Gönderi

Şeytan Ayetleri Hikayesi
Mekke döneminde Muhammed, Kureyşlileri kendisine kazanmak için uğraşırken bazen yumuşak davranır fakat çoğu zaman onların putlarına küfürler ederdi.Amcası olan ve kendisini Mekkelilere karşı daima koruyan Ebû Tâlib, Mekke'nin tanınmış kişilerinden olduğu için, sırtını ona dayamıştı. Bu yüzden Mekkeliler Muhammed'e karşı pek bir şey yapamazlardı. Yapmak şöyle dursun ve fakat onun rahatsız edici davranışlarından yılmışlardı. Bu nedenle bir gün toplanıp yanma giderler ve hiç değilse bir yıllık uzlaşma teklifinde bulunurlar; şöyle derler:"Ey Muhammed! Sen bizinı ilâhlarımıza küfretmekten vazgeç... bir yıl boyunca bizim ilâhlarımız olan Lât ile Uzza’ya ve Menât’a ve bir yıl boyunca da biz senin ilâhına (Tanrı'ya) ibâdet edelim. Senin bizi kabule çağırdığın din, bizim dinimizden hayırlı olursa, biz o din’den hissemizi alırız; eğer bizim dinimiz seninkinden hayırlı olursa, sen bizim dinimizden hisseni alırsın" (Bkz. Taberî, age, 1966, c.II, s. 150-160; Muhammed İbn îshak, age, 1980, s. 165 vd.).Nasıl olsa onları daha sonra kendi yoluna sokabileceğini düşünerek Muhammed taviz yolunu seçer ve teklifi kabul edip Mekkelilerin putlarını övücü şu sözleri söyler:"Gördünüz mü Lât’ı, Uzza'yı ve üçüncüleri olan ötekini, Menât’ı? işte bunlar, yüce turnalardır... Şefaatleri de elbette ki umulur".Bu sözler Kur’an'ın, Necm Suresi'nin 19. ve 20. ayetlerinin ilk şeklidir. Bu sözler üzerine Kureyşliler: "Muhammed bizim ilâhlarımızı överek güzel bir surette andı" diyerek hoşnut olurlar. Ancak ne var ki Muhammed'in bu tutumu Müslümanlar arasında tepki yaratır. Hele haber, Habeşistan'a göç etmiş bulunan Müslümanlara ulaştıkta, onlar tarafından pek olumsuz şekilde karşılanır. Bunu fark eden Muhammed büyük bir hata işlediğini ve bu hata yüzünden taraftarlarından birçoğunu kaybedebileceğini anlamakta gecikmez ve hatasını düzeltmenin yolunu arar. Cebrail’in gelip kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptın? Halka, benim sana getirmediğim sözleri söyledin" dediğini ilan eder; Tanrı’dan geldi diyerek Kur'an'a şunu ekler:"Ey Muhammed, senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Allah şeytân in karıştırdığını giderir, sonra Allah kendi âyetlerini tahkim eder" (K. 22 Hacc 52).Bunu yaptıktan sonra Kur'an'a şeytan ayetleri olarak girdiğini söylediği sözlerin son kısmını, yani "İşte bunlar, yüce turnalardır... Şefaatleri de elbette ki umulur" şeklindeki tümceyi Kur'andan çıkarır.Fakat kendisini biraz daha temize çıkarmak için, kendisinin sadece şeytan tarafından değil fakat aynı zamanda Kureyş halkı tarafından da kandırıldığını anlatmak ister ve Tanrı'nın şöyle dediğini ayet olarak Kur'an'a geçirir:"(Ey Muhammed!) Seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırıp başka bir şeyi bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler. Eğer seni pekiştirmiş olmasaydık, andolsun ki, onlara eğilim gösteriyordun,az kalsın. O zaman sana, yaşamı da, ölümü de kat kat azap biçiminde tattırırdık. Sonra da bize karşı bir yardımcı bulamazdın" (K. 17 İsrâ 73-75).Görülüyor ki "Şeytân ayetleri" hikâyesi, Muhammed'in yanılgı sorumluluğundan kurtulmasını sağlamaya yönelik bir amaca dayalıdır.
Sayfa 136Kitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.