Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
"Zor olan ölümden kaçmak değildir. Bundan daha zor olan, kötülükten kaçınabilmektir. Çünkü kötülük, ölümden çok daha hızlı koşar. Ve şimdi yavaşlamış, yaşlanmışken, daha yavaş olan ölüm bana yetişti. Davacılarımaysa hızlı olan, yani kötülük yetişti. Şimdi çekip gidiyoruz artık. Ben sizlerce ölüm cezasına çarptırılarak, sizlerse doğruluk tarafından alçaklık ve adaletsizlikten suçlu bulunarak... Ve ben, aynı sizler gibi ama farklı nedenlerle, bu karardan memnûnum. Artık ayrılma zamanı geldi. Yolumuza gidelim. Ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Bunu Tanrıdan başka kim bilebilir?!" Merhabalar sevgili kitap dostlarım. Bugün sizlere felsefenin kırılma noktasından ve bu kırılma noktasının baş aktörü olan büyük filozof, gerçek manâda sistematik felsefenin ve ahlâk felsefenin kurucu babası Sokrates'den, kendi deyimiyle (nam-ı diğer) At Sineğinden bahsetmek istiyorum. Çarşıda-pazarda karşılaştığı insanlarla sohbet eden, onlara düşünmeleri için rehberlik eden, kendi bilgisini öğretmek yerine sorduğu sorularla cevabı onların düşüncelerinde arayan ve tüm yaşamını halkın ahlâkça olgunlaşmasına adayan biridir O. Savunmasından bahsetmeden önce  felsefede yarattığı kırılma noktasından bahsetmek istiyorum. Sokrates öncesi filozoflar (yani pre-Sokratikler), dünya, evren ve doğayı anlamaya-anlamlandırmaya çalışmışlardı. Sokrates ise insanı anlamaya çalışmıştır. Bu felsefe için yepyeni bir başlangıçtır. Kullandığı "çürütme" (sınama) yöntemi de felsefe tarihinin ilk yöntemi olması bakımından son derece önemlidir. Peki böylesine bilgili bir filozof neden dava edildi, neden yargılandı ve neden suçlu bulunup idâma mahkûm edildi dersiniz ? Elbette Devletin, devleti yönetenlerin, statükocuların ve kendini bilgin zannedenlerin başına bile-isteye musallat olduğu için. İşte tam bu noktada  Dava-Davacılar ve davalı taraf olan Sokrat'ın kendini savunmasından bahsetmek istiyorum. Sokrates'e ölüm! nîdâlarıyla "Beş Yüzler meclisi"ne başvuran davacılar, (Meletos, Anytos ve Lykon) Sokrates'i gençlerin ahlâkını bozmak ve dizsizlikle suçlarlar. Fakat işin iç yüzü hiç de öyle değildir. Bu asılsız ithamlar birer kılıftan ibarettir. Zirâ Ahlâk Felsefesinin kurucu babası olan Sokrates, tüm yaşamını halkın ahlâkça olgunlaşmasına adamış, erdemlerle vârolan bir bilgedir. Atina’da adının çıkmasının sebebi de ahlâki yozlaştırma ya da Tanrılara inançsızlık değil, bilgeliğidir. Üstelik Sokrat "Bildiğim bir şey varsa o da hiç bir şey bilmediğim" itirâfını "kendini beğenmişlik" olarak değil, bir olgu olarak sunan biridir. Bilgeliğini de Delphoi’deki kâhinin sözlerine dayandıran biridir. Nasıl mı? Sokrates'in arkadaşlarından Khairephon "Delphoi tapınağı"na gider ve kâhine dünyada Sokrates'ten daha bilge biri olup olmadığını sorar. Aldığı yanıt ise olmadığıdır. Bu kehâneti kabullenemeyen Sokrates kendinden daha bilge olabileceğini düşündüğü devlet adamları, ozanlar ve zanaatkârlar ile konuşmak ve kehâneti çürütmek için yollara koyulur. Sokrates, bilge olduğunu sandığı ya da kendini bilge sanan bu insanların aslında bilge olmadıklarını anladıktan sonra, onlara bilge olmadıklarını ispatlamaya başlar. Böylece kendine birçok düşman edinir. Hiçbir şey bilmediği halde kendini bilge sanan bu insanlardan tek farkı "hiçbir şey bilmediğini bilmesi"dir. İşte onun gerçek bilgeliği de bu bilinçtir. Ancak Sokrat'ın bu tutumu, bilgeliklerini çürüttükleri insanlar tarafından kâhinin sözlerini doğrular nitelikte olduğundan, ilk olarak içten içe, daha sonra da alenî kıskançlık baş gösterir. Ezcümle:Bilgeliği hem kendi başına, hem de "kalpleri hased bağlamış, kendini bilgin(!)sananların başına belâ olmuştur. Sokrates savunmasında; Davacıları Meletos, Anytos ve Lykon’un tüm bu anlatılanları temel alarak kendisine saldırdıklarını söylemesi maalesef hiçbir şeyi değiştirmemiştir. Sokrat suçlu bulunmuş ve idâma mahkûm edilmiştir."Hiçbir şey değişmez değildir."Temel düsturuyla kendisiyle ilgili herhangi bir yazılı kaynak bırakmayan Sokrat'ın yaşamı-felsefesi ve düşünceleri hakkında ikincil kaynaklardan (Platon-Ksenofon- Aristoteles-Aristofanes)bilgi edinebiliyoruz. Kanımca Sokrates beş yüzler meclisinde yalnız kendini değil tüm insanlığı savunmuştur. Ve bu meclis yalnız Sokrates’i ölüme mahkûm edip baldıran zehrini içirmemiş, iyiliği, erdemi ve ahlâkı da yargılamış, mahkûm edip zehirlemiştir.
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202353.1k okunma
··
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.