Galileo yıldızları yere indirebilir.
Onlar kâğıt ellerimde
ve gece karanlık.
Taş neden düşer, duman neden yükselir, sabah kıyıda olan kum öğleden sonra
neden kaybolur, bilir.
Toskana’dan gelen tarlakuşu diliyle
Girit’ten gelen balı mideye indirir. Bir de beni ölçebilse, gizlerimi açıklayabilse.
Bu sabah altı yüz kere
çakıl taşı attım suya.
Düşüşün ortalama hızı
üç nabız atışıyla değişken yarım atıştı,
her taşın suya düşüşünün
açısına ve gücüne göre.
Galileo sonuçları açıklamamı istiyor.
Bu gece gemi inşaatı konusunda
dersi var üniversitede.
Kulede yangın çıkmıştı da
kapalı kalmıştı çocuklarımız
Onların bir tüyle bir taş gibi aynı anda
yere düşüşlerini seyretti. Not aldırdı
ve gömülmeden önce cesetlerini tarttırdı. Onların giysileri arasında uyuyorum şimdi ben.
Pisa’yı terk etmem gerekiyor,
dünyanın kenarını belirleyecekmişim. Galileo haritayı tamamlamak zorunda.
Bir çift kadife terliği var onun.
Benim potinlerimi bağlamam yarım saat sürüyor.
Ayağımın yere basmasından hoşlanıyorum ben.
(...)
Ben uzaktayken, ayakkabılarımın
on beş yıl onu uyanık tuttuğunu söylüyor. Çakıl taşı ve su veriyor bana.
Üniversitede her gece
dünyanın sınırının varlığını kanıtlıyor. Öğrencileri uyuklayıp alkışlıyorlar onu.
Gerçeği kâğıtları arasına bırakıyorum
ve yazı yazmayı ona hiç öğretmediğim için teşekkür ediyorum Natolia ayılarına.
Lavinia Greenlaw