Gönderi

139 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Daha kaç tane okumadığım, daha önce duymadığım bu kalitede yazarla karşılaşacağım bilemiyorum. Genelde Rus yazarın kitaplarında belli başlı karakterler vardır örneğin; fakir talebe, sosyetik kadın, aşık kız, yoksul yazar, askerler, entelektüeller, polisler vs. bir de sarhoşlar vardır ki genelde üç beş satırda okuyucuyu güldürür . Bu kitap da kendi de alkolik olan yazar bu konuyu uzun uzun ele alıyor. İnsanların bozulması ve yozlaşması nedeniyle onlara ulaşamayan , bu nedenle her şeye boş verip içmeye başlayan ,adeta kendi kendine konuşur gibi eserler üreten Ve öldükten sonra değeri anlaşılan yazarlardan biri. Kitapta, edebiyat konusunda başarılı olmasına rağmen siyasi görüşleri ve alkol problemi nedeniyle dışlanan bir yazarın kendisi gibi bir kaç entellektüel ile birlikte Puşkin Tepeleri denilen bir yerde tur rehberliği yaparak para kazanmaya çalışması konu ediliyor. Yazar bazı karakterleri anlatırken yüksek sesle güldüm, bazen kendimi Can Yücel bazen de Bukowski okuyor gibi hissetim. Küfürlü konuşması, umursamazlığı, net mesajları ,alaycılığından çok etkilendim . Bence okunması gereken bir kitap. Beni en çok etkileyen güldüren harika bir karakter var . Üşenmedim ve o bölümü yazdım. Biraz vaktiniz varsa okuyun çok eğlenceli. MİTROFANOV Mitrofanov okul yıllarında “ayna bellek” diye ün kazanmıştı. Ders kitaplarının koskoca bölümlerini kolayca ezberlerdi. “Harika Çocuk” diye tanıtıyorlardı onu. Tanrı kendisine, doymak bilmeyen bir merak armağan etmişti kendisine. Sınırsız bir merak ve ender rastlanan bir bellek bir araya gelmişti. Her şey ilgisini çekiyordu Mitrofanov’un Biyoloji, coğrafya, alan teorisi, vantrilokluk, pul koleksiyonculuğu, süperematizkim, hayvan terbiyesi…. Üç ayrı kitap okurdu bir günde . Okulu başarıyla bitiridi ,filoloji fakültesine rahatça girdi. Üniversite profesörleri şaşkındı. Mitrofanov her şeyi eksiksiz biliyor ve yeni bilgiler öğrenmek istiyordu. Koskoca bilim insanları kütüphanelerde oturup ,harıl harıl unutulmuş bilim teorilerini ve bilim dallarını çalışıyorlardı Mitrofanov için. Mitrfanov bir yandan da hukuk, biyoloji ve kimya fakültelerindeki dersleri dinliyordu. Eşi bulunmaz bir bellekte sonsuz bilgi açlığı birleşip bir mucize yaşamıştı. Ama olağan üstü bir durum ortaya çıkmıştı . Mitrfanov’un sıra dışılığı buraya kadardı, tamamen bu niteliklerle sınırlıydı. Mitrofanov başka niteliklere sahip değildi. Saf bir öğrenme delisi olarak doğmuştu. İlk tez çalışması tamamlanamadan kaldı. Sadece ilk cümleyi yazmıştı.: “Bildiğiniz gibi…” Dahice düşünülmüş bir tez burada kesiliyordu. On bin kitap okumuş bir adama tembel denebilirse Mitrfanov inanılmaz bir temel olarak büyüdü. Mitrofanov yüzünü yıkamaz, traş olmaz, aldığı borcu geri vermez ve ayakkabılarının bağcıklarını bağlamazdı. Kasketini düzgün giyemeye üşenirdi. Mitrofanof’u üniversiteden attılar. Dostları onu işe yerleştirmeye çalıştılar. Akademi üyesi Firsov’un özel sekreteri oldu. İlk başta her şey mükemmeldi. Bilimler Akademisi’nin kütüphanesinde oturuyordu saatlerce . Firsov için gerekli belgeleri seçiyordu. Belleğindeki bilgileri seve seve paylaşıyordu. İhtiyar bilim adamı canlanmış dirilmişti. Önemli bir teoriyi birlikte hazırlamayı önerdi. “ Notları siz tutacaksınız, ben miyopum.” Ertesi gün Mitrofanof ortadan kayboldu. Not tutmaya üşenmişti. Bir kaç ay boş dolaştı.üç yüz kitap daha okudu . İki dil, Romence ve Hintçe öğrendi . Parlak ve engin konferanslar vererek karşılığını ödediği yemekler yedi arkadaşlarının evlerinde. Giyilmiş, eski bir elbise armağan ettiler Mitrofanof’a. Daha sonra Mitrofanov’u Lenfilm’de bir işe yerleştirmeye çalıştılar. Üstelik de özel olarak “Her konuda danışman” diye asil bir ünvan kondurdular. Bu ender görülen bir başarıydı. Mitrofanov, bütün dönemlerin ve adetlerini biliyordu. Dünyanın her bir köşesinde yaşayan hayvanları biliyordu. Tarih öncesi olayların akışındaki en küçük ayrıntıları biliyordu. Mitrofanov anketi dolduramadı. Hatta “belirtilmesi zorunlu “ denilen bölümleri bile. Üşenmişti. Bir sinemaya bekçi olarak koydular onu . Gece işiydi, ister uyu, ister oku, ister düşün. Tek bir görevi vardı. Saat on ikiden sonra bir akım kesme kolunu kapatmak. Mitrofanov bu kolu kapatmayı unuttu.Ya da üşeniyordu. İşten atıldı. Daha sonra Mitrofanov’un basit bir tembel olmadığını öğrendik. Ender görülen abulia hastalığı tanısı konuşmuştu kendisine. Yani tam bir irade körelmesi. Bitki dünyasından bir varlıktı o. Nazlı ve parlak bir çiçekti. Krizantem kendi kendisini çapalamaz ve sulayamaz. Mitrofanov sonunda Puşkin Milli Parkı’nı duydu. Geldi, baktı. Ve buranın yararlı olabileceği tek kurum olduğunu anladı. Bir gezi rehberinden ne istenir? Parlak, etkileyeci bir öykü. Başka bir şey değil. Mitrafanov anlatabiliyordu . Onun turları ,birden bire kuruluveren paralelliklerle, göz kamaştırıcı hipotezlerle ,altı dilde ender arşiv bilgileri ve alıntılarıyla doluydu. Onun turları alışılmış turlardan iki kat uzun sürüyordu. Bazen turistler dinlemekten baygın düşüyordu. Zorluklar vardı elbette. Mitrofanov ,Savki Tepesi’ne tırmanmaya üşeniyordu. Turistler tepeye tırmanıyorlar, Mitrofanov ise tepenin eteğinden bağırıyordu. Tura katılanlar yere bir muşamba yağmurluk serip Mitrofanov’u çeke çeke tepeye çıkardıkları olmuştu, mutlu mutlu gülümsüyor ve şöyle diyordu; “Rivayete göre ,burada Voroniç manastırlarından biri bulunuyordu…” ——————————-
Puşkin Tepeleri
Puşkin TepeleriSergey Dovlatov · Jaguar Kitap · 2016359 okunma
··
201 views
Ahmet Can SOLMAZ okurunun profil resmi
Mitrofanov ve yükseklik : ]
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.