Hande Altaylı'nın, "Delice" kitabından alıntılar;
S 13- Üstelik artık kimsenin kaset çalmamasının, hatta kaset üretilmemesinin bile bir önemi yoktu; çünkü değişen sadece dünyaydı, onların evi değil.
S 78- Demek ki insanı gideceği yere götüren, ayakları değildi.
S 117- Eğer hayatından bir günü silmesine izin verseler, Kâzım'ın hastalığını kabullenmek zorunda kaldığı günü silerdi ama gel gör ki hafıza, çoğu zaman insanın dostu değil, düşmanıydı.
S 184- Böyle yapmayı, daha küçücük bir kızken, annesinden öğrenmişti. "İşine yaramayan şeyi hanende, kalbine yaramayan şeyi aklında tutma; ağırlık yapar" derdi annesi.
S 198- Birinin oğlunun şehirde iş bulması, kızının doğum yapması, babasının iyileşmesi gibi iyi haberler uygun bir zamanı bekleyebilirdi ama kötü haberler mutlaka sıcağı sıcağına yetiştirilmeli ve herkes o üzüntüden payına düşene ivedilikle kavuşmalıydı.
S 238- Yarın başka bir hayat başlayacaktı onlar için.. Köy'den uzakta, yeni bir dünyada, mutluluğun ihtimaller dahilinde olduğu bambaşka bir yerde.
S 250- Sonuçta aşk, izahı olan bir durum değildi ama insan, varoluşundan gelen bir inatla daima bir izah arardı.
S 266- "Kalpteki nefret, kalpteki acıdan hafiftir. En azından yaşatır adamı!"
S 267- Ölümün yakışmadığı insanlar vardı, dünyayı dünyayı daha güzel bir yer yapan, hayata renk katan insanlar... Çıkıp giderlerken ışığı da kaptanlar, bizi karanlıkta bırakanlar.