Kâbil'in Sultanları - gecikmiş bir incelemeHer kitap içinde bir can taşır, her canın içinde bir kitap saklıdır. Sen okumayı bilirsen her insan bir kitaptır. Yaşadığımız her gün bir sayfaya tekabül eder 60 yaşına geldiğimizde insanlara okuyacağımız romanlarımız olur.
Hepimizin hayatı tümsekli yollar gibidir. Hiçbirimizinki dingin bir denize benzemez. Kimimizin günleri hastanede sabahlamakla geçer, kimimizinki karanlık bir sokak başında oturup insanların yüzüne umutla bakarak bir yardım eli için bekleyerek geçer, kimimiz ömürlerini başkalarına adar onların mutluluğu için yaşar. Kimimiz hiçbir şeyden haberi yokken bombaların altında uyanır ve can derdine düşer. Khaled Hosseini de bunlardan sadece bir tanesi.
Khaled Hosseini, Afganistan'ın Kabil şehrinde doğmuş. Binaenaleyh Emir'in nereli olacağına karar vermek çok da zor olmamıştır sanırım. Yazarın annesi tarih öğretmeniymiş belki de bu yüzden Emir'in ölmüş annesinin kütüphanesi şiir değil de tarih kokuyordu. O da savaş nedeniyle Emir gibi ülkesini terk edenler arasındaydı. Emir'in dört tane basılmış kitabı varken Khaled Hosseini'in bir kitabı vardı. Ama şimdi ikisi de eşit durumda.
Yazar hayatı boyunca başta kendi olmak üzere tanıdığı herkesi kitaptaki bir karakter ile bağdaştırmış. Bu da o insanlar ölmüş olsalar bile hatıralarının hep hayatta kalmasını sağlamış. Bu yüzden bütün kitap boyunca acaba gerçekten Hasan gibi bir arkadaşı oldu mu diye düşünmekten kendimi alamadım. Gerçi olmasa bile olmuş gibi hissettirdi ya önemli olan o.
Kitapta iki çocuğun dostluğu anlatılıyor. Hasan'ın Emir'e olan sadakati ve Emir'in Hasan'a bilgiçlik taslamaları. Hasan'ın Emir'e olan karşılıksız sevgisi ve Emir'in Hasan'a karşı soğuk tutumu. Hasan'ın yaşadığı talihsizlik ve Emir'in çaresizliği. Hasan'ın başına ne gelirse gelsin ben Emir'in ona ihaneti ettiğini düşünmüyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi ikisi de çocuk o zamanlar da. Bir kişinin aynı olay karşısında on yıl sonraki tutumu farklı olabilir. Emir için de böyle, o zamanlar ona göre en mantıklı çare ne ise onu yaptı. Ama çocukça yaptı. Yetişkin bir insanın tutumu farklıdır.
Hasan'ın her koşulda Emir'e siper olması da bence içinde bulunduğu hayat ve ailesinden kaynaklanıyor. Hasan'ın sahip olduğu sayılı şeylerden biri de Emir'in arkadaşlığı. Ona gözü gibi bakıyor çünkü biliyor ki onu kaybederse bir tarafı hep yarım kalacak. Ama Emir için öyle değil. Hasan'ın arkadaşlığı onun sahip olduğu binlere şeyden sadece biri. Hasan onun için ha var ha yok ne fark eder. Yerini kolayca doldurabilir.
Bu açıdan bakınca iki farklı hayat arasında paranın rolünü de görebiliyoruz. Araları bir yaş olan, aynı dönemde yaşayan iki dost, sadece biri diğerinden daha zengin. Hasan'da aynı zamanda yokluğun da getirdiği bir cesaret var. Emir'de olmayan bir gözükaralık var. Bu da onun eksisi olsun.
Hasan her gününü Emir'in hatırasıyla geçirdi. Ama Emir o gün telefon çalmasaydı Hasan'ı hiç hatırlamayacaktı belki de.
Kitabı okurken hiçbir zaman rahat hissetmedim kendimi. Sanki kapakta milyonlarca iğne vardı dokundukça elime batıyordu. Bir gerginlik bütün ruhumu kapladı. Hiçbir sayfayı tebessüm ederek okumadım. Bileklerimin paramparça olduğunu hissettim. Hele gözlerim çok acıdı. Bütün kemiklerim kırıldı sanki.
Ama bunları ilk hissedişim değildi. Ben bu acıları ve Hasan'ın sadakatini bir yerden tanıyordum. Ne zamanki kitap bitti geçtim kitaplığın karşısına, aldım elime Fareler ve İnsanlar'ı, gözlerimi kapağında dolaştırdım. Daha önce Hasan karakterlerini Lennie'de tanımıştım. Onun da George'a olan sevgisi sınırsız ve karşılıksızdı. Sadakati her zaman güncelliğini koruyordu. İki kitap arasındaki benzerlik beni oldukça şaşırttı. Bir yandan da düşünmeye sevk etti. Acaba Khaled Hosseini Fareler ve İnsanlar'ı okumuş muydu? Onu kendine örnek olarak mı yazdı yoksa? İki karakter arasındaki benzerlik bilinçli mi yoksa tesadüf mü? Yazarlardan biriyle tanışma imkanım olmadığı, diğeri de öldüğüne göre bu sorularım hep cevapsız kalacak.
Kitap bitip de kafamı yorgunluk içinde arkaya yaslayıp, kendimi dünyama geri döndüğümde, ne hissedeceğimi bilemedim. Tek kelimeyle hissizleştim. Derin bir sessizlik kapladı etrafı. Emir'in tercih ettiği gibi. Hasan'ın zamanında sustuğu gibi. Ve pek çok kadının içten haykırışları gibi.