Gönderi

118 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
( Muhabbet bir gece yarısı dört adamın buluştuğu Yörük çadırında mum ışığında gerçekleşmektedir. ) Bay A: Toprak gibi Müslüman, Ateş gibi Türk bir adamın şiirleriyle buluşmanın verdiği hazzın tarifi yok arkadaşlar. Şair okurken çakılı kalıp düşünmemi bile engelleyen bir ruh haline büründürse de beni dünyanın yarasına etinden et bağlamanın ne olduğunu gösterdi. Bay C: Etinden et bağlarken hissettiği acıyı göstermek yerine acısını omuzladığını da unutmamak lazım. Şairlere has olan acıyı omuzlarken dik durabilme özelliğini Süleyman Çobanoğlu’nda fazlasıyla hissettim diyebilirim. Tabi Çobanoğlu’nun kitapta şairler için kullandığı “şair – o korkak asker müflis adam adayı Damarları kupkuru hüznü çok kabadayı” ibaresini de unutamayacağım bu konuda. Bay B: Şair “ neye yarar bilirdim saçılmış şair kanı” ibaresi de kullanıyor. Bana kalırsa söylediğin dize acıları dindirmeye yetememesinin dışavurumu. Hem o ibare Uygur Türkleri için yazılmış olan Beşeri Hoyrat şiirinde geçiyor. Bay E: İnsan kendi acılarından büyük olmalı diyorduk eyvallah da şair her acıya etinden et bağlayan adamsa, şairler nasıl acılarından büyük olacak? Bay B: Nasılını ben bilemem şair değilim ama insan insandır şair daha insandır. Hem şairlerin acı olanı görmesi kadar, acı olanın şairlere görünme arzusunu da göz ardı etmemek lazım. Her acı ziyan olmak istemediği için şairi arar. Bay C: E şair acıyla bütünleşen acı mıdır yani şimdi :) Neyse Çobanoğlu’na geri dönelim. Bu adam neyin acısını yaşıyor? Bay A: Bizim kendimizi unutmamızın acısını yaşıyor biraderim kendimizi unutmamızın. Bize bizi göstermek istiyor. Bay B: Eyvallah. Bana kalırsa kitabı çok irdeleyerek berrak olanı bulandırmak yerine şairin Ozan şiirini okumak hem kitap hem şair adına daha açıklayıcı olacak. Tabi bu bir teklif :) Bay E: Şiir şairse Ozan şiiri Süleyman Çobanoğlu’dur. Bu defalık böyle olsun. Şiiri okuyarak sonlandıralım o vakit. Ozan Bana şiir gelirken katı öfkeli gelir Alıcı kuşlar gibi dağdan inen su gibi Elleri kanlı gelir gözleri bütün akrep Sellerde sürüklenen çocuk ölüsü gibi Bana şiir gelirken havanın şiddetini Çalkalanan denizlerin bağrışını duyarsın Doğup da ayağına dikilen hayvanların Korkusunu, ölümün çağrışını duyarsın Bana şiir gelirken yakıcı gerçek gelir Kılıcı yalanların kanını içmiş çeri Kralları tanımaz kimseyi selamlamaz Saçında çiçek gibi yoksulluk dilekleri Bana şiir gelirken serçeler dile gelir Temmuza yağmur gelir koyuna koç katımı Yeşil ekinler bitmiş göğsümü yarmaktadır Atların çatlamadan önceki son adımı Bana şiir gelirken çeşmelerde dinlenir Beygirine merhamet ve alıç yükleyerek Sormadan yürür yolu yıldızlara baktırmaz Halkın o kör ve sağır çarşısından geçerek Bana şiir gelirken armağanlar getirmez Tek söz bile konuşmaz sedirde otururken Nerden tanırım dersin: onu andırır biraz Erkekler bıçaklanır, kadınlar doğururken Bana şiir gelirken kentli hırsız bir celep Bir göçeri kandırır bir tayı iğdiş eder Saray sundurmasında şairimsi ve gevşek İçlenişler, işkembe- ve tiksinti ve keder Bana şiir gelirken köpekleri havlayan Oğlu ölmüş yoksul ev çırpınarak uyanır Ananın ilenci mi babanın kargışı mı Taş mı demir mi yürek, hem kanar hem dayanır Bana şiir gelirken toprağa şimşek gelir Ölürkenki o gülüş, tutsak dirilten umut Çiğnenmiş güller gibi kara yere saçılmış Ölmüş ozanlar gelir, gönlü kor yüzü bulut Ey kişi, ey maroken, ey mersedes, pangonot Ey yalan, ey alçalma; çiftleşir, vergi verir Ey yoksulun kanına ekmeği banan hoca Ey çorak dağlarında yalvaç taşlayan kibir Yağdırıp duruyorken esirgeyen o Tanrı Bana şiir gelirken söyle sana ne gelir.
Tamgalar
TamgalarSüleyman Çobanoğlu · Ötüken Yayınları · 2019461 okunma
··
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.