Diyorlar ki, o genç yaşında ve kendisinden
beklenen eseri tamamlayamadan hüzün ve ıstırap içinde öldü.
Hayır! Bir kere Ziya Gökalp için hüzün ve ıstırap yoktu. Çünkü yukardan
beri söylediğimiz gibi kendi nefsi onu ilgilendirmezdi. Millet varlığının
içinde çoktan (erimiş) bir ruhtu o! Öyle bir ruh ki, bir ışık gibi aydınlatır,
bir alev gibi ısıtırdı. Ve (artık) hepimizin ruhuna karışmıştır!
En büyük eseri mi? Ziya Gökalp onu çoktan yaratmadı mı? Türk
gençliği onun eseridir! Şaheseridir!
{Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ziya Gökalp'in Vefatı, Cumhuriyet. 29 Ekim 1924.}