Gönderi

Bu kitapta okuduğum her satır, ben de tuhaf hisler ve daha önce hiç tanımadığım duygular uyandırmaktadır. Şu anda ”çalışma" başlığı altında yazılanlar da, bu düzeni bozmadan sürdürmektedir. Müellif diyor ki: ”Mektep, fabrika, mabet, Amel-i Sâlihin biri diğerine tercih edilemeyecek yansımalarıdır... Bu anlamda hastane yapmak, mabet yapmak kadar dinî bir davranıştır, hatta daha da önceliklidir. Fabrika bacaları cami minareleri kadar önemli ve değerlidir. Bu açıdan baktığımızda, en büyük amel-i Salihlerden birisi, elektriğin keşfidir.”42‘5 Öncelikle belirteyim ki, oldukça öztürkçeci/arı bir dil kullanan müellifin burada özellikle ”Amel-i Sâlih” kavramı gibi çok çok muhafazakar bir terimi seçmesi bana çok manidar gözüktü. Birçok yerde, hatta Kur’an-ı Kerim mealinde geçen ”Amel-i Salih" kavramını bile ”yararlı iş, faydalı iş olarak” tercüme edip kullanmayı tercih ederken, birden bire burada mektep, hastane, fabrika bacası inşa etmeyi, faydalı veya yararlı iş olarak değil de amel-i salih olarak değerlendirmesi, gerçekten dikkat çekicidir. İkinci olarak, Amel-i Salih bir kavramdır ve bir medeniyetin malıdır.427 Hiç kimse onu ulu orta kullanmaya ve kendi heveslerini ona yüklemeye yetkili değildir. Onu kullanan kimse önce onunla ne kastedildiğini öğrenecek ve sonra hangi davranışını ”Amel-i Salih” olduğunu, o ölçüler içerisinde ifade etmeye calışacaktır. Tıpkı ”şehid” terimi gibi. Birilerinin çıkıp birilerini “devrim şehidi, basın şehidi” diye takdim etmeleri ne kadar yanlışsa, bu kullanım da öyledir. Yani hiç kimse ne ”amel-i salih”i ”yararlı iş” olarak, ne de ”yararlı iş"i amel-i salih” olarak takdim etmelidir. Bu çerçevede bakalım, ait olduğu medeniyet, Amel-i Salih kavramını nasıl tarif etmektedir: Önce ”Amel”in ne olduğunu anlamaya çalışalım: İslam Ansiklopedisinde ”Amel" maddesinde şu bilgiler kaydedilmiştir: “Amel: Canlı varlığın gayeli olarak yaptığı iş’tir. Bu itibarla fiil ve eylemden daha özel bir anlam ifade eder. Ayrıca dinî literatürde: Emir, tavsiye ve yasaklara konu olan, sonunda ceza veya mükâfat bulunan tutum ve davranıştır. "Ameller, şeriat ilkeleriyle uyuşup uyuşmamaları bakımından genellikle, tâat, mâsiyet ve mübah olarak üç kısma ayrılır. Gerek Kur’ an ve hadislerde, gerekse diğer dinî kaynaklarda tâat sayılan ameller çoğunlukla amel-i Sâlih. .. olarak adlandırılır. Kur'an-ı Kerim’in birçok ayetinde iman ve amel-i salih, bazı ayetlerinde bunlarla birlikte ahiret inancı yan yana zikredilerek amel-i salibin faydası ve gerekliliği, kötü amelin zararı ve yanlışlığı üzerinde ısrarla durulmuş, Müslümanlar her fırsatta iman ve amel-i salihe teşvik edilmiştir.”428 ”Amel-i Sâlih ister istemez ihlâsı çağrıştırır. İşin ”Sâlih” olması ancak Allah rızasının mutlaka gözetilmesi ile gerçekleşir. Amel, Allah rızası için olacak ve insan bu amelinin karşılığını yalnız Allah’tan isteyip, yalnız O'ndan bekleyecektir.”429 Peki, "İhlas" nedir? ”İhlas, kulun bütün davranışları ve sözlerinde sadece Allah rızasını gözetmesidir.“30 Râgıb el-İsfehânî İhlas’ı: ”...Her türlü hayırlı faaliyete iyi niyetle yönelmeyi, her durumda yalnızca Allah'ın rızasını gözetmeyi ifade eder.”431 diye tarif etmiştir. Kısaca, amel-i sâlih, sâlih kulun ameli anlamındadır. Kul gerçekten Sâlih ise, yani İmanım Amelle destekliyor ve güçlendiriyor, Amelini de İhlasla arındırıyor ve ahlâkileştiriyorsa, o kulun yaptığı bütün işler Amel-i Sâlih’tir. Aksi halde, başta namazı ve orucu olmak üzere cami ve tekke yaptırması bile Amel-i Salih olma vasfını kazanamaz. O halde, büyük işlere imza atan büyük iş adamlarını ve büyük zenginleri, öncelikle Sâlih kul olmaya davet etmeli, bütün işlerini İhlas üzere, yani Allah’ın rızasını gözeterek yapmalarını tavsiye etmelidir. Onlara yapılacak en büyük iyilik budur. Bu hakikati arılara ulaştırmamak ve bu konularda onları yeterli biçimde uyarmamak, onlara yapılabilecek en büyük kötülüktür. Aksi halde, sadece ekonomik güç elde edip bu gücü de siyasal etkinliğe ve medyatik güce, dönüştürmek, israf ve lükste sınır tanımadan yaşamak için fabrika bacalarını çoğaltmak Amel-i Sâlih değildir... Zira bu niyetle fabrika inşa eden insan Sâlih kul değildir. Hele hele, bu fabrikalardan elde ettikleri güçle dinî hayatı zayıflatmak için bir takım projelere destek veriyorlarsa, bu durum olsa olsa Kötü Amel olarak adlandırılır. Böyle kimseler de dince tezkiye edilmezler. Böyle bir zihniyet, bütün ülkeyi fabrikalarla doldursa bile, bunun Allah katında sinek kanadı kadar değeri olmadığı bilinmelidir. Hatta veballerini artıran kuruluşlar olarak tescillenir. Birileri bu hakikati onlara mutlaka haykırmalıdır. 428.Sülyeman Uludağ, "Amel”, DİA, III, 13-14 429 Orhan Çeker, ”Amel-i Sâlih", Şamil İslam Ansiklopedisi, I, 128 430 Süleyman Uludağ, ”İhlâs", DİA, )ocı, 5353
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.