Gönderi

Aşkın kimyası ve içindekiler
Belki de aşık olmanın sadece nörokimyasal mercekten bakarak açıklanabileceğini düşünüyorsunuz. Ya da bu çekimin nörotransmitterlerin katıldığı süreçle ve aşkın kimyasıyla birlikte giden değişenlerin formülünden çıktığını sanıyorsunuz. Beynimizde büyünün, arzunun ve takıntının oluştuğu yerden… Ama sandığınız gibi değil. Her birimizin belirli, derin, kendine özgü ve hatta bilinçsiz tercihleri var. Aslında karakteri bizimkine benzeyen insanlara aşık olma eğilimindeyiz. Bu insanlar hemen hemen bizimle aynı zeka düzeyinde, aynı zevklere, aynı mizah anlayışına ve değerlere sahip olur. İşte burada oldukça merak uyandırıcı ve kayda değer bir şey var. Bizimle aynı karaktere sahip otuz kişilik bir sınıfta olabiliriz. Bizimle aynı değer ve zevklere sahip olsalar bile onlardan birine asla aşık olmayabiliriz. Hintli şair ve felsefeci Kabir aşk yolu uzundur ve kalpte yalnızca bir kişi için yer vardır demiş. Peki aşkın kimyasına başka neler dahil? “Dopamin, norepinefrin, serotonin… aşık olduğumuzda doğal bir ilaç fabrikasına dönüşürüz.” – Helen Fisher Genlerin etkisi Soyut, görülmez, fark edilmezdir. Şimdi size genlerin kişiler arasında çekime neden olan başkalarının duyamayacağı bir koku yarattığını söylersek buna inanmayabilirsiniz. Fakat genler dışında bize özel bir koku veren başka bir etken var. Bunun bilincinde değiliz ama bu çekicilik üzerinde etkili. Bu da bağışıklık sistemi, daha özele inersek MHC proteinleridir. Bu proteinlerin vücutta özel bir rolü var: savunmacı reaksiyonlarımızı tetikliyor. Örneğin erkeğinkinden farklı bağışıklık sistemi olan bir kadının o erkeği çekici daha çekici bulduğunu biliyoruz. Bu evrede yön verici olan kokudur. Kişi kendi genetik profilinden farklı birini tercih ediyorsa bunun bir nedeni var. Bu çiftin çocukları olursa daha da karmaşık bir genetik yapıya sahip olacaktır. Dopamin: Seninle iyi hissediyorum, seninle olmaya ihtiyacım var ve nedenini bilmiyorum Karşımızda çok çekici biri olsa bile yine de bir şeyler eksik olabilir. Bizi iyi hissettirmez, sohbet akmaz, uyumlu değilizdir ve hiç bağ kuramayız. Birçok insan hemen “arada kimya yok” der ve bunun tamamen yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Aşkın kimyası diye bir şey var ve bunun doğru olduğunu gösterecek bir neden var. Her duygu belli bir nörotransmitter tarafından tetiklenir. Beynin doğru şekilde uyaranlar ve daha az veya daha fazla bilinçli etkenler ortaya çıkarmasını sağlayan kimyasal bir bileşen vardır. Örneğin dopamin, “parlamamızı” sağlayan biyolojik bir bileşendir. Zevk ve neşeyle doğrudan ilişkili bir kimyasal maddedir. Bu nedenle bazı insanlar içgüdüsel olarak doğrudan ve çabucak ilgimizi çeker. Bu insanlarla birlikte olmak bize büyük bir keyif, mükemmel bir his verir ve körü körüne çekim yaratır. Dopamin iki işi birden yapar: aynı zamanda hormon görevi vardır. Çok güçlü bir ödül sisteminde rol alır. Bu o kadar güçlüdür ki beynimizde bunun için 5 farklı reseptör vardır. Hepimizin bir dönem yaşadığı kesin bir şey ise başka insanlarla olmaktansa bir kişiyle kalıcı ilişki istektir. Aşık olmak bizi seçici yapar. Dopamin, bizim dünyayı o özel kişiden ibaret görmeye odaklanmamıza neden olur. Bu takıntılı bir hal bile alabilir. Norepinefrin: Her şey seninle daha yoğun Birini kaotik, çılgın, zıtlıklarla dolu ve bazen de kontrol edilemez hisler yüzünden sevdiğimizi biliriz. Ellerimiz terler, daha az yeriz, ya hiç uyumaz ya da çok kısa uyuruz, doğru düzgün düşünemeyiz. Neredeyse farkında olmadan küçük bir uyduya dönüşürüz. Tek bir fikrin etrafında döner dururuz: sevdiğimiz kişi. Delirdik mi? Kesinlikle. Adrenalin üretmeyi tetikleyen norepinefrin hormonunun etkisi altındayız. Bu da kalbimizin daha hızlı atmasına, noradrenerjik nöronların harekete geçmesine yol açar. Noradrenalin sistemi beynin iki lobundaki ortalama 1500 nöronla çalışır. Bu sayı çok fala görünmese de aktive olduğunda etkisi artar. İnanılmaz bir keyif, neşe, yaşam enerjisi ve heyecana neden olur. Dahası iştahı keser uykusuzluğa neden olur. Hayatım, “feniletilamin”imi tetikliyorsun Aşık olduğumuz zaman feniletilamin adı verilen bir organik bileşen oluşur. Kelime benzerliğinden de anlaşılacağı üzere burada amfetaminlere büyük benzerlik gösteren bir elementten söz ediyoruz. Bu da dopamin ve serotoninle birleştiği zaman filmlerdeki gibi bir aşk yaşatır. İlginçtir ki çikolatada bundan çok var. Ancak peynirdeki kadar çok miktarda değil. Günlük tükettiğimiz diğer ürünlerle kıyaslandığında çikolatadaki feniletilamin çok daha hızlı metabolize eder. Şimdi bu organik bileşenin asıl rolünü merak ediyorsanız bunu size çok basit bir şekilde açıklayacağız. Bu tıpkı tüm duygularınızı yoğunlaştırmaya çalışan bir çeşit biyolojik araçtır. Feniletilamin içkide şeker ya da tuvaldeki cila gibidir. Her şeyi daha da belirginleştirir. Dopamin ve serotoninin etkisini yoğunlaştıran şey de budur. Aşkın gerçek kimyasını yaratan, tatmin olmuş ve motive hissettiren şeydir. Serotonin ve oksitosin: Aşkımızı güçlendirir Şu ana kadar üç nörokimyasaldan söz ettik: dopamin, norepinefrin ve feniletilamin. Bunlar ilk aşık olduğumuz süreçte belirleyici olan güçlü bileşenlerdir. Tutku, istek ve takıntı burada kendini gösterir. Oksitosin ve serotoninin de ilk aşamada olduğunu atlamayalım. İki nörotransmitter da bağlarımızı sağlamlaştırır. Bu şekilde ilişkide daha güçlü bir evreye girmemiz için gerekli enerjiyi vermiş olur.
·
35 görüntüleme
Sitare okurunun profil resmi
Üniversitede bir hocam aşık olunca da çikolata yiyince de ayni hormonlar devreye girer. Aşık olacağıma çikolata yerim daha iyi derdi :-D her arada elinde çikolata olurdu. :-D
Mühürbaz okurunun profil resmi
Hoca erkek miydi bayan mıydı acaba? 😋🙈
8 sonraki yanıtı göster
elif'e ozn okurunun profil resmi
asik oldugini dusunen biri bunlari okuyup yorumlasa keske..
Mühürbaz okurunun profil resmi
evet, aşık olan değil; olduğunu düşünen diyorsunuz :) bence bu bile sorgulanmalı. :)
1 sonraki yanıtı göster
elif'e ozn okurunun profil resmi
ask diye tabir edilip yasananlar gecici bilinc kaybi diye yorumlarim....sonra maymun gozunu acar...
Mühürbaz okurunun profil resmi
maymun gözünü açarsa sırıtır şebek gibi :) bizimkiler genelde ağlıyorlar :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.