Gönderi

72 syf.
10/10 puan verdi
Yaşamaya kalkma sakın kuşkulanırlar, demiş Osman Konuk. Descartes ise Düşünüyorum öyleyse varım sözü ile girmiş tarih sahnesine. Düşünmenin var olmaya –ki bu yaşamaktır- bağlanması ve yaşamanın da –ki bu düşünmektir- kuşkuyla karşılanması her tarih sahnesinde var olan Altıncı Koğuşlardır. Ya nefes alıp vereceksiniz, kullanma kılavuzunuza uyarak ya da iç dünyanızı dinleyip yaşamaya başlayacaksınız kuşkularla savaşarak. Bu savaşma ruh bunalımlarının yüzünüze yansımasına sebep olacak, türlü türlü yüzlerinize merhaba diyeceksiniz… Ben Ivan Dmitriç Gromov, savaşmaktan ve devamlı bir korku halinde olmaktan hırpalanmış ruhumu tıpkı bir aynadaki gibi yansıtan mutsuz ve solgun bir yüzüm var. Akıl dışı sözleri kâğıda aktarmak güçtür. İnsanların alçaklıklarından, hakikate kafa tutan zorbalıktan, zamanla yeryüzüne inecek olan güzel hayattan, zorbaların aptallığını ve acımasızlığını her dakika anımsatan pencerelerin parmaklıklarından bahsederim. (Altıncı Koğuş, Sayfa 4 ve 6). Söze Ivan Dmitriç Gromov girmişken biz de ondan söz açalım, kimdir, nedir, niçin aniden haykırır ve sinerek susar... Ivan Dmitriç Gromov; otuz üç yaşında, kardeşini, babasını ve kendilerine ait mal varlıklarının kaybolması ardından annesiyle yalnız başına kalmıştır. Bir takım talihsizliklerin ardından üniversiteyi bırakarak evine dönmüştür. Bir süre öğretmenlik yapmış, annesini kaybetmiş, bir süre işsiz dolaşmış, daha sonra icra memurluğu görevine gelmiştir. Hastalığından dolayı işten çıkarılana kadar bu görevi yerine getirmiştir. Nedir bu hastalık? Ivan Dmitriç Gromov söze girer: -Hastalık değildi. Hayır, hayır değildi. Bütün dünya zulmümün sırtıma bindiğini ve beni kovaladığını hissediyordum. (Sayfa 11). Bu gibi düşüncelerle şapkasız ve ceketsiz halde sokakta koşarken beni yakaladılar. Doktor Andrey Yefimıç, aklımı yitirdiğimi düşündü ve evet, buradayım Altıncı Koğuş’ta. Gromov, yaşamayı çok seven biri olmasına (üstelik tutkuyla) rağmen kendisinde var olan takip edilme korkusundan kendi içine doğru sinmiştir. Takip edilme hissi toplumsal yargılar, kalıplar ve kurallardır. Toplumun istediğine uygun yaşamamak ya da onların kurallarına aykırı yaşamak her çağda ötelenme ile karşılanmıştır. Bu ötelenme yapıtta Gromov’un Altıncı Koğuş’a yatırılmasıyla okuyucuya gösterilmektedir. Gromov’un ani heyecanları yaşama tutkusunu, aniden sinmesi ise toplumsal yargıların onu kendi içine kaçması olarak yorumlanabilir. Gromov’un yatağa sindiği andaki hali yapıtta “İvan Dmitriç dünkü gibi başını ellerinin arasına almış, ayaklarını kendine çekmiş uyuyordu.” (Sayfa 35) şeklinde betimlenmektedir. Tarif edilen betimleme bir embriyonun anne rahmindeki duruşunu anımsatmaktadır. Hem doktor olan hem de psikolojik birikimi olan Çehov, bu betimlemeyi tesadüf eseri yapmamaktadır. Embriyo şeklindeki uyuma şekli anne karnında var olan güven hissini hatırlatmaktadır. Aniden endişelenen Gromov, bu uyuma şekliyle bir güvene sığınmaktadır. Gromov hastaneye kaldırılmasının ardından unutularak gitmişti ve kitapları da çocuklarca yağmalanmıştı (Yetişkinler yetişemedi mi acaba?). Altıncı Koğuş’ta Gromov dışında kişiler de mevcuttur. Koğuştakilerden sadece Gromov ve Moyseyka isimli kişinin isimleri bilinmektedir. Diğer kişilerle ilgili sadece karakteristik özellikler sunulmuştur. Elbetteki bu kişilerin orada olmasının da bir anlamı bulunmaktadır… Kitabın giriş bölümünde hastaneye dair betimlemelere ince ayrıntılı şekilde yer verilmektedir. A. Çehov realizmin edebiyattaki temsilcilerindendir. Realizmde eserde isimleri geçen kişilerin psikolojilerini ve kişiliklerini etkileyen çevre ince ayrıntılarıyla verilmektedir. Çehov da Altıncı Koğuş’ta bu ortamı okuyucuya ince ayrıntılarıyla yansıtmakta ve betimlemelerle okuyucu o ortama ve o ortamın psikolojik durumunun içerisine almaktadır. “Eğer ısırganın sizi yakmasından korkmuyorsanız ek binaya giden dar patikadan birlikte yürüyelim ve içeride ne olup bittiğine bakalım.” (Sayfa, 1) diyerek okuyucuyu içeriye davet etmektedir Çehov ve ardından “Etraf leş gibi lahana turşusu, yanmış fitil, tahtakurusu ve amonyak kokar. Bu pis koku ilk anda sanki bir sirkteki yabani hayvanlar sergisine girmişsiniz gibi bir etki bırakır üzerinizde.”(Sayfa 2) sözleriyle okuyucuya var olan ortamın psikolojik etkilerini ayna şeklinde yansıtmaktadır. Altıncı Koğuş’a yeni hastalar kabul edilmediği için hastalar arada uğrayan berber Semyon Lazariç ve onları gözeten emekli asker olan yaşlı bekçi Nikita dışında kimseyi pek görmemektedir. Fakat bir zamandan sonra hastanede tuhaf bir haber ruh gibi dolaşmaya başlamaktadır: Doktor Andrey Yefimiç Altıncı Koğuş’u ziyaret etmeye başladı… Doktor Andrey Yefimiç, dış görünüşüne rağmen oldukça kibar biridir. Hastanede de evinde de kendi halindedir. Evinde genelde kitaplarıyla zaman geçiren Yefimiç, genelde tarih ve felsefe okumaları yaparak bu okumalara oldukça zaman harcamaktadır. Akşama doğru ise postane müdürü olan arkadaşı Mihail Averyanç yanına uğramasıyla onunla sohbet etmektedir. Doktorun hayatı genelde kurulmuş bir saatin düzeninde seyir etmekte ve her saat dilimi her daim aynı tekrarı göstermektedir. Fakat saat de bozulabilir… Doktor artık koğuşta. Doktor Andrey Yefimiç söze girer: -Hayır, o andan itibaren mi koğuştaydım sanki? Daha önceleri var olan düşüncelerim beni o koğuşta olmamı sağlamamış mıydı? Hastaneye ilk geldiğimde hastanenin durumunun içler acısı olduğu düşünmemiş miydim? Üstelik hastaneyi açan insanlar bir şeylere tahammül ediyorsa, hastaneye ihtiyaçları var demektir. Önyargılar, gündelik yaşantımızdaki bütün pislik ve iğrençlikler gereklidir, çünkü bunlar gübrenin kara toprağa dönüşmesi gibi zamanla faydalı bir şeye dönüşür. Kökeninde pislik barındırmayan iyi bir şey dünya üzerinde bugüne kadar görülmemiştir (Sayfa 15, 16). Andrey Yefimiç, akla ve doğruluğa aşırı değer veren biri olmasına rağmen yeteri kadar güçlü bir karaktere ve inanca sahip değildir. Bundan dolayı düşündüklerine rağmen hastanedeki hüküm süren düzensizliğe karşı kayıtsız kalmaktadır. Yani kendi söylediğinin aksine koğuşun dışında durmaktadır. Fakat arasıra geçirdiği beyin fırtınaları onu bu koğuşa sürükler gibidir. Doktorun “Hayat can sıkıcı bir tuzaktır. Düşünen bir insan olgunluğa eriştiğinde ve tam bir bilinç kazandığında kendini istençsiz olarak sanki çıkışı olmayan bir tuzağın içindeymiş gibi hisseder.” (Sayfa, 23) sözleri aslında diğer karakter olan Ivan Dmitriç ile ileriki bölümlerde zihinsel ve psikolojik olarak bağ kuracağının ve Altıncı Koğuş’a adım atacağının habercisidir. Doktor artık koğuşta. Önceden zihinsel düşüncelerle adım adım koğuşa yaklaştırılan doktor artık eylemsel olarak da koğuşa girmektedir. Doktorun koğuşa girmesi ile birlikte doktor ve İvan Demitriç arasında diyaloglar da başlamaktadır. Bu konuşmalar adeta felsefi bir çatışma havasındadır. Bu felsefi çatışmalarda kitapta yer alan karakterler ve çevrenin neleri simgelediği oldukça önemlidir. Hastane ülkeyi ve toplumdan uzaklaşan aydın kesimi, Altıncı Koğuş ise toplumun küçük bir örneklemini temsil etmektedir. Toplumda var olan bireysel bazı özellikler koğuşta bulunan kişilerle okuyucuya sunulmaktadır. Koğuşun başında bulunmakta olan Nikita, düşünen kişilerin eyleme geçtiği anda baş vurulan şiddeti ve bu şiddetle oluşturulan düzeni temsil etmektedir. Doktor, 17. yy’da Rus toplumunun modernleşme sürecinde aydın sınıfın halktan git gide uzaklaşmasını temsil etmektedir. Doktor Andrey Yefimiç hakkında verilen bilgilerden biri, tıbba ve genel olarak doğa bilimlerine hiçbir zaman tam eğilimi olmadığıdır. Burada kastedilen realizmdir. Çünkü realistler, bir doktorun bir rahatsızlığı incelemesi veya bir doğa bilimcinin doğayı objektif olarak incelemesi gibi yaşanan olayları incelemekte ve gözlemlemektedir. Daha sonra doktor Gromov ile adım adım realizme yaklaşmaktadır. Kitabın başlarında bahsedilip betimlenen ve Altıncı Koğuş’ta bulunmakta olan aşırı kilolu kişi ise düşünme, hissetme yeteneğini kaybetmiş toplumdaki bireyleri temsil etmektedir. Bu kişinin betimlendiği kısım şöyledir: “…semirmekten neredeyse yusyuvarlak olmuş, tamamen ifadesiz bir yüze sahip bön bakışlı bir köylü yatıyordu. Düşünme ve hissetme yeteneğini çoktan kaybetmiş hareketsiz, boğazına düşkün, pis bir yaratıktı bu adam…. Adamın arkasını toplayan Nikita onu çok fena dövüyor, döverken de yumruklarını hiç esirgemiyordu. Burada korkunç olan şey onun dövülmesi değil- buna alışmak mümkündü-, bu aptal hayvanın dayak yerken hiç sesini çıkarmaması, karşılık vermemesi, gözünü bile kırpmaması, sadece ağır bir fıçı gibi sağa sola sallanmasıydı.” (Sayfa 11,12). Bahsedilen kişi toplumda sadece maddesel yaşamayı hedef edinmiş (ki burada yemektir), düşünmeyen, acıyı ve şiddeti hissetmeyip tepki vermeyen bireyleri temsil etmektedir. Bu yüzden kişi aptal bir hayvana da benzetilmektedir. Özellikle bu kişiye, kitabın ileri bölümlerinde doktor ve Ivan Demitriç arasında gerçekleşmekte olan acı ve yaşam üzerine felsefi konuşmalarda gönderme yapılmaktadır. “…Bir organik doku eğer canlıysa her türlü uyarıcıya karşı tepki vermelidir… Acıyı küçümseyebilmek, her daim memnun olmak ve hiçbir şeye şaşırmamak için işte tam da şu aşamaya gelmek (İvan Demitriç şişman, yağ küpüne dönmüş köylüyü işaret etti) ya da her türlü duyarlılığı yitirmek için sonuna kadar acıyla yoğrulmak, başka deyişle, artık yaşamamak gerekir.” (Sayfa 38). Altıncı Koğuş’ta bulunmakta olan diğer kişi Yahudi Moyseka, “sessiz” ve “zararsız” olduğu için hastane avlusundan çıkma iznine sahiptir. Buradaki sessizlik düşünmeme veya düşünse bile konuşmamaktır. Düşünmeyen ve konuşmayan biri de zararsız olarak gözüktüğü için o parmaklıklardan biraz da olsa kaçabilmektedir. Aynı zamanda Moyseka, Nikita için de bir “fayda” kaynağıdır. Çünkü Moyseka dışarı her çıktığında binaya karnı tok ve ceplerinde de bir miktar parayla dönmektedir. Burada Moyseka o çağlarda değişen Rus toplumunun ekonomik durumunu da temsil ediyor olabilir. Çünkü o çağlarda modernleşme sürecinde ekonomik sermaye aristokrat sınıftan burjuva sınıfına doğru el değiştirmiş, fakat bu değişime toplum bir süre ayak uyduramayarak umutsuzluğa kapılmıştır. Yapıtta parasal aktarımın Moyseka’dan Nikita’ya doğru zorla gerçekleşmesi burjuva sınıfının ekonomik anlamdaki karmaşası ve umutsuzluğunu aktarıyor olabilir. Aynı zamanda Moyseka’nın yirmi yıl önce şapka atölyesinin yanmış olması sonucunda aklını yitirdiği bilgisi bu ekonomik bunalım sürecinde toplumun karmaşası ve umutsuzluğunu yansıtmaktadır. Moyseka üzerinden verilen diğer bir mesaj ise din ve insani ögelerdir. Modernleşme süreci öncesinde insanlar din ve kültürel kurallar doğrultusunda kendisini anlamlandırabilirken, modernleşme sonrasında anlam arayışı açısından bir uçuruma düşmüştür. Yapıtta Moyseka, hizmet etmeyi ve arkadaşlarına yardım etmeyi seven biri olarak betimlenmesine rağmen bu özelliklerinin şefkat ya da insani özelliğinden dolayı değil de Gromov’u taklit ederek ya da ona boyun eğerek böyle davrandığı dile getirilmektedir. Oysa Gromov sadece düşünen biridir. Herhangi bir şiddet veya zorba davranışları bulunmamaktadır. Bu kısımda da ekonomik sermaye kavramından kültürel sermaye durumuna geçiş yapılmaktadır. Kültürel sermaye de tıpkı ekonomik sermaye gibi bireyi toplumda bir yere ait hissetmesini sağlamaktadır. Kültürel sermaye burada Gromov’dur. Moyseka onu taklit ederek kendine hem anlam hem de aitlik aramaktadır. Çehov bu durumu birçok eserinde bulunmakta olan karakterlerinden okuyucuya sunmaktadır. Çehov, iyi bir tiyatro yazarıdır. Altıncı Koğuş bir öykü olmasına rağmen anlatımda tiyatro havası da bulunmaktadır. Eser, yazarın herhangi bir yorumu katılmadan okuyucuya direkt sunulmaktadır. Kitap ile ilgili benzer genel yorumlar yapılabilirken ayrıntı yorumlar ve sona dair yorumlar okuyucudan okuyucuya göre değişmektedir. Sonun yorumlanması okuyucuya bırakılmaktadır. Eserde var olan iki karakterde Çehov’un gerçek hayatındaki özellikler bulunmaktadır. Bu karakterler Ivan Dmitriç Gromov ve Andrey Yefimiç’tir. Gromov, çocukluğunda babasından şiddet gören biridir. Aynı zamanda edebi yönü de güçlüdür. Eserde Gromov, bazı ailevi sıkıntılarından dolayı üniversiteyi bırakarak evine dönmek zorunda kalır. Çehov da çocukluğunda babasından şiddet görmüş ve edebiyata ilgisi sayesinde bir süre yazılarıyla para kazanmıştır. Aynı zamanda Çehov da bazı ailevi sıkıntılarından dolayı eğitimini bitirmek için gecikmiştir. Bu bilgilere ek olarak Çehov, gerçek hayatında doktordur. Çehov, realist bir yazardır. Realizm, romantizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır. Romantizmde aşırı iyiler ve aşırı kötüler bulunmaktadır. Kitabın başında Gromov ile verilen bilgilerde, insanlar hakkında yargıda bulunurken farklı renkleri gözetmeden siyah ve beyaz gibi keskin renkleri kullandığına dair bilgi de bulunmaktadır. Aynı durum doktorda da bulunmaktadır. Doktor Andrey Yefimiç hakkında verilen bilgilerden biri, tıbba ve genel olarak doğa bilimlerine hiçbir zaman tam eğilimi olmadığıdır. Burada kastedilen realizmdir ve doktorun ise tam realist olmadığıdır. Çünkü realistler, bir doktorun bir rahatsızlığı incelemesi veya bir doğa bilimcinin doğayı objektif olarak incelemesi gibi yaşanan olayları incelemekte ve gözlemlemektedir. Farklı gibi gözüken iki karakterin benzer yönlerinin olması ve birlikte gerçekleştirdikleri felsefi tartışmalar sonucunda realizme ulaşılması, Çehov’un realizme yaklaşmasını yansıtmaktadır. Aynı zamanda doktor ve Gromov arasında gerçekleşen konuşmalarda romantizmden realizme geçen Puşkin ve Voltaire gibi isimler tesadüfi değildir. Altıncı Koğuş, kısa bir öykü olmasına rağmen içerisinde daha nice anlamlar içeren ve bu anlamların sayfalar sürebileceği, yazılma yılına rağmen her çağda diriliğini koruyabilen bir eserdir. Anlam ve ruh bulmanız dileğiyle… İyi okumalar. Dünya Edebiyatında Realizmin Başlıca Temsilcileri • Stendhal • Honore de Balzac • G. Flaubert • E. Hemingway • J. Steinbeck • Charles Dickens • Lev Tolstoy • Dostoyevski • A. Çehov • Gogol • M. Gorki • Turganyev • Charles Dickens Türk Edebiyatında Realizmin Başlıca Temsilcileri • Recaizade Mahmut Ekrem • Sami Paşazade Sezai • Nabizade Nazım • Halit Ziya Uşaklıgil • Yakup Kadri Karaosmanoğlu • Memduh Şevket Esendal • Reşat Nuri Güntekin • Refik Halit Karay • Sait Faik Abasıyanık
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,6bin okunma
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.