Yunus Emre
Yunus Emre, böyle bir devirde, Orta Anadolu’da yetişmiş, kendisini tasavvufa vermiş; doğuda mezhep ayrımları hüküm sürer, kanlı hadiselere yol açarken, iltizam ve müsadere, mevki kavgalarını körükler, halkı ezerken, batıda derebeylik yayılır, sınıflar sınırlanır, topraksız halk esir olur, toprakla beraber satılır, haçlı seferleri cennete yol açar, cennet kanla ve parayla edinilirken o, tasavvufun derin ve içli hoş görürlüğüyle:
Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan
Şer’in evliyasıysa hakıykatte asidir.
*
Yetmiş iki millete kurban ol âşık isen
Tâ âşıklar safında imâm olasın sadık
Hâs u âm muti’âsı dost kuludur cümlesi
Kime diyebilesin gel evinden daşra çık
*
Her kim sana sorar ise itikadın nedir Hakk’a
Öpgil elini ayağın budur cevabına suâl
*
Bir çeşmeden akan su acı tatlı olmaya
Edebdir bana yermek bir lüleden sızarım
Yetmiş ki millete suçum budur hak dedim
Korku hiyânetdir ya ben niçin kızarım
demiş, herkesi kucaklamış,
Kuru idik yaş olduk kanatlandık kuş olduk
Birbirimize eş olduk uçtuk elhamdü lillâh
Vardığımız illere şol safâ gönüllere
Halka Taptuk ma’nîsin saçtık elhamdü lillâh
sözleriyle inancını dile getirmiş, gönlündeki Hak ve halk sevgisini halka aşılamıştır. Ama şunu da söylememiz gerekir ki, bu derin müsâmaha Yunus’un gözlerini kapatmamış; onu, dünyayı ve dünyadaki olayları görmez bir hale getirmemiştir. Onun şiirlerinde yer yer rastladığımız beyitler devrini canlandıracak kudrettedir. Sözgelimi,
Erenler yoludur meşe meşe kolaydır komlaşa
Meşe olan yerde beşe harâmi çok Anteri var
beytinde, ormanların eşkıya yatağı olduğunu,
Dosttur bizi okuyan üstümüzde şakıyan
Şimd’ üç buçuk okuyan derin danışman olur
Danışmanın câhili onamaz dervişleri
Derviş ile danışman yavlak üleşgen olur
Bir nicenin gönlüne şeytanlar dolup durur
Erenler semâ’ına onlar erişgen olur.
beyitlerinde cahil hocaları, hoca-derviş savaşını belirtir.