Gönderi

344 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Aytunç Erkin’in arı duru bir Türkçeyle yazdığı kitabını okudum. Her dönemde ayrı bir sıkıntıyla boğuşan Türkiye’nin son 40 yılına bela olmuş FETÖ yapılanmasının en keskin hamlelerini, sahneler halinde gözler önüne seriyor. Her sahnede ayrı bir kıyım ayrı bir zulüm var. Bu konuda daha yazılacak, anlatılacak çok şey olacak mutlaka. Kim bilir daha neler görüp neler duyacağız. Kitabın ilk bölümü dönemin Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen’i istifaya götüren süreci anlatıyor. Bu süreç o gün için karmaşık ve ‘asimetrik’ nitelikteydi. Ama artık sır değil. Hepsi bilinen usuller. Telefonlar dinlenmiş, ihbar mektupları yazılmış. Bir komutanı bezdirecek, yıldıracak ne varsa yapılmış. Netice de ne olmuş? Komutan istifa etmek zorunda kalmış. İstifadan sonra Genelkurmay’ın ‘istifa sebebi özel hayat’ mealindeki açıklaması komutana yapılan haksızlıkların tuzu biberi olmuş. Komutan kendini anlatmak için çareyi de bir gazeteciyle konuşmakta bulmuş. Reha Taşkesen’in başına gelenler, 2006’da bile Tümgeneral düzeyinde bir ismin hedef alınarak kolayca tasfiye edilebildiğini gösteriyor. Bu süreçte Taşkesen’in komutanlarının tavrı da dikkate değer. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı ise Yaşar Büyükanıt. Bir de Büyükanıt’ın kurmay başkanı Ergin Saygun Paşa var. Olaylar zincirinden anlıyoruz ki Taşkesen’e en çok yardımcı olmaya çalışan Ergin Saygun Paşa… Bir de Taşkesen’e telefonlarının dinlendiğini bildiren istihbarat başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin var. Yazar haklı olarak Genelkurmay Başkanı Özkök’e yükleniyor. Ancak bu konuda nasıl bir tavır aldığı belli olmayan Yaşar Büyükanıt da var ortada… Kaldı ki TSK’daki ilk ve en mühim Fethullahçı yapılanma emareleri Büyükanıt’ın önce Kuleli sonra da Kara Harp Okulu komutanları olduğu dönemde ortaya çıkıyor. Ayrıca Büyükanıt, Taşkesen hakkındaki ihbar mektuplarından henüz birkaç ay önce Şemdinli iddianamesine maruz kalmış… Fethullahçı yapılanmayı en iyi bilmesi gereken komutanlardan biri… Eğer bunca emareye hatta emareden de öte somut veriye rağmen Taşkesen kurban edilebilmişse bunun sorumluluğunu o dönem görevli olan herkese eşit paylaştırmak gerekir diye düşünüyorum. Hiç kimse kendi sorumluluk ve kusurunu perdelemeye çalışmamalı. Mesela Gülen’in en yakınındakilerden Nurettin Veren, 40 yılın ardından itirafçı olmuş. Türlü serüvenlerin ardından 16 Kasım 2006’da Genelkurmay’a sayfalarca ifade vermiş. Ordudaki yapılanmayı anlatmış. İmamların isimlerini vermiş. Adeta bugünleri satır satır ifşa etmiş. Sonra ne olmuş? İfade kayıplara karışmış. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olduğu dönem… Erkin bu ifadeyi de bularak tam metnini kitaba koymuş. Başka ne olmuş? Askeri savcı Zekeriya Duran şantaj ve baskı ile emekli olmak zorunda bırakılmış. Hava Kuvvetleri Askeri Savcısı Ahmet Zeki Üçok, Kayseri’de suçüstü yakalanan üç Astsubayı konuşturmuş: ‘Biz cemaat evlerinde yetiştik, talimatları filancadan aldık’ demişler. Tabi olan Üçok’a olmuş. Yarbay Duran’ın akıbetine uğramış. Askeri Hâkim Mehmet Yüzbaşıoğlu keza… FETÖ’nün izini bulan veya bulma azminde hangi askeri hâkim, savcı varsa tasfiye edilmiş. Sonrasında ‘Genelkurmay Adli Müşaviri’ Muharrem Köse’nin tavsiyesiyle de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ‘kozmik oda’ aramasına da harddisklerin teslimine onay vermiş. Erkin, Köse’yi ve neler yaptığını da tafsilatıyla anlatıyor kitabında… Genelkurmay Plan ve Yönetim Daire eski Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile Genelkurmay General-Amiral Şube Müdürü Kurmay Albay Cemil Turhan'ın makam odaları o sabah aranır. Mavi klasör, kırmızı dosya, siyah karton kutu ve sarı zarf… Bunların içindeki evraklar, Genelkurmay İstihbarat tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilir. Savcılar, renk renk dosyaları inceler. Askeri usullerle ilgili hata yapmamak için Genelkurmay Başkanlığı'na başvurulur. Karargah, Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu, Albay Orhan Gürdal ve Albay Oğuz Okuyucu'nun olduğu bir bilirkişi heyeti oluşturur. Bilirkişi Heyeti'nin başındaki ismi vurgulayalım: Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu. Yüksek Askeri Şura kararlarıyla emekli edilen komutan. Genelkurmay Çatı Davası'nda da bilirkişi. Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu ve ekibi, “Mavi, kırmızı, siyah ve sarı' dosyaları da titizlikle inceler ve 6 Mart 2017'de 43 sayfalık rapor hazırlar. Bu bilirkişi raporu, Türkiye'nin dört yanında görülen FETÖ askeri darbesi mahkemelerinin en önemli delillerinden biri olur. Raporun ana tespitleri şöyle: Planın eklerindeki atama planlaması incelendiğinde, bu eklerin bir iki gün içinde hazırlanamayacak kadar kapsamlı ve önemli görevleri içerdiği, muhtemelen darbe öncesi aylarda/haftalarda oluşturulduğu… Bu kadar üst düzeyde örgüt elemanının hakkındaki bilgiye bir veya iki kişinin hakim olması mümkün görülmemektedir. Bu da bu listenin hazırlıklarına, zaman olarak çok önceden başlandığı…tespit edilmiştir. Hangi faaliyet olursa olsun ve ne maksatla icra edilsin… TSK'ya ait harp silah ve araçları ile sivil halka zarar verebilecek bir faaliyet icra edilemez. Bu faaliyetler de darbeye iştirak etmek maksadıyla açıklanabilir. O renkli dosyalardan çıkan evrakların ayrıntılarında darbe girişimine nasıl gelindiği ortaya çıkar. Bitlislioğlu ve ekibi, evrakların altına kısa kısa notlar da düşmüş. İşte o notlar 2 – Sayfa 8… (Mavi Dosya) Dosya No: 2…Okuyalım: “… A4 yandan sıkıştırmalı dosya içerisine konulmuş FETÖ örgütü hakkındaki 14 sayfalık, kim tarafından ve hangi tarihte yazıldığı belli olmayan bilgi notu bulunmaktadır. Bilgi notunun üzerinde, önemli görülen yerlerin altının kırmızı kalem ile çizdiği, bazı yerlerine ‘?' konulduğu, bazı yerlerine ‘tetkik' yazıldığı görülmüştür. Bilgi notu incelendiğinde, FETÖ terör örgütünün TSK'ya nasıl sızmaya başladığı ve el geçirilmeye çalışıldığının detaylı bir analizi yapıldığı görülmektedir. Sayfa 9… (Mavi Dosya) Dosya No:2… Devam edelim: “… Bilgi notunun YAŞ 2014 sonrası hazırlandığı ve Ocak 2015'te Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildiği değerlendirilmektedir. Kalkışmanın geleceği 1 yıl öncesinden belliymiş! 3 – Bilirkişi Heyeti'nin analiz ettiği ‘Bilgi Notu'na devam edelim. Sayfa 10'da şöyle yazıyor: “… TSK bünyesindeki örgüt mensuplarına müdahale edilmesi durumunda, gizli ses kayıtlarının yeniden ortaya çıkması, hedef şaşırtmak maksadıyla masum dindar personeli asılsız iddialar ile kendi örgütlerine üye olmakla itham ettikleri. Örgüt içerisinde aşikar olanları ortaya atıp kalan mensuplarını kurtarma çabasına girilebileceği… Bunlardan çare bulunamaması durumunda erken bir darbe girişiminde bulunabileceklerinin değerlendirildiği…” Yani… 2015 yılında hazırlanan ‘Bilgi Notu'nda ‘erken ve olgunlaşmamış' darbeden bahsediliyor. Önlem alınıyor mu? Hayır! Bunu raporunda kim söylüyor: Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu! Ve geliyoruz sayfa 14'e… Bilirkişi Heyeti, kendilerine verilen evrakları incelerken sakınmamış! Okuyalım: “… Örgütün kendisini TSK içerisinde yeterince güçlü hissettiği anda bedeli Türkiye'yi kaybetmek dahi olsa ihtilal yapmaktan çekinmeyeceği belirtilmiştir. En geç 2017 yılında ihtilal veya savaş beklendiği ifade edilmektedir.” Sonuç: YAŞ'ta emekli edilen Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu'nun 63 sayfalık raporunda darbe girişimine katılanların nasıl terfi ettirildiği, MİT'e gönderilen 22 mektup vs… Önlem almayanlar da isim isim belli… Yani… Kitapta 11 ayrı sahnede benzer olay ve durumlar var. Göreceksiniz ki hiçbir şey birdenbire olmamış. Hatta hiç de sürpriz değilmiş. Bağıra bağıra, meydan okuya okuya gelmişler. Kati hükmü tarih verecek. Erkin’in anlattıkları belgelere dayanıyor. Bu belgelerin bir kısmı da kitabın sonunda yer almış.
Dayının Casusları
Dayının CasuslarıAytunç Erkin · Kırmızı Kedi · 2020187 okunma
·
138 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.