Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bir şeyi anlamamak, onun asılsız olduğuna delîl değildir.] Şübhe yoktur ki, bir şeyin asılsız olduğu, onun ancak olmadığına ve bulunmadığına dâir kesin bir delîl bulunduğu zaman sâbit olur. Açıktır ki, bu noktada iki şey vardır ve bunların aralarında büyük bir fark olup mutlaka bilinmeleri lâzımdır. 1. Bir şeyin varlığının anlaşılmaması, 2. O şeyin olmadığının bilinmesi. Birincisinin ma'nâsı şudur: Zihin, o şeyin varlığının sebeplerini ve nasıl olduğunu kavrayamaz. İşte bundan dolayı ondan taaccüb eder. Onu hiç görmediği ve onun gerçekleşmesine dâir i'tirâfa alışık olmaması sebebiyle, böyle bir şey nasıl olabilir diyerekvukû’unu çok uzak görür. Fakat onun yanında olmadığına ve bulunmadığına dâir, herhangi bir aklî yâhud naklî bir delîl yoktur. İkinci şeyin de ma'nâsı şudur: Aklın, aklî olsun, naklî olsun bir şeyin olmadığı ve bulunmadığına dâir kesin bir delîl ortaya koymasıdır. Bunu sana bir takım misâllerle açıklayacağız: Asla tren görmeyen bir bedevî, o trenin önünden bir hayvan onu çekmeden yürüdüğünü işitir ve hayrete düşerek şöyle der. Bu nasıl mümkin olabilir! Ancak o onun yürümediğine dâir ortaya bir delîl koyamaz. Çünki onun yanında hayvan çekmek sizin trenin hızlı ve sürekli bir yürüyüşle hareket etmediğine dâir herhangi bir delîl yoktur. Bu bir şeyi anlamamak demektir. Eğer adam, bu haberi inkâr eder ve buna binâen o haberi vereni yalancılıkla suçlarsa, o, ahmaklardan sayılır. Zîrâ bir şeyi bilmemek, o şeyin olmadığını lâzım getirmez. Esref Ali Tanevi darusselam.com/iktibas/saptanl...
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.