Bu gün öğle saatlerinde aldım haberi... Okuldan sınıf arkadaşım corona virüsüne yakalandı. Berlin de şu anda...Mesajlaştık, iyi gibiydi... Morali hele çok iyi geldi bana...
"Ben senin sesinin tınısından anlarım, mesaj yazabiliyorsan konuşursun da değil mi?" dedim. Anında çaldı telefonum... Sesi iyi değildi. Hiç hoşuma gitmedi. "Ateşim var ve üşüyorum, nefes alma zorluğum da var" dedi ısrar edince...
" Ne çok geldin sonbaharda Bursa'ya, bir bize vakit yok değil mi, hani Mudanyada rakı-balık yapacaktık " dedi. O an aktı gözlerimden yaş, pek çoğu cenaze idi Bursa'ya gidiş nedenlerimin...Mutlu olmak için gitmeyi planlarken, cenazeler için gitmenin tezatlığı ne vahimdi. Gidip dönmeler, az zamana çok şey sığdırmalar. İşe yetişme telaşındaki vakitsizlik... Görmek istediklerimle, görmek zorunda kaldıklarımın farklılığı hep yordu beni... Bursa' nın meşhur Arap Şükrüsü vardır. Neden ordayken " kalk gel hadi " demedim ki ben arkadaşıma?...
Az önce şuurunun gittiği haberini aldım.😢 Parasetamol vermiş Alman doktorlar... İşadamı, siyasetçi, mühendis koskoca arkadaşım, dağlar gibi adam..." Lütfen pes etme dostum, daha seninle, Fenerbahçenin durumunu konuşacağız, kombine biletlerin için iddia girip, o iddiayı kazanıcam... Fırçalar atacaksın bana " sen aşk için mi ağlıyorsun? aşk senin için ağlasın " deyip yine güldüreceksin beni... Kızını anlatacaksın uzun uzun bana ben de benim kızımı... Kızları hala tanıştıramadık diye hayıflanacağız. " Çok yorgunum be Nejla, sen de gittin taaa oralara..." diyeceksin yine... Çok şey var daha görülecek şu dünyada, kiminle kavga edicem ben sen orda yatarken😢...
Allah seni ailene, çocuklarına, biz sevenlerine bağışlasın...