluğu bit yana, sorumluluğu çok büyüktür. Çünkü, malzemesi canlıdır. ' pardon ' deme lüksü yoktur. Yapacağı en küçük bir hatanin telafisi yoktur. Hele bir de vicdanlı biriyse... Of off...
Çok zor.
Mihail Bulgakov , aynı 
Anton Çehov gibi tıp eğitimi almış yazarlardan bir tanesi. Yaşamının bir döneminde doktorluğu fiilen yapmış. Çarlık Rusya'nın en buhranlı günlerinde izi olmayan, yolu olmayan ücra yerlerde bu mesleği icra etmiş. Yılın sekiz ayı karla kaplı, şartların çok kötü olduğu küçük bir hastane. Ya da öyle bir yer. Tek basinasiniz, belki bir sağlık memuru, belki bir ebe. Hepsi bu kadar. Günde 16 saat çalışıyorsunuz, yüzden fazla hastaya bakıyorsunuz. Herkes sizin agzinizin içine bakıyor. Kah bir bacak ameliyatı yapıyorsunuz, kah bir doğum yaptiriyorsunuz. Bizim dizilerdeki doktorlar gibi, herşeyden anlamak zorundasınız. Tabii her hasta sizin ayağınıza gelemiyor. Hastaneye dört saatlik bir yolda, yoğun tipide ,atınıza atliyorsunuz, hastaya gidiyorsunuz. Daha gitmeden, geriye nasıl dönerim derdindesiniz. Öyle ya bitmeyen kar yağışı, bitmeyen tipi. (Askerlik dolayısıyla Sekiz ay Sarıkamış'ta bulundum, oradan biliyorum.) Size o hastanede ihtiyaç var çünkü. Yetemediginizi söylüyorsunuz, ilave doktor istiyorsunuz, idare edin diyorlar. İdare edemiyorsunuz. Tek istediğiniz , en azından elektrik olan bir hastane.
İşte Bulgakov'un o günlerden küçük küçük öyküleri bu kitapta toplanmış. Ani biyografi özelliğinde bir kitap. Diğer Rus klasiklerine göre biraz geride kalsa da, bence döneminin şartlarini çok iyi anlatmış. Özellikle morfinman doktor , etkileyici bir hikayeydi.
İnsan güzel olur, çirkin olur; kısa olur, uzun olur; siyah olur, beyaz olur; zengin olur, fakir olur ama ne olursa olsun vicdanlı olsun. Bulgakov'un öykülerine konu olan doktor gibi.
Kendinize iyi bakın....
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.