Gönderi

352 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 31 days
kitaphaber.com.tr/kuramlar-ve-ele... Berna Moran'nın İstanbul Üniversitesi İngiliz Dil ve Edebiyatı kürsüsündeki eleştiri derslerinin derlemesinden oluşan eser, ilk baskısını 1972 yılında yapmıştır. Akademik eleştiri çevrelerinde bu eserle dikkat çekmiş ve eleştiri yazılarının çoğunu metin merkezci bir bakış açısıyla Yeni Eleştiri kuramı doğrultusunda kaleme almıştır. Eserde kuram ve eleştiri alanında on beş başlık ve beş bölüm bulunmaktadır. Kuramlar ve eleştiriler, temsilcilerinin ve bazı felsefi akımların etkisi göz önüne alınarak birçok alt başlığa bölünmüştür. Moran'ın edebiyat eserleri üzerindeki fikirlerini açığa kavuşturmayı amaçlayan eser günümüze gelen birçok kuram ve eleştiri yöntemini tasnifleyerek okura verir. Bu tasnif ise dört ana unsur üzerine inşa edilir; Sanatçı, eser, okur ve toplum. Eserin İçeriği Edebiyat teori ve kuramları bir edebi eserin tüm yönleriyle ortaya konulması açısından oldukça önem taşır. İlk kısımda Yansıtma Kuramını iki ayrı başlık altında incelerken üçüncü başlık olarak Dış Dünyaya ve Topluma Dönük Eleştiriyi ele alır. İkinci kısımda da Anlatımcılık iki ayrı başlıkla okur karşısına çıkar ve Sanatçıya Dönük Eleştiri ele alınır. Bu şekilde beşinci bölüme kadar mevcut kuramlar birçok alt başlığa ayrılarak işlenir. Son bölümde ise edebiyatın hakikatle ilişkisine dikkat çeken Moran, edebiyatın tanımı ve değer ölçütleri sorunları üzerinde de durur. Yansıtma Kuramı'ında sanat eserinin yüzyıllar boyunca yansıma yani bir nevi taklitten üretildiği kanısı mevcuttur. Sokrates'de şairlerin yaptığını bir aynaya benzetir. Sanat eserinin ayna ile ilişkisine değinen yansıtma temelli kuramlar, genelde eserin toplumla ve var olan çevresel algılarla ilişkisini temel alır. Bu bakımdan sanat eserini özgün bulmazlar yansıtma kuramının savunucuları, var olanın biçimsel olarak form değiştirmesi noktasında bir algı vardır ve Yansıtma Kuramı biçimselliği taklit olarak algılar. Sanatın geneli ve özü yansıtması gerekir ki bu durum eserde şöyle açıklanır: Platon, sanatçının tek-olanı yansıttığını dolayısıyla okura gerçeklik(hayat) hakkında bilgi veremeyeceğini ve zaten şaire özgü bir bilgi alanı olmadığını iddia etmişti. Aristoteles, şairin (yazarın) hayatı, insan yaşantısının anlamını bildiğini söylemek istiyor. Bir bakıma söz konusu olan insan psikolojisidir. Onun için sanatçı, Platon'un sandığı gibi bizi gerçeklikten uzaklaştıran, sahte bilgiler sunan bir adam değil, bize hayatı açıklayan bir adamdır.(Moran,2018:30) Kuramın işlev kısmına bakacak olursak, Platon sanatın işlevi konusunda olumlu yaklaşıma sahip değildir, edebiyatı zararlı etkilere sahip bir şey olarak algılar. Aristoteles ise şairin gerçekte olanı değil de olabilir olanı anlatması gerektiğini düşünür. Bu açıdan da Aristoteles için edebiyatın bir değer karşılığı vardır. Bu değer onun eğitici kısmından gelir, bu eğiticilik hayatı okura gösterme kısmında değerlidir. Dış Dünyaya ve Topluma Yönelik Eleştiri Eleştiri adıyla adlandırdığımız ilk yazılar kısmen Rönesans'ta karşımıza çıkıyorsa da tek tek eserlerin, yazarların belli görüşlerle incelenmesi on yedinci yüzyılda karşımıza çıkar. Bu bölüme kadar ele aldığım yansıtma kuramları kendi içlerinde farklı yorumlar barındırsa da hepsi ortak bir payda da birleşir: eser ve onun dış dünya ile ilişkisine odaklanma. Tarihi, sosyolojik ve Marksist kuramın birçok ortak noktası olmakla birlikte en belirgin olanı dış dünya ile eser arasındaki ayrılmaz bağlara öncelik vermeleridir. Tarihsel Eleştiri'nin çıkış noktası, okurun evvelki zamanlarda yazılmış bir eseri anlayabilmek için, o dönemin toplumsal şartlarını, ideolojilerini, zihinsel öncüllerini bilmesi gerektiğidir. Bu nedenle biyografi büyük önem taşır bu eleştiri için. Sosyolojik Eleştirinin hareket ilkesi edebiyatın kendi başına değil toplumun içerisinde doğarak var olmasıdır. Eserler gelişigüzel olarak ortaya çıkmaz, onları yaratım sürecini belirleyen ülke şartları, sosyolojik ve psikolojik süreçler vardır. Bunlar da belli nedenler ve sonuçlar doğururlar. Örneğin güneşsiz, yağmurlu bir iklimde yaratım sürecinde olan eserden melankoli beklenmesi doğal bir durumdur, güneşli, güney de ortaya çıkan eserde ise daha neşeli bir tabloyu okuruz muhtemelen. Marksist eleştiride sosyolojik eleştiri gibi bir sanat olayının nedenleri üzerine kafa yorar. Ancak Marksist eleştiri bu nedenleri ekonomik koşullara ve toplumsal sınıf çatışmalarına bağlar, bunları esas alarak inceleme yapar. Anlatımcılık Ne eski çağlarda ne de orta çağlarda sanatçının iç dünyası ilgi görmemiştir hiç. Rönesans hareketi bireycilik ortamını hazırlamıştır. Romantizm akımıyla birlikte 19. yüzyılda sanatçının iç dünyasına karşı bir merak gelişir. Romantiklere göre eserin en önemli özelliği duyuların anlatılmasıdır. Romantikler de sanatı bir yansıma olarak ele alır ancak bu yansıma dış dünyanın gerçekliğinden ziyade sanatçının iç dünyasıyla ilgilidir onlara göre. Dış dünya sanatçıda uyandırdığı hisler bakımından önemli sayılır burada. Anlatımcılık bir eserin nasıl meydana geldiğini, meydana geliş aşamalarında sanatçının içinde nasıl aşamalardan geçtiğini açıklar. Bu anlamda betimleyici bir kuram olup değerlendirme de etkisizdir. Bu bakımdan tüm sanat eserleri için geçerli bir kuram değildir. Sanatçıya Dönük Eleştiri Sanatçıya dönük eleştiride biyografik özellikler önemli bir yer tutar. Yazara dönük biyografi bu noktada bize yardımcı olacaktır. Çünkü bir eseri aydınlatmak için sanatçının hayatını ve kişiliğini incelemeyi ve sanatçının psikolojisini eserini aydınlatmak için bir belge niteliğinde kullanmayı koşullandırır bize. Sanat eserinin en doğru anlamı sanatçının ona yüklediği anlamdır. Bu yüzden eseri doğru yorumlamak için sanatçının eseri ortaya çıkarmadaki amacına odaklanmak gerekir. Bu durum da ister istemez eleştirmenin sanatçının hayatını, ideolojisini bilme gerekliliğine götürür. Ancak yazarın anlatmak istediği şeyler eserde anlatılan her zaman birbirini tutmaz. Bu yüzden eserin yorumu için tek yetkili kişi sanatçı olmaz, olsa olsa onun mesajı da ancak eser hakkında bir yorum olabilir. En doğru yorum metne dayanılarak yapılan yorumdur. Sanat eserinin sanatçının anlatmak istediğini veriyor olması onu tam anlamıyla başarılı yapmaz. Romantik dönemde başlayan sanatçının kişiliğine eğilim onun yaratma sürecindeki samimiyetini sorgulamaya kadar gider. Sanatçının içtenliği de eserindeki değerlendirme için geçerli bir ölçüt olamaz. Yeni Eleştiri Rus biçimciliği, yeni eleştiri ve yapısalcılık eseri temel alan kuramlar oldukları için biçimci kabul edilirler. Yeni Eleştiri 1920'lerde kendinden önceki kuramlara tepki olarak başladı. 1930'larda Angla-Amerikan biçimciliği olarak hız kazandı, 1950'lere kadar etkinliği sürdüren kuram 1960'larda popülerliğini kaybetti. Yeni Eleştiriye göre bir edebiyat eseri, yazarından okurundan, oluştuğu toplumdan, tarihi şartlardan bağımsız olarak kendine yeten, kapalı, dilsel bir düzendir. Metnin kendine eğilerek onu bir sanat eseri gibi incelemek ve yorumlamak gerektiği savını savunur. Yeni eleştiri kuramı biçim ve içerik üzerinde durur. Nasıl ki her eserde içerik farklıysa biçimde de öyle olmalıdır. Yeni Eleştiriye göre, metinde parçadan bütüne yönelme esastır. Karşılaştırma ve çözümleme eleştirmenin elindeki iki yöntemdir. Rus Biçimcileri ve Yeni Eleştirmenler dili ön plana almaları bakımından benzeşir. Onlar nesnel olmaya çalışırlar; amaçları edebiyatı bilimselleştirmektir. Bu kuramcılar çok fazla eleştiriye maruz kalmışlardır. Yeni Eleştiri kuramcılarının en çok üzerinde durdukları tür şiirdir. Yeni Eleştiri uzun süre şiir türüne uygun bir kuram olarak kalmış, roman ve öyküye daha sonra uygulanmıştır Yeni eleştirmenler tek tek metinler üzerinde durdukları için genel yasalara gidememişlerdir. Bu yüzden Yeni Eleştiri tam bir kuram olarak değerlendirilemez. Moran bu eserinde daha birçok ufuk açıcı eleştiri ve dayandığı teori yöntemlerini örnekleri ve kaynakları ile açıklar. Eserde Rus Biçimciliği, Yapısalcılık ve Ötesi, Esere Dönük Eleştiriler, Okur Merkezli Kuramlar ve Okura Dönük Eleştiriyi de incelikli şekilde ele alınır. Mevcut edebiyat kuramlarından hiçbiri herkes tarafından onaylanmış değildir. Çünkü hiçbir kuram edebiyatın ihtiyaçlarını tespit edememiştir. Bir sanat eseri değerlendirilirken genelin kabul ettiği nesnel değer ölçütlerinden söz edilemez. Edebiyat Kuramları ve Eleştiri Berna Moran İletişim Yayınları 352 Sayfa
Edebiyat Kuramları ve Eleştiri
Edebiyat Kuramları ve EleştiriBerna Moran · İletişim Yayınevi · 2021929 okunma
··
311 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.