Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
#yorumperisi Muhammed Buğra Kizilarslanoğlu'nun "Şafağın Koruyucuları" adlı kitabını okudum. Çok güzel bir not ile imzalayarak gönderdiği için teşekkür ederim, kalemi daim olsun ( ki hikayenin devamını okuyalım ). Karanlık ve Aydınlık arasındaki savaşlar Ademoğlu yaratılmadan çok önce başlamıştı. Kanatsız ejderha Bukre ve öğrencileri olan Şafağın Koruyucuları, acımasız ejderha Şangal ile olan bu mücadeleyi kazanmıştı. Fakat Karanlık bu sefer kendine başka bir beden bulmuştu. İsmi değişmiş olsa da Karanlık yeniden alemlere korku salmaya başladığında, efsaneler yeniden yeryüzünde konuşulmaya başlamıştı. Agonoria için bu efsanelere konu olan Xumath adındaki balta, çocukluğunda annesinin anlattığı hikayelerde geçerken; Agonoria kedini, Xumath ile birlikte karanlığa karşı sonu bilinmez bir savaşın içinde bulmuştu. Karanlık Prens gücüne güç katarak ilerliyordu. Can aleminden bir avuç savaşçı ona karşı koymak için hayatlarından, hayallerinden, ailelerinden koparken Karanlık Prens dahil hiç kimse, bu savaşın onları nereye götüreceğini bilmiyordu. Agonoria ise bu savaşı kazanmak için her şeyden vazgeçmeye hazırdı. Vazgeçmesi gereken kendi hayatı bile olsa… ( arka kapak) İlk sayfalarda Agonoria'nın yürüyüşü bana Yüzüklerin Efendisinde Frodo'nun yürüyüşünü hatırlattı. Sonrasında ise Agonoria'nın baltası; zamanında sıkı bir çizgi roman takipçisi olarak ister istemez "Baltalı İlah Zagor"u anmama sebep oldu. Tabii baltasının bir adı olması (Xumath) Kral Arthur'un kılıcı Excalibur'u anımsattı. Karanlık ve aydınlığın savaşı, Troller, Ymersler ve çeşitli yaratıkları okuyunca gözümün önüne Yıldız Savaşları geldi; özellikle Harrison Ford'un kaçakçı Han Solo olarak yasa dışı kişilerin gittiği bar sahnesi. Tabii bir de bu kadar değişik yaratık olan Siyah Giyen Adamlar var. Savaş olur da ihanet olmaz mı? Tabii ihanet hep var ve olmaya da devam ediyor maalesef. Savaşların kaybedilme sebebine bakarsanız çoğu ihanet yüzünden. Her zaman söylediğim gibi intikam ve hırs anlamadığım duygular, belki izah edilebilir. Ama ihanetin izah edilecek ve affedilecek bir açıklaması yok bence. İster gerçek hayat olsun, ister roman olsun; nerede, kimler arasında olursa olsun, hangi dönemde geçerse geçsin her zaman savaş var. Ne kadar üzücü bir durum, insanlık geçmişten hiç ders almıyor. Demshire adlı karakter bana Michel Zevaco romanlarını hatırlattı. Michel Zevaco kim mi? Pardayanlar serisi, Don Juan, Venedik Aşıkları gibi romanların Fransız gazeteci, yazar ve film yönetmeni. Son bölümde; korkmayın sonunu söylemeyeceğim. "Hayat hiç ummadığın bir anda sana bir şans verir. Ama bu son mudur işte bu bilinmez..." diyor. Atalarımız "Bir kapı kapanırsa, başka kapı açılır." demişler. Her son yeni bir başlangıçtır. Bu kitabın sonu da başka bir kitabın başlangıcı bence. Serinin ikinci kitabını merakla bekliyorum. Şafağın Koruyucuları'ndan aklımda kalan cümleler: * Geçtiği köylerde, yıkılan şehirlerde gördüğü manzaralar yüreğini o kadar çok acıtmıştı ki artık varlığının tek bir amacı vardı: Karanlığın bir adım önüne geçebilmek ve onu sonsuza kadar yok edebilmek. * O azap ki doğru ile yanlışın ince çizgisinde sana seni unutturur. Çektiğin azap öyle bir azaptır ki yüreğin parçalanır, parçalanır da seni tuzla buz eder. *En karanlık zamanlarda sabret, güneşin doğması yakındır. *Bitti dediğin yerde aslında bir başlangıç gizlidir.
Şafağın Koruyucuları
Şafağın KoruyucularıM. Buğra Kızılarslanoğlu · Karina Yayınevi · 202017 okunma
··
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.