Şaşı gözlü bir Çetnik, Tanrı’ya nasıl dua ettiğimi sordu. Tanrı’ya dua etmediğimi korku içinde söyledim. Bana bakıp pis pis sırıttı. ‘Tanrı Sırbistan’da doğdu. Tanrı Sırbdır,’ dedi. Tanrı’ya nasıl dua edileceğini, bana şimdi öğreteceğini söyledi. Sonra da üniformasının cebinden küçük bir kağıt parçası çıkardı. Masanın üstünde duran siyah fotoğraf çerçevesini önüme koydu. Çerçevenin içinde Slobodan Miloşeviç’in fotoğrafı vardı. Kağıt parçasını bana uzattı. Fotoğrafa bakıp kağıtta yazılanları iki kez yüksek sesle okumamı emretti. Kağıtta yazılanları sessizce okurken gözlerime inanamadım. Kağıtta aynen şöyle yazıyordu:
Oh, Tanrı Slobodan
Büyük Sırbistan’dan bize bak
Ve bizi kutsa
Bizi kutsa ki, yıkansın kirli ruhlarımız
Temizlensin pis inançlarımız…
Sayfa 200 - 200. ve 201. sayfalar