Said Halim Paşa, çekirdekten bir devlet adamı ve idarecidir. Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu ve vezir Halim Paşa'nın oğludur. Kendisi de devlet idaresinde çeşitli görevler yapmış, 1913'ten 1917'ye kadar Sadrazamlık görevini icra etmiştir.
Harp suçlusu olarak yargılanması için kendisi tevkif etmiş. İstanbul, İngilizlerce işgal edilince (1919'da) Malta'ya sürülmüş 2 yıl sonra serbest kalmış. Fakat İstanbul'a KABUL EDİLMEDİĞİ İÇİN yurt dışına gitmek zorunda kalmış(1921). Ve aynı yıl bir Ermeni(tahmin) tarafından kaldığı evin önünde vurularak şehit edilmiştir.
***
Elimizdeki kitap 8 ayrı eserden oluşuyor. Eserler oldukça kısa ve net tutulmuş. Sanki bir kitabın özeti gibi olmuş. Bu kadar yoğun bir tempoda ve savaş yıllarında bu bilgilere şükretmek gerekir. Kitaplara tek tek değinmek istemiyorum. Paşa eserlerde Türk aydınına ciddi eleştiriler getiriyor. Batılılaşmaya savaş açmış. Eleştirileri için mantıklı argümanlar sunuyor. Ve izlenmesi gereken yola değiniyor. Kitabı okuyup günümüze baktığınızda verdiği bilgilerin ve yaptığı tespitlerin tutarlılığı ile karşılaşacaksınız. Maalesef 100 yıl önce fark edilmiş tespitleri bugünleri gören bizler yapamıyoruz. Bu biraz da Halim Paşa'nın ilmiyle alakalı bir durum.
Paşa'ya kulak verilirse yapılan hatalar bir nebze telafi edilebilir. Çünkü İstiklâl Harbi hiç bitmedi. Sadece savaşın formatı değişti.
Yazar Şeriatın öneminden bahsediyor ve çıkış yolunu, kendi özümüzden ve kültürümüzden yola çıkarak, kendimize uygun bir yönetim şekli ve kanunlar çıkararak bulabileceğimizi söylüyor. Çünkü her ülkenin tabiatı farklıdır dolayısıyla başka ülkelerin sistemlerini almanın bizi özümüzden koparacağını söylüyor(gelinen nokta da onu haklı çıkarıyor)
Batı toplumu ile aramızdaki farklardan bahsediyor. Onların sisteminin niçin bize uygun olmadığını delilleri ile izah ediyor. (tabi burada Batıdan öğrenmemiz gereken pozitif ilimlerin zarûri olduğunu da inkar etmiyor).
Son bölüm ise yazarın hatıratını kapsıyor. Maalesef tamamlanmadan şehit ediliyor. Ama 1. Cihan Harbi hakkında ufuk açıcı ve DERS KİTAPLARINDA OLMAYAN bilgiler mevcut. Mesela, ben lise yıllarımda bu Osmanlı ne kadar salak derdim. Fransa-İngiltere-Rusya ile ittifak kurmak varken niçin Almanya derdim. Ders kitaplarında Almanya'nın yanında savaşa girmemizin gerekçeleri ile O dönemin Başbakanı (sadrazam) olan Said Halim Paşa'nın söyledikleri birbirine ters. Paşa, İngilizlerin yanında girmek istediklerini fakat kabul edilmediğini söylüyor.
Paşa'yı niçin tarafsız kalmadın diye eleştiriyorlar. Ama çok mantıklı açıklamalar var. Bizim toprak bütünlüğümüzü düşünen İtilâf devletleri isteseydi bizi kendi safına alarak savaşı çok daha kolay ve kısa sürede bitirirdi fakat istemediler. Tarafsız kalın dediler. Bu hiç samimi değil niyeti zaten baştan belli.
Fakat eğitim sistemimiz sağolsun başka düşmana gerek var mı?
Kitap, Said Paşa'nın Yüce Divan'da yargılandığı sual-cevaplar ile son buluyor.
Arkadaşlar Paşa'ya Yüce Divanda sorulan sorulardan birisinde şöyle bir ifade var: "İtilâf devletlerinin şerefli ve faydalı teklifleri". Yani şu cümleyi okurken utandım ben. (bu arada yargılanmayı kendi istedi demiştik)
1921 de ülkesine gelip hizmet etmeliydi. Fakat onu bir takım kişiler Türkiye'ye sokmadılar. Bu kadar iyi yetişmiş bir politikacının ve alimin, kendi vatanı için mücadele etmiş birininin niçin İngiltere'nin yolladığı sürgünden geri dönemediğini, kimlerin buna mani olduğunu öğrenmek isterdim. Bilen beri gelsin.
***
Kitabın dili oldukça sade ve anlaşılır. Akıcı bir kitap sıkılmadan okunabilecek cinsten. Bu tür kitaplar kahramanlık hikayeleri içermiyorsa sıkılmadan okunması zordur normalde ama yazar kıvamı güzel tutturmuş.