Gönderi

Ovaları ve çölleri aşmak, dağlara çıkıp denizlere inmek, şehirleri, ormanları, nehirleri, kayıp uygarlıkları, egzotik gelenekleri, kadim dinlere ait anıtları görmek yerine... doğup büyüdükleri şehrin bildik caddelerinde dönüp durmayı tercih ediyorlardı. Hayatın anlamı denebilecek macera arzusunun böyle tükenip gitmesi yazık değil miydi? Mutluluk arayışını daha en baştan ellerinin tersiyle itmiyorlar mıydı?
Sayfa 44
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.