Demir parlaklığa uzanırdı yağmur.
Islatır ve doldururdu kırık dökük yolları...
Göğsüne uzanan merdivenler vardı hani,
Kuzguncuk’ta,
İcadiye de.
Yahudi mezarlığına uzanırdı kirpiklerin
Ve gamzelerinde ıstavroza çekerdin dudaklarıma.
Islanmıştı gönlümüz sevabıyla günahıyla dolu yağmurun altında.
Çıkardın ayakkabılarını.
Baktın bana.
Hadi yarışalım Kız kulesine kadar diye.
Hiçbir şey demedim.
Güldüm,gülüştük.
Ziraa seninle her şeye vardı bu salak gönül.
Peşi arkandan yıllar yılı koştu
Ve bir türlü yetişemedi sana
Ve bir türlü varamadı saçlarının kulesine.
Hayrettin Erkan