Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kişisel İşler 1. Direk lafın ortasından başlıyorum. Çok acelem var. Bu yazdığım ilk kitap ve başka da bir kitap yazacağımı sanmıyorum. Derdim yazar olmak değil. İlgilendiğim şey hayatta kalmak. Hayatta kalmak derken bunun besin zincirine paralel bağlanmakla alakası yok. Direk doğrudan vücut bütünlüğümü muhafaza etmeye çalışıyorum. Organlarım yerinde kalsın, oramı buramı bıçaklar kessin ya da bir yanıma kör bir kurşun isabet etsin istemiyorum. Uzatmaya gerek yok. Borcum var. İşimi batırdım. Şehrin her yanında aranıyorum. Şehir İstanbul. Hem devlet hem kötü adamlar peşimde. Teslim olmayı düşünmüyorum. Vakit yeterse bu kitap biterse bir milyon satarsa para hızlıca nakite dönerse ve başka bir sürü ihtimal birbirini kovalarsa yırtarım. Yırtar mıyım yırtmaz mıyım göreceğiz. Ama şimdi vakit varken ben kimim bu hikaye ne kimler peşimde İstanbul’la alakası ne ölsem kim üzülür kalsam kime ne bütün bunları kafamı toparlayabildiğim kadar cümleye dökebildiğim gibi anlatayım. Aslında sürekli bunu düşünüyorum. Ben kimim. Tek bir cümleye sığdırmaya çalışıyorum kendimi olmuyor. İnsanın kendini ben olarak tanımladığı şeyi adlandırması ve bunu süse püse bulaştırmadan dile getirmesi o kadar da kolay değilmiş. 46 yaşındayım. Bu en kesin olan şey. Bu yaşıma gelene kadar kesin olan birkaç şey daha var. Sosyoloji okudum. Sosyolog oldum diyemem çünkü böyle bir sosyete dahil olmaya asla zaman bulamadım. Onun yerine başka şeylere dahil oldum. Tesadüfen reklamcıyım. Aslında tesadüf kadar reklamcıyım. Yani reklamcı mıyım pek bilemedim. Bunu şöyle bir yerden yazıyorum bu reklamcılık işi bir kılıf mıydı yoksa gerçekten işim mi buydu şu sıra bunu bende karıştırıyorum. Tüm karanlık işlerimin kılıfı bu iş olabilir. Herkesle bu kimlik üzerinden ilişki kurdum. İlişki kurmak yapabildiğim işlerin başında geliyor. Her şeyi her şeyle ilişkilendirebilirim. Bu tam da şöyle bir şey : Felsefeyle edebiyatı edebiyatla tarihi tarihle müziği müzikle sokak çocuğunu sokak çocuğuyla iş adamını iş adamıyla mafyayı mafyayla cumhurbaşkanını. Yani histerik bir karmaşa. İşte ilişki kurmaktan kastettiğim kurabilirim dediğim şeyi yani tüm bu ilişki ağını kurdum. Bozuk bir yazılım gibiydim. Herkesi birbirinin üzerine yazdım. Bir araya getirilmemesi gereken tüm durumları insanları işleri paraları bir araya getirdim. Neyi bira raya getirdiysem neyi işin içine kattıysam ortaya çıkardığım şey hep büyüdü. Yani ısrarla büyüdü. Paralar ilişkiler riskler sözler büyüdükçe büyüdü. Ve bu büyüyen şeyin şimdi tam da kalbindeyim. Kalbinde değilim aslında kalbiyim. Bu kalbi yerinden sökmek için peşimdeler. Kendimden bahsetmeye çalışıyorum. Tam da şu anda şunu fark ettim. Kendimden bahsetmeye ne kadar çalışırsam çalışayım olmuyor. Kendim olarak tanımladığım şeyin içinde bir sürü başka adam başka şey başka durum var. Patolojik olarak bütün bu protezlerden ibaret bir ben var. Bir kimlik demiyorum. Çünkü bunu kimlik olarak tanımlamaya çalışırsam ancak sahte bir kimlik olurdu. Çünkü bir alegorinin süper kahramanları gibiler. Ve aslında gerçek hayatta olmamaları gereken hiç yaratılmamaları gereken kahramanlar. Kötü bir prüten tanrının işi gibi. Ne yazık ki bütün bunları yarattım yaratmakla kalmadım onları kahramanlaştırdım bu da yetmedi onları gerçeküstü yeteneklerle donattım iş burada kalsa bence sorun yoktu. Ama hepsiyle hasım oldum. Şimdi biraz ara vermem gerek. Saat bir buçuk. İki de sert adamlarla görüşmem var. Aslında bir görüşme değil. Bir ödeme. Bir milyon Türk Lirası bekliyorlar. Bekledikleri şeyin sadece yirmi beş lirası cebimde. Gitmemeyi tercih edebilirim. Daha sofistike kaçışlar için şehirle aramda sadece birbirimize sobelediğimiz kuytularımız mevcut. Ama durumu idare edebileceğimi sanıyorum. Attığım zar yeme ihtimalim olan mermiye değer mi dönünce yazacağım. Bu adamlar kim hikayenin neresinde önem dereceleri ne cürümleri ne kadar hepsini anlatacağım. Ama işin sonunda dönememek te var. O yüzden en azından işin adını koyayım. Araba işiydi. Şimdi bana komik geliyor. Ama siz bu araba işine gülmek için acele etmeyin . sonuçları itibariyle hiç komik değil. Komik olmadığını göreceksiniz. Görebilmek için destek olun ve dönebilmem için dua edin. Kimin duası kabul oldu bilemiyorum. Sizin ya da benim. İşte buradayım. Şimdi bazıları olaylar gerçekleştikten sonra tanık olmak okumak dua etmek olay örgüsünde nasıl bir etki yaratabilir ki? diye düşünebilir hiç de öyle değil. Tanrının işleri paralel bir sürü dünya arasında mekik dokurken gerçekleşiyor ya da gerçekleşiyor olabilir. Ve aslında şu anda tam da burada siz sevgili dostum bütün bu şeyin bir parçası olmuş olabilirsiniz. Nerede kalmıştık ha evet, saat tam iki de Ataşehir’de oldum. Her zaman buluşma mekanı bir AWM’dir. Sert adamlar alışveriş merkezlerini severler. Bu hem bir cesaret göstergesidir hem de muhataplarıma bir şey olmayacağına dair güven vermek isterler. Adeta bakın herkes burada, tüm kameralar bizi çekiyor ve her şey yolunda dercesine. Kapıdan içeri girdim. Buluşma mekanımız bir kahveci. Ya sahibi bunlardan yada sadece bunlara hizmet ediyor. Kapıdan itibaren tüm masalar tekinsiz erkek müşterilerle dolu. İlk dikkat çeken nokta içilen tek şeyin sigara olması. Mekan dolu, ciro sıfır. Aklımda bu cümleyle ilerledim. Yürüyüyüşümden milyon taşımadığım belli. Ama sırt çantam kafa karıştırıyor. İçinden herşey çıkabilir. Masaya doğru ilerliyorum esas oğlan kafasını kaldırmıyor ama bu durum gelip geçici. Allahın selamı herkesi göz göze gelmeye zorlar. İyi bir başlangıç için selam gibisi yoktur. -Selamun aleyküm abi -Aleykum selam Bir mazeret düşünmek için son on beş saniyem. Tılsımlı bir cümleye ihtiyacım var. Bu cümleyi bulmadığım için el artırmak zorundayım. Bu en büyük zaafım. -Maalesef abi bugün elim boş geldim ama Kritik ama bağlacından sonra kesinlikle el artırmaya başlıyorum. Ve bu işte her hangi bir sınırım yok. -ama yarın bu işi tamamen çözüyorum. - Nasıl Bu en korktuğum soru. Bu soruya vereceğim cevap buradan çıkıp çıkamayacağımı ya da nasıl çıkacağımı çok ilgilendiriyor. Bu adamlar zeki olmuyorlar ama yalan ile gerçeği ayır edebildikleri daha doğrusu çoğu zaman ayırt edebildikleri doğal bir yetenekleri oluyor. Ama yetenekli olan sadece onlar değil. Bu konuda süper deneyimliyim. Yüzümdeki mimikten dudağımdaki kuruluğa saçlarımın taranma şeklinden kaşlarımın duruşuna kadar her şeyi restore etmekte maharetliyim. Bu benim işim. Olmayan bir olaylar zincirinden gelmeyecek bir para icat etmek. Burada da dikkat edilmesi gereken izi sürülemeyecek doğrulanamayacak bir olaylar zinciri yaratmak. Ses tonumu ayarlıyorum ve yaratıyorum -Şöyleki abi uzun zamandır takip ettiğimiz İç İşleri Bakanlığındaki işimizin ön ödemesi geliyor. Bakan yardımcısı teyit etti. Ben de çok sıkı tutuyorum abi işi. Hatta yarın Ankara’ya gideceğim. Bir sorun çıkmasın diye. Eğer tabi müsaade varsa. Müsaade nasıl olmaz ki. Süblimünal mesajın yanında bir sürü şey daha iletildi. Olayı anlamaya çalışıyor. İşin içinde içişleri var. Bu benim istersem işin içine edebileceğim anlamına geliyor.Bakan yardımcısı sadece bu işte değil başka konularda da bana yardımcı olur mu? Bütün mesajların yanında bir de bu acaba. Paranın izini süremeyeceği yanına bile yaklaşamayacağı bir alan da durması canını sıkıyor. Canını sıkan diğer şey şehirden de gidiyor olmam. Yetmedi bir de buna rızasına sunuyorum. Masayı mı yumruklayacak kafama mı sıkacak anlamaya çalışıyorum. Yüzünde kararsızlık okunuyor. Ve hiç ummadığım yerden doksana çakıyor. - Mahmut senle gelsin. Arabayla gidin. Kesilmiş cezan var. Almasınlar seni. Hızlıca tepki verip sonra düşünmeliyim. Yediğim gol canımı sıkıyor. Bunu hesap etmemiştim. Ama bu hikayede bu teklif benim durumumdaki bir adam için büyük bir jest. - Sağol abi. Çok teşekkür ederim. O zaman ben işlerimi ayarlayayım Mahmut’la irtibata geçerim.
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.