Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Düşüş, Albert Camus'ün modern insanı acımasızca, yer yer alay ederek tüm açıklığıyla ve iki yüzlülüğüyle eleştirdiği bir kitap. Romanın baş karakteri Jean-Baptiste Parisli bir ceza hakimi. Jean'in insanlarla cok iyi ilişkisi var, mutlu, sosyal, kadınlarla arasi iyi, mesleğinde tanınmış biri. Karakterin ettiği şöyle bi söz var," İnsan olmak için yaratılmıştım." Ne pahasına der bi insan bunu? Her şeyde mükemmeliyet bizde neleri götürmüştür çoktan ? İşte Jean, tanıştığı bir adama hayatının bu yolunda, harika anılarını anlatırken aslında içinde nelerin yok olduğunu ve bu yok oluşun sistemini eleştiriyor. Sadece kendini değil, Avrupa'yı da eleştiriyor Camus. İçinde bulunulan sistemin harika bir çalışanıyken, toplumun saygın bir vatandaşıyken, insanların özendiği biriyken aslında kendin olmaya dair gözünü yumduğu şeyleri anlatıyor Jean. Anlatırken sık sık ardıç rakısı içiyor ve yanındaki yabancıya konuşmalarının, anlatısının bir tür "yaşadım ben" yakarısına dönüştüğunu görüyoruz. Bu yakarının kendini suçlama haline evrildiğini görüyoruz ve, insanın kendi içinde huzura ulaşması için kendini yargılaması gerektiği fikrinin üstünü açıyor Jean. Kurulu düzenin bir zamanlar örneğiyken, yaşadıklarının ardına düşmeye başlıyor baş karakterimiz. Ve bu düşüş aslında yaşanan gerçekliğin ne demek olduğunu anlamayı da gerektiriyor. Köleliği kaldıran Avrupa'ya rağmen isim değiştirilmiş, sisteme uyum sağlamak zorunda bırakılan insandan bahsedilyor. Kölelik farklı biçimlerde yaşıyor ve insanlar bu varolagelen sınıfların içinde yaşamaya devam ediyorlar. Jean hem kendini hem toplumu eleştirerek, yargılayarak aslında yüreğini beyazlatmaya çalışıyor. Ama çoktandır ışığını yitirmiş biri o. Yaratıcı'dan bahsediyor Jean. Onun modasının geçtiğini. Ve aslında artık ona gerek olmadığını da. İnsanın kendi tanrısı ve yargılayıcısı olduğunu anlatıyor. Bu sırada Boğuntu hücresi ve tükürük hücresinin insanlar tarafından nasıl tasarlandığını, bu tasarımın hangi nefrete ve cezalandırma gücüne dayandığından bahsediyor. "Sahi, ortaçağda boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsiniz. Genellikle insan ömür boyu unutuluyor orada. Bu hücre şaşılacak boyutlarıyla ayrılıyordu ötekilerden. Bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı. Engelli bir durum almak, köşegen biçiminde yaşamak gerekiyordu orada; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi." "Hiç tükürük hücresinden söz edildiğini işittiniz mi, bir halkın dünyanın en büyük halkı olduğunu kanıtlamak için son zamanlarda icat ettiği hücreden? Tutuklunun içinde ayakta durduğu, ama hiç kımıldayamadığı daracık bir dört duvar. Onu çimentodan kozasına sımsıkı kapatan sağlam kapı çenesinin hizasında durmaktadır. Bu durumda adamın ancak yüzü görülür ve gelip geçen her gardiyan bu yüze ağız dolusu tükürük atar. Hücrede sıkışıp kalan tutuklu, gözlerini kapamasına izin varsa da, yüzünü silemez." Kendini eleştirişin o acı tatlı halini Jean'le doya doya tattırıyor Camus okura. Ama sadece bireysel değil bu. Jean kendi yaşadıklarındaki tüm o yaban otlarını ayırıyor elbette ama insancıllığın, modernliğin anayurdu sayılan Avrupa bu noktaya gelirken neler yaşadı? Modernliğimizin evrimi hangi insan dışı tanrısallıklarla bu seviyeye "ulaştı"? Ve aslında ulaşılacak bir seviye mi burası? Camus sisteme farklı açılardan yeterince entegre olan, birer sistem çalışanı olan modern dünya insanlarının böyle bir eleştiriye ihtiyacı olduğunu sezdi de yazdı bu kitabı belki. Bilmiyorum. Modern zamanın getirisi uyum sağlamak sanırım, mükemmele gidiş. Ve uyum sağlamak modern oluşun zorunlu bi parçası gibi görünüyor. Uyumluluğun, popülerliğin, mükemmeliyetin bir tür gösterişe döndüğü, olmazsa olmazlaştırıldığı günümüzde "ne pahasına" diyorum. Modernliğimizi "ne pahasına" elde ettik ve sürdürüyoruz? << Ben, bir gün bir kahvenin terasında elimi bırakmak isteyen o ihtiyar dilenci gibiyim. "Ah, bayım," diyordu adam, " mesele kötü insan olmak değil, ama ışığı yitiriyor insan." Evet, ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz. >>(sf.100)
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 201915,2bin okunma
··
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.