Gönderi

720 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 15 days
Dürüst olmak "Budala"lık mıdır?
"Dostoyevki, kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikologdur." demişti Nietzsche. Kuşkusuz felsefede ve insan dünyasında yeni bir çağ açmış olan bu kişinin söylediklerinde bir gerçeklik barınıyordu. Dostoyevski'nin insanların ruh derinliklerine inmeyi bilmesinde, toplum yaşamında yaygın kötülüklere baş kaldırmayan, ama bunları da onaylamayan, dürüst, onurlu, iyicil, içten, cana yakın kişilikleriyle bizlere kendilerini sevdiren kahramanlar yaratmasında şüphesiz ki askeri doktor olan babasının Moskova'daki yoksullar hastanesine atanması ve hastanenin bahçesindeki evde geçirdikleri yaşam etkili oldu. Dadısının anlattığı halk masalları, çocukluğu boyunca oturdukları evin çevresindeki hastane bahçesinde gördüğü yoksul hastalar, Fyodor Dostoyevski'nin halktan insanları yakından tanımasını sağladı. Gençlik yıllarında Omsk Hapishanesi'nde onunla birlikte çile dolduran hükümlüler, ayrıca Dostoyevski'ye en dipteki, cahil, umarsız insanları inceleme fırsatı verdi. -BU KISIM SPOİLER İÇEREBİLİR!* Dostoyevski bu eserinde, sara hastası bir genç adamın merkezine yerleştirdiği bir dünyada dürüst ve açık bir insan olarak yaşamanın zorluklarına değinmekte ve toplumun iki yüzlü bir sistem üzerine dayanarak ayakta durduğunu gözler önüne sermektedir. Ona göre, dürüst olmak "budala" olmaktır. Dostoyevski, 1868 yılı başında bitirdiği Budala adlı romanı için, romanın zengin bir konusu olmadığını, düşündüklerinin onda birini bile dile getiremediğini söylüyordu, ama Budala, bu büyük yazarın ölümsüz romanlarından biri olarak bugünlere gelmeyi başarmıştır. Romanın kahramanı Prens Mışkin. Saralıdır. Tedavi gördüğü İsviçre’den döndüğünde elindeki giysi çıkınından başka hiçbir şeyi yoktur. Yaşamı kendi iç dünyasını seyre dalmakla geçmektedir. İnsanlarla her türlü alışverişten arınmıştır. Budalalık derecesinde iyi olan Prens Mışkin, tam bir ermiş kişidir, sevmekten başka bir şey gelmez elinden. Müthiş bir zeka sahibidir. Çevresindekiler, onu her zaman yadırgarlar, ama onsuz da edemezler. Kendisi de saralı olan Dostoyevski, romanının kahramanına kendi kişiliğinden pek çok şey koymuştur. Prens Mışkin’in anıları, aslında Dostoyevski’nin anılarıdır. Prens Mışkin’in romanın bir yerinde anlattığı, siyasal görüşlerinden dolayı kurşuna dizilme cezası alan bir adamın öyküsü, aslında Dostoyevski’nin başından geçmiş bir olaydır. -"Niyetim bütünüyle güzel bir insanı anlatmaktır." Dostoyevski Budala'yı bu amaçla kaleme aldı ve peygamberimsi kahramanı Prens Mişkin'i böyle yarattı. Dostoyevski'nin en büyük dört romanından biri olan Budala, aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük aşk romanlarından biridir de. Bu dünyada iyi olmak mümkün müdür? Yoksa bu biraz da budalalık mıdır? Bu baş eserinde Dostoyevski'nin şeytani zekası iyilik ile kurnazlık, saflık ile günah, aşk ile inanç arasındaki tehlikeli bölgelere giriyor. İnsanlık komedyasının olağanüstü zenginliğine rağmen, Dostoyevski'nin kişileri hep aynı düzeyde, alçakgönüllülük ve gurur düzeyinde toplanır ve sıralanırlar… Dostoyevski'nin kadın kahramanları, erkeklerden de fazla kararlıdırlar gururlu olmaya, onları gurur harekete geçirir hep...
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Nora Kitap · 201725.3k okunma
··
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.