Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

O'NU TANIYOR MUSUN? “Bir Müslümanın en âcil ve ertelenemez görevi nedir?” diye bir soru sorulsa tereddütsüz “Rabbini tanımaktır” diye cevap veririm. Çünkü her şey buna bağlı. Buradaki en ufak bir eksiklik, yanlışlık bundan sonraki her şeyin yanlış olmasına yol açar. Tıpkı gömleğin ilk düğmesi gibi. Eğer ilk düğmeyi yanlış iliklerseniz ondan sonraki bütün düğmeler de zorunlu olarak yanlış iliklenecektir. Size belki garip gelecek ama şurası bir gerçek ki “Müslümanız” diyen İslam ümmetinin büyük çoğunluğu Rabbini tanımıyor. Bundan daha kötüsü ise O’nu tanımamanın eksikliğini hissetmiyor! Şu hayatta bilmememizin, tanımamamızın bize hiçbir zararının dokunmayacağı, dahası bilmemiz ve tanımamızın bize zararlı olacağı nice kimseyi ve nice şeyi biliyor, tanıyor, onlara ilgi gösteriyoruz da âlemlerin Rabbi olan, varlık sebebimiz olan Rabbimizi tanımıyoruz! Cenab-ı Hakk’a dair çoğumuzun bilgisi harc-ı âlem yani sıradan bilgiler. “O bizi yaratandır”, “rızkımızı verendir”, “yaşatandldürendir” vb. Bunları ilkokul çocukları da biliyor. Kastettiğim şey bu değil. Bir insanın Allah’ı tanıyıp tanımadığının ispatı o kişinin “haşyet” duygusu ile ilişkisinden anlaşılır. Zira Rabbimiz “Kulları içinden Allah’tan hakkıyla ancak ilim sahipleri haşyet duyar” buyuruyor. Haşyet ifadesi saygı, sevgi, boyun eğme, ürperme, hayranlık gibi duyguların hepsini aynı anda ifade ediyor. Haşyet duygusunun içinde muhabbet, tazim, havf, reca, tevekkül, inabe, dua gibi duygular ve ameller var. Allah’a karşı ne kadar haşyetiniz varsa O’nu o kadar tanıyorsunuz demektir. Ya da tersten söyleyecek olursak Allah’ı ne kadar tanıyorsanız O’na karşı o kadar haşyet duyarsınız. O’nu tanımadığımızın en büyük göstergeleri adı anılınca kalbimizin ürpermemesi, âyetleri okununca imanımızın artış göstermemesi, dua ederken O’nun bizi duyduğu ve icabet ettiği konusunda yakîn sahibi olmayıp gafil olarak dua etmemiz, başımız sıkışınca ilk O’nun adını anmamamız, üzüntümüzü ve sevincimizi O’nunla paylaşmadan önce başkalarıyla paylaşmamız, O’nun isim ve sıfatlarının kâinattaki varlıklarda ve olaylarda tecelli eden yansımalarına ibret nazarıyla bakmamamız… İçimizdeki boşluğu O’nu tanımadan doldurmamız ne mümkün? Ruhumuzu O üflemedi mi? Çamurumuzu O yoğurmadı mı? Fıtratımızı O yaratmadı mı? “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye O buyurduğunda “Evet Sen bizim Rabbimizsin” dememiş miydik? “Rabbimiz” dediğimiz varlığı tanımadığımızda hayatımızın en büyük cehaletine düşmüş olmaz mıyız? Bir kimsenin Rabbini tanımasının yolu O’nun isim ve sıfatlarını bilmekten geçiyor. Her bir ismin ve sıfatın kâinattaki tecellilerinin ne olduğunu, bu isim ve sıfatın insan üzerindeki etkilerinin ne olduğunu bilmeden Allah’ı tanımak ne mümkün! Kur’an, hem iniş sırasındaki ilk âyetlerinde hem de dizilim sırasındaki ilk âyetlerinde işe Allah’ı tanıtmakla başlar. Peygamberimize ilk olarak indirilen Alak sûresinin beş âyetine bakın: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Senin Rabbin en büyük cömertlik / şeref sahibidir. O insana kalemle [yazı yazmayı ve ilimleri] öğretmiştir. İnsana bilmediklerini öğretmiştir.” (Alak, 1-5) Fâtiha da O’nu tanıtarak başlamıyor mu? “Her türlü övgü âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. O Rahman’dır, Rahimdir. Din gününün [hesap ve ceza vaktinin] sahibidir.” (Fatiha, 1-3) İnsanlık âleminde nice insan var Rabbini tanımadan yaşayıp ölüyor. Hz. Âdem’den günümüze gelinceye kadar milyarlarca insan O’nu tanımadan bu hayata veda etti. Bizim elimizde bize O’nun isimlerini, sıfatlarını, fiillerini tanıtan O’ndan gelmiş olan mükemmel bir kitap bulunmasına rağmen biz de O’nu tanımak için yeterli gayreti göstermiyoruz. Bizim önümüzde O’nun isimlerini, sıfatlarını ve fiillerini en iyi tanıyan, O’ndan en çok haşyet duyan, en takva sahibi bir örnek ve önder olduğu halde kendisini tanımak için yeterince iştiyak duymuyoruz. Bir insanın hakiki anlamda insan olması, kemali bulması Allah’ı tanımasıyla doğru orantılıdır. Allah’ı en iyi tanıyan ve O’ndan en çok korkup sakınan kişi Allah Resûlü’dür. Bu sebeple kâinatın gördüğü en kâmil insan odur. Şimdi zaman “Evet Sen bizim Rabbimizsin!” sözüne sahip çıkıp “Sen” diye hitap ettiğimiz varlığı tanıma zamanı. Her şeyden ve Herkesten önce! Şimdi ve burada! Rabbimiz bizlere kendisini tanıma azmini ve şevkini versin.
··1 alıntı·
329 görüntüleme
꧁ İzzeddin el Kassam ꧂ okurunun profil resmi
Eğer bir insanda iman gözlüğü varsa her bakışı ve görüşü imanidir. Yok eğer küfür gözlüğü varsa her bakışı ve görüşü küfür üzerine olur. Ve kesinlikle dediğiniz gibi. Nasıl başlarsa öyle gider. Öyle görür, öyle düşünür... Bilgisayara atılan format gibidir. Hangi işletim sistemine sahipsen tüm işlemlerini bu formatta yürütebilirsin. #62132062 (Yazınızın tamamını okuyamadım.)
M€Rv€:)) okurunun profil resmi
Ayn öyle.. Yazı biraz uzun evet. 🤷🏻‍♀️ Ama faydalı bulduğum şeyleri de paylaşmayı seviyorum. Artık okuyabildiginiz kadar diyelim😉
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.