Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
3/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Birçok yerde gördüğüm bir algı var ‘Kişisel gelişim kitapları okuyacağınıza başka kitaplar okuyun’, ‘Kişisel gelişim kitapları yerine felsefi, edebi kitaplar okumalısınız’, ‘Vakit kaybı’ gibi cümlelere sık rastlıyorum. Öncelikle bunlar bir seçim. Kişisel gelişim kitaplarıyla diğerlerini karıştırmamak gerekir. Bu tarz kitaplar okuyanlar muhakkak ki kendisiyle ilgili bir takım problemleri çözmek, farkındalık oluşturmak veya tıkandığı noktada yardım almak için başvuruyordur. Diğer kitaplar belki yaşadığı zihinsel karmaşadan ötürü biraz ağır gelebilir. Ben de bu algıdan ötürü elime geçen tüm kişisel gelişim kitapları okumaya çalışıyorum. Bu görüşte konuda haklı olunan noktalar var. ‘Bu kitabı okuduktan sonra daha özgüvenli olacaksınız!’, ‘İstediğinizi nasıl birine yaptırırsınız, işte bu kitaptan sonra insanları etkileyeceksiniz!’ gibi bir amacı varsa emin olun daha özgüvenli olmayacaksınız. Uçup gidecek tüm okuduklarınız. Size direktifler veren kitabı kapattığınızda muhtemelen unutacaksınız bir süre sonra. Kişisel gelişim alanında yazılmış çok iyi kitaplar da bulunuyor. İyi araştırma yapmak gerekiyor. Yazan kişinin mesleği de benim için önemli bir kriter. Kendinizi tanımanıza yardımcı olacak ve benzer sorunlar yaşayan kişiler için yazılan kitapları seçmenin daha yararlı olduğunu düşünüyorum. Bu kitaba gelecek olursak öncelikle başlığı dikkatimi çekti. Tolstoy’un Bisiklete binme hikayesini bildiğim için, ‘Hiçbir şey için geç değil’ mesajını vereceğini düşünüyordum. Yazar, Türkçe Öğretmeni (Eğitimci) ve Profesyonel koç imiş. Popüler konular üzerine birçok konudan bahsediyor yazar. Kitabın 153-200 sayfaları sadece öğrencilere yazılmış olmalı. Öğrencilere yönelikse eğer kabul edilir düzeyde. İlk 153 sayfasını beğenmedim. Direktifler verilerek bunu bunu yapın çok daha iyi olacak mesajı var. Konu bütünlüğü yok. Konudan konuya geçilmiş. Dili oldukça yalın. Kitabın 87. Sayfasındaki başlık ‘’Size çok kızgın birini,- gönlünü almaya çalışan biri yapmanın yolları’’ adı altında. Sayfa 88. ve 2.maddenin altındaki örnek beni epey şoka uğrattı. Yazar aceleci ve dalgın olduğu bir gün trafikte 3 farklı kural ihlali yapmayı başarmış ve hız sınırını aşmış şekilde giderken önündeki aracı hatalı sollamış ve sonra kırmızı ışıkta geçmiş. Trafik memuruyla karşılaşınca memura fırsat vermeden kendine söylenmeye başlamış. ‘’İnanamıyorum kendime. Herhalde ömrümde işlemediğim suçların hepsini şu son bir dakikaya sığdırdım. Üstelik bir eğitmenim ben biliyor musunuz? Kendimi asla affetmeyeceğim! Nasıl böyle bir sorumsuz ve aptalca davranabilirim. Şansım var kimseye bir zarar vermedim ama yine de bir trafik canavarı olmaktan utanıyorum!’’ Polis memuru bana giderek şaşıran ve acıyan gözlerle bakmaya başladı. Ben o anki hislerimi samimi şekilde sıralarken az sonra onun bana bağırıp çağırıp en yüksek cezaları keseceğinden emindim. Ama enteresan şekilde öyle olmadı. Kendime sayıp dökmem bitince şaşkın ve gülümser arası yüz ifadesiyle evrakları inceledi ve ‘’Belli ki bilinçli bir sürücüsünüz ve bugün kötü bir gün geçirmişsiniz. Siz zaten kendinize oldukça kızmışsınız. Bundan sonra daha dikkatli olacağınıza eminim. Devam edin hocam, iyi akşamlar’’ dedi. Eğer siz karşındakine bir şey bırakmadan kendinizi samimi ve net şekilde eleştirirseniz, ona kalan en geçerli seçenek sizi affetmek olacaktır. Bu kabul edilir bir örnek değildir. Trafik cezalarından nasıl yırtılır, mesajı veriyor. Yapılan hatanın bedeli olması gerekir. Nitekim bu bir suç. Bunu kabullenmek yerine sözel olarak nasıl ikna ederime odaklanılmış. Konuyu anlatmak adına kurgulanan bir örnek olsa dahi bir eğitimcinin bunu yapmasını doğru bulmuyorum! İlgisi olanlar okuyabilirler ve beğenenler olabilir tabi ki saygı duyuyorum. Kitabı genel olarak beğenmedim ve benim tavsiye edebileceğim bir kitap değil.
Tolstoy’un Bisikleti
Tolstoy’un BisikletiUmut Esen · Sola Unıtas Yayınları · 2019123 okunma
·
72 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.