Karen Kimya Grenwood, Türk bir babanın, İngiliz bir annenin kızıdır. Kimya'nın babası Konya'da bir dergahta ilahi aşkı bularak yetişmiş. Annesine aşık olduktan sonra nefsine hakim olamayıp evlenip, Londra'ya gitmişlerdir. Yıllar sonra sessiz bir şekilde ailesini,manevi aşkından dolayı terk etmiştir. Kızı Karen Kimya Londra'da annesiyle hayatını sürdürür. Ve bir gün çalıştığı sigorta şirketi tarafından Konya'ya gönderilir. Konya'da çıkan yakut otelin yangının bir sabotaj mı yoksa kaza mı olduğunu araştırmaya gider. Kimya, Konya'yı babasıyla geldiği zamanlarda aklında kaldığı bir kaç anıyla hatırlar. Konya'ya geldiği ilk gün ise , bir cami bahçesine doğru gider, karşısına birden ince uzun boylu, sakalları birbirine karışmış siyahlar içine bürünen bir adam çıkmıştır. Ve bu adam Şems'tir. Kimya'ya senin olanı sana getirdim diyerek,eline gümüş bir yüzük bırakır. Kimya'nın esrarengiz olayları bundan sonra başlar. Babasını affedemeyen fakat, babasının sevgisini unutamayan Kimya’nın hikayesidir. Öncelikle bildiğimiz klasik Ahmet Ümit kitaplarından farklı olduğunu belirtmek istiyorum. Kitabin içinde cinayet olsa da geri planda kalmış.Kurgusu gerçek ile hayalin iç içe geçmiş olayları, okuyucuya mükemmel şekilde aktarıyor. Babası kızına neden Kimya ismini koyduğunuda okurken anlıyoruz.Kitapta oldukça Mevlana ile Şemsin o müthiş aşkı işlenmistir. Mevlevî hakkında çok güzel bilgilere yer verilmiş. Medusa efsanesinden, Merec-el Bahreyn'e kadar Konya'yı size anlatan mükemmel bir kitap olduğunu söylüyorum. Kitabı okurken fazlasıyla araştırma hissine kapılıyorsunuz. Yedi asır öncesi dönüşleri taşıyan, tam mistik bir serüven olan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.

Bab-ı EsrarAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201736,1bin okunma

·

16 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.