Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

suphistike
Kant Saf Aklın Eleştirisi adlı eserinin girişinde "Kuşku olamaz ki tüm bilgimiz deneyimle başlar." diyor. Demek ki bilme yetimizin anahtar kavramı deneyim. Akılsal varlık, kendi verilmişliğinin o an ona sunduğu olanaklar çerçevesinde duyumsadığı izlenimleri anlama, anlamlandırma, kavramlaştırma, ilişki ve bağlantılar üretme gibi bir takım süreçlerden geçirerek bilgiler üretiyor. Bu tür deneyimlerde bilgisinin iki kaynağı var: İlki doğrudan doğruya öznel deneyimleri biçiminde dikkatini yönelttiği eşyanın kendisi. Diğeri ise, kendi dışında kalan özne veya öznelere tam bir güven duyarak onların sözleri ve yazılarını bilgi kaynağı olarak alması. Hegel, "Gerçek olan akılsaldır, akılsal olan gerçektir." diyor. Bu bağlamda, bilen özne, bilinen nesne ve nihayetinde ortaya çıkan bilgi üçlüsünde akılsal varlık olma olmazsa olmaz bir koşul oluyor. Burada benim altını çizmeye çalıştığım çekincem eşyayı algılamada belirli ve dar bir aralığa hapsolmamız. Bu sınırlılığın bize sunduğu olanaklar ölçüsünde akılsal varlıklar olarak eşya hakkında bilgi üretmeye çalışıyoruz. Yine bu sınırlılığın bize sunduğu olanaklar ölçüsünde eşya hakkında bir dil, bir gramer ve bir mantık geliştiriyoruz. Yani bu sınırlılığın dayatması nedeniyle hakikat filinin bacağını veya hortumunu vesaire tutup evet hakikat fili işte budur diyoruz. Öte yandan, titiz ve ödünsüz alıştırmalar, uygulamalar yoluyla çeşitli meditasyon yöntem ve teknikleri aracılığıyla içimizdeki bazı akılsal varlıklar bu sınırlılığı alabildiğince esneterek eşyayı algılama biçimini değişime uğratabiliyorlar. Aynı eşyayı deneyimleyen bizler ve o kişiler, çok farklı türden bilgiler üretebiliyorlar.
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.