Yazarın okuduğum 213123.kitabı olabilir. Küçükken, gençken okumuştum ama sayısını hatırlamıyorum. İşin ilginç yanı yazarın sadece Sherlock Holmes üzerine kitaplar yazdığını zannediyordum. Arthur’u görünce sonuna bakmadan kesin onun Arthur C.Clarke olduğunu düşünmüştüm. Sonra Arthur Conan Doyle olduğunu gördüğümde gerçekten bir şok geçirdim. Çünkü bu kitap polisiye bir kitap değil. Yazarın tarzına pek uygun değil. Ama yine de muazzam bir iş çıkardığını söylemekten kendimi alamıyorum. Kitabın konusuna gelirsek George E. Challenger adında bir profesörün dinazorların halen hayatta olduğunu ve elinde bununla ilgili kanıt olduğunu iddia ediyor. Bir teyit gezisi sırasında Güney Afrika’nın Amazon ormanlarına gidiyor. Gezinin amacı daha önce yapılmış bir keşfi teyit etmektir. Orada gezerken bir defter buluyor. Daha önce buraya gelmiş Amerikalı bilim adamın bir defterini buluyor. Defter sahibi bilim adamının ormanda gezerken çok yüksek bir tepede pterodactyl’a rastlamış olduğunu ve defterine pterodactylın resmini çizdiğini görüyor. Merak edenler için pterodactyl resmini koyuyorum. google.com.tr/search?hl=tr&au... Kitap gazetecinin aldığı notlar üzerinden kurgulanıyor. Yani baş karakterimiz Bay Malon’dur. Bay Malon, sevdiği kızın benim gönlümü kazanmak istiyorsan, benim aşkıma layık olmak istiyorsan bir kahramanlık yapmanı istiyorum demesi üzerine araştırmalara başlıyor. Ne yapsam da bu kadının gönlünü kazansam diye düşünüyor. Malon, bilim camiası tarafından çatlak bir profesör olarak görünen Challenger’in evini ziyaret ediyor ve asabi profesör tarafından hırpalanıyor. Profasörün asabi olmaksının sebebi bilim camiasından, Londra’nın her insanından yalancı diye suçlanmasıdır. Malon’a hikayesini anlatıyor. Malon bunun araştırılmasını istiyor. Profesör Challenger, bir bilim kongresinde buraya bir gezi düzenlenmesini ve iddiasının araştırılmasını istiyor. Keşif gezisine gitmek için 3 gönüllü ortaya çıkıyor. 1 bilim adamı, 1 asker ve kahramanlığıyla sevdiği kadının gönlünü kazanmak isteyen bir Malon geziye katılmak istiyor. Profesör ilk başta geziye katılmayacağını, iddiasının kanıtlanıp kanıtlanmamasının umrunda olmadığını söylüyor. Gezi devam ederken sonradan çıkıp geliyor. Kitap yapılan geziyle, yaşanılan maceralarla devam ediyor. Kitabı spoiler vermeden anlatmak zor tabi. Ama ben birkaç örnek verip kurgusunun ne kadar olağan olduğunu anlatmak istiyorum. Dinazorların tarih sahnesinden silindiğini hepimiz biliyoruz. Nesilleri milyonlarca yıl önce tükendi. Yazarın Amazon ormanlarını seçmesinin sebebi temsilden ibaret diye düşünüyorum. Kitapta Profesörün gazeteciyle konuşurken Amazon ormanlarının bir kısmının halen keşfedilmediğini biliyor musun diye bir ifadesi var. Burada demek istediği şey şu: dünyada halen keşfedilmemiş birçok yer vardır. Bizim gideceğimiz yerde buralardan yalnızca bir tanesidir. Günümüzde geç keşfediliği için halen ilk çağdaki gibi yaşanan insanlar var. Örneğin Hindistan’daki Andaman ve Nikobar Adaları'na bağlı Kuzey Sentinel Adasını hiç duydunuz mu? Orada insanlıkla hiçbir teması olmayan bir kabile var. Amerikalı bir vatandaşın tesadüfen orayı ziyaret etmesi sonucu yerli halk tarafından ok ve yay ile öldürdü. Bu olay çok eski bir zamanda yaşanmadı. Bu olay 2018’de yaşandı. Hindistan hükümetinin bu kabileden haberdar ve 2017 yılında bu kabilenin dünya ile uyum sağlamayacaklarını düşündükleri için fotoğraflarının dahi çekilmesi yasaklamıştır. Merak edenler için bir link bırakıyorum. tr.sputniknews.com/yasam/201811211... Demek istediğim halen keşfedilmemiş yerler varken yazarın dinazorlar üzerinden bir kurgu oluşturulması saçma bulmadım ve keyifle okudum. Kitabı okuyacaklar için tavsiyem kesinlikle olumlu yöndedir. Çok beğeneceklerini düşünüyorum. İyi okumalar dilerim.

Kayıp DünyaArthur Conan Doyle · Tutku Yayınevi · 2013892 okunma

·

134 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Bilal Günaydın