Gönderi

111 syf.
9/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Yabanci, topluma ve insanlara yabanci olan degil, toplum tarafindan yabancilastırılmis bir adamin kisa hikayesi aslinda. Ve yabancilastırılmasinin altinda yatan tek etken hayata bakisinin diger insanlardan farkli olmasi, herkes gibi olmamasi... Cok yalin cok akici bir dille kitabin bas kahramani Meursault'un yasam, olum, suc. ceza, tanri, aile, ask, sevgi, baglilik gibi kavramlari butun nesnelligi ile okuyucuya aktarmistir. Etkileyici bir kitap...
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019110,8bin okunma
·
27 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Mithril / Nobody okurunun profil resmi
:)) O halde sımdılık eskı halıne getırıyorum daha bol vaktımde toptan duzenleyeyım :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Gürcan okurunun profil resmi
Seray K.'nın bazıları dediği kişi ben oluyorum sanırım. Zaten dört kişi yorum yapmış bazıları yerine adımı da kullanabilirdin. Ben Albert Camus'un anlatmak istediğini kendi algıladığım şekilde yazmak istedim. Bence bir kitap hakkında farklı görüşler olmazsa o zaman dünyanın vah haline. Kendi görüşünden farklı bir yorum olunca nedense hemen savunmaya geçmişin. Beni yabancılaştırmana da izin vermem:) Yabancı'daki kahramanı kimse yabancılaştırmaya çalışmıyor. Kendi görüşü var, tüm yargılara, toplumun geleneklerine karşı kendi sebepleri, bilinci olan bir birey. Bence aşağıdaki yorumumu okuduktan sonra kitabı bir defa daha okusan fena olmaz. Böyle güzel bir kitabı yanlış anlamanı istemem. Albert Camus'un "absürd" felsefesi hakkında görüşü: "Hayatın bir anlam aramaya çalışmayacak kadar kısa olduğunu, nihayetinde bir anlamı olmadığı, anlamı olsa bile olmasının hiçbir şey değiştirmeyeceğidir. Bu yüzden insanın yapabileceği en iyi şey hayatını yaşamak olacaktır. Camus hayatın anlamsız olduğunu söylemiştir, fakat anlamsız bir şeyi anlamlı yaşamanın da bir sakıncası yoktur." Vikipedi Yabacı'da "absürd" felsefesini işlemiştir. Yabancı'da ölümle biten Dünya'nın anlamsız olduğunu ve bu Dünya'daki hayatın, ilişkilerin anlamlaştırılmasını saçma bulan bir kişinin; yaşamı, toplumun yargıları ve gelenekleri karşısındaki 'duygusunu' anlatıyor. En sonunda ölümle yüzleşince de annesinin birini neden sevdiğini(hayatı anlamdırmasını) fark etmesini yazar vurguluyor. Yani doğduğunu, öleceğini, dünyanın var olduğunu geri kalan tüm ihtimallerin kurgu olduğunu biliyorsun bu yüzden kısa hayatta her anı değerlendirmemiz gerektiğini söylüyor.
Bu yorum görüntülenemiyor
Gürcan okurunun profil resmi
Bence toplum onu yabancılaştırmıyor. Eninde sonunda yok olacağını dolayısıyla hayatın anlamsız olduğunu düşünmesinden kendisi yabancılaşıyor. Şimdi ile 20 yıl sonra ölmek arasındaki farkın dışında, geri kalan her şeyin önemsiz olduğunu düşünen bir birey; toplumun yargılarına, alışkanlıklarına yabancı kalıyor. Albert Camus "saçma" veya "absürd" felsefesi üzerine yazmış eseri. Albert Camus dünyanın anlamlı olduğunu, hayatın hiç olmadığını ve itina ile yaşanması gerektiğini savunur. Kitabın başında annesinin hayatının son yıllarında neden birini sevdiğini anlam verememiştir ve kitabın sonunda - yaşamı anlamsızlığına rağmen sevmemiz gerektiğine vurgu yapılarak - annesinin niye sevdiğini anlamıştır. Bence olay bundan ibaret:)
Mithril / Nobody okurunun profil resmi
"Yabancılaşma" kavramı hala bana çift taraflı bir kavram gibi geliyor. "Normal"i toluma göre alırsak evet karakter yabancılaşmıştır ama "normal"i adama göre alırsak toplum yabancılaşmıştır. Annesinin naaşı başındaki rahat tavırları, onu gözlemleyen herkes tarafından ilk anda yadırgandı. O anda kimse üstünde durmasa da doğru an geldiğinde (mahkeme) herkes bu tavırlarıyla suçladı kendisini. Suçunun kendisinden çok, tavrı ile suçlandı. Ve bu suçlamaları da ona yabancı kalan toplum yaptı...
Mithril / Nobody okurunun profil resmi
"Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan:)" Bu arada bu tartışmayı yapmış olmak gerçekten hoşuma gitti:) Ne kadar çok farklı fikir ve algı varsa o kadar keyifli oluyor her şey :)
Gürcan okurunun profil resmi
Üzerime alınınca vah dünyanın hali dedirtecek ne yorum yaptım diye düşündüm. Bir an dışlanmış kendimi yabancılaştırıyor hissettim:) Ben herkesin özellikle de Albert Camus'un kitaplarında aynı fikirde olmasını beklemiyorum. Bireysel ve toplumsal konuları yoğun anlatımıyla farklı açılardan düşündürüyor. Örneğin Veba'da esaret; savaşın esareti, hastalıktan dolayı esaret veya ölümden dolayı esaret şeklinde farklı açılardan algılanabiliyor. Farklı görüşleri okumakta hoşuma gidiyor. Kimseye de illa bunu anlatıyor demiyorum:) Bu yüzden bende severim Albert Camus'u.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.