Gönderi

Anlar
“Eğer Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama, İkincisinde daha çok hata yapardım! Kusursuz olmaya çalışmazdım, sırtüstü yatardım… Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar; Çok az şeyi ciddiyetle yapardım! O kadar temiz olmazdım, daha çok risk alır, daha çok seyahat eder, Daha fazla güneşin doğuşunu seyreder, daha çok dağa tırmanır, Daha çok nehir aşardım… Görmediğim yerlere gider, daha çok dondurma, daha az bezelye yerdim! Problemlerim daha gerçekçi olurdu hayali problemlerim ise daha az. Hayatın her anını gerçekçi ve üretken yaşayan insanlardandım. Elbette mutlu anlarım oldu ama yalnız mutlu anlarım olmasına çalışırdım. Farkında mısınız bilmem; yaşam budur zaten… Anlar, sadece anlar. Siz de ”anı” yaşayın ”şimdi”yi yakalayın. Termometresi, bir şişe suyu, şemsiyesi ve paraşütünü almadan Dışarıya çıkmayan insanlardandım. Eğer yeniden başlayabilseydim, daha hafif seyahat ederdim. Eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda ayakkabılarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım. Bir şansım daha olsaydı eğer. Ama şimdi seksenbeşimdeyim ve biliyorum ki…” Böyle buyurmuş usta şair. Ben de yaşamım boyunca hep pişman olmayacağım şeyleri yapmaya çalıştım ve de yaptım. Sadece yapmak da yetmiyor, ”zamanlama” da çok önemli. Bir şeyi geç olmadan yapmak, yapabilmek. Galiba bu, o işi yapmaktan, o kararı uygulayabilmekten daha da zor. İşte bizler de, yeni başlangıçlara yer açabilmek, yeni yolculuklara çıkabilmek, yeni yerler yeni yolcular tanıyabilmek, sadece kendimize değil başkalarına da bu imkanı verebilmek için ”veda zamanı”nı, hüzünle ve aynı zamanda da sevinçle de yaşayabilme cesaretini gösterebilmeliyiz. Yıllar boyu, uçsuz bucaksız yerlerde bir birine paralel şekilde, bir birine destek olarak uzayan giden rayları düşünün. Daima beraberdirler. Birbirine paralel şekilde, olmayacak yükleri taşırlar. Omuzlarında taşıdıkları yüklerden hiç gocunmazlar, hiç yorulmazlar. Üzerlerinden binlerce, yüz binlerce yolcu, yük, hayal, sevinç, ayrılık, kazanç ve kayıp geçer durur. Her hava şartına birlikte karşı koyarlar. Bazen terler, bazen de üşürler. Ama hiç yılmazlar, üzerlerindeki yükü hep taşır dururlar. Yollar uzar, yollar devam eder. Sonra bir gün gelir. Bir kavşağa gelmişlerdir. İşte bu kavşak onları ayıran kavşaktır. Ne yapsalar bunu engelleyemezler. Yola çıkan, yol alan, er veya geç bir kavşakla karşılaşır. O kavşaktan sonra, yolları ayrılsa bile, her ikisi de, bundan sonra hedeflerine doğru gitmeye devam edecek ve her ikisi de başarıyla hedeflerine ulaşacaklardır. Yeni yükler, yeni yolcular, yeni yolculuklar. Yeni heyecanlar ve yeni serüvenler… Geçmişi unutmadan ve de geç olmadan.
··
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.