Gönderi

356 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Orhan Pamuk denilince akla ilk gelen öğelerden birisi İstanbul olsa gerek. Onun romanlarını okurken orada yaşasak da yaşamasak, İstanbul'un sokaklarını arşınlarız. Bundan dolayı yazarın yirmi iki yaşına kadar olan hayatını anlattığı kitabına da İstanbul adını vermiş olması gayet yerinde olmuş. Nitekim kitap da yazarın hissettiği temel duygu olan hüzün ve İstanbul'la kurduğu bağ üzerinde bina edilmiştir. Ben de doğrudan bunlar üzerinden gitmek istiyorum. Pamuk'un hüznüne neden olan etmenler anladığım kadarıyla, ailesinin durumu, kendi karakteri ve içinde yaşadığı toplumun yakın zamanda geçirdiği büyük değişim ve halen devam etmekte olan değişim süreci olarak kısaca sıralanabilir. Ailesi, vakti zamanında kendilerine kalan zenginliği iyi kullanamadığı için giderek fakirleşmiş. Baba, sürekli çalışıyor olmasi ve egemen sosyal kültürde erkeğin özgürlüğü nedeniyle istediği gibi gezip dolaşabilmesi, kendisine sevgili bulup ayrı bir hayat yaşayabilmesi gibi nedenlerden dolayı yazar tarafından 'kayıp' olarak nitelenmiş. Yazarın, aralarında çok az yaş farkı olan abisiyle olan kardeşler arasında olağan karşılanagelen rekabet ve kavgalarda hep yenik ayrılması nedeniyle duyduğu güçsüzlük hissi yaşadığı görülüyor. Ailesinin durumu çocuk Orhan'a mensubu olduğu toplumun durumunu çağrıştırmış veya istemsizce bu ikisi arasında bir duygusal bağ kurmasına neden olmuşa benziyor. Toplum, bir devrin egemen gücü Osmanlı İmparatorluğu'nun bir üyesiyken asırlardir süren geri kalmışlığın neticesinde Harbi Umumi'den ağır bir mağlubiyetle ayrılmış, bir süre işgal altında kaldıktan sonra yeni bir devletin mensubu olarak gözlerini yeni dünyaya açmıştır. Hayatının en mutlu zamanları olan masalsı çocukluk günlerinden sonra çevresine daha bilinçli bakmaya başlayan çocuk Orhan gibi... Devletler yıkılır yenisi kurulur tarih kitaplarında ve sanki bu hızlı değişim gerçekte de yaşanıyor gibi gelir bizlere lakin gerçek hayatta bir toplumun dönüşümü oldukça uzun seneler sonunda nispeten gerçekleşebilir. Çok çok uzun seneler sonunda yine kültürünün birçok karakteristik öğelerini sabit tutmakla beraber daha köklü birtakım değişiklikler geçirebilir. Osmanlı İmparatorluğu'ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti devletine mensup olan toplum da daha ne olduğunu idrak edememiş diyebileceğimiz bir vakitteyken yani 1952 senesinde Orhan Pamuk dünyaya gelmiş. Kitap da yirmi iki senelik periyodu anlatıyor, haliyle 1974 Türkiye'sine kadarki zamana tekabül ediyor. Bu açıdan Orhan Pamuk'un hem ailesinden hem toplumdan gözlemlediği ruh hali, hisler, durumlar, toplumun büyük bir değişim içinde olduğu ama bunu çok da bilinçli şekilde yapmıyor oluşudur. Adeta asırların muhafazakâr tahakkümünden azade olmuş yeni devlet, taşkın bir ırmak olmuş ard arda yenilikler yapıyor ancak toplumun bu yeniliklere uyumu aynı hızla mümkün olmuyor. Haliyle de Doğu ile Batı arasinda, yenilikler ile muhafazakârlik arasında afallamış bir halde kalmış bir toplum söz konusudur. Özellikle bir yenilik yapılacaksa eski tamamen yoksayılsın gibi bir anlayışımız da vardır. Halihazırda devlet ve toplumların radikal değişimlerinin de doğal sonucudur bu. Bunlardan dolayi bir yanda Batılı modern bir İstanbul oluşuyorken, öte yanda Doğu kültürünün klasik izlerinin unutulmaya bırakılmış geri planda bir İstanbul kalıyordur. İstanbul halkı da bu değişim içindeki ruh halindeyken coşkuyla Batılı modern İstanbul'da yaşamaya ve ona uyum sağlamaya çalışırken hemen hemen her gün her an, şehrin her yanında izlerine rastlanan Doğu kültürünün klasik izlerine sahip İstanbul'a da rastliyor ve bu, toplumda adı konmamış, dillendirilmemesi de yazısız bir kural haline getirilmiş bir hüzün duygusuna yol açmış. Evinden bir yandan değişen İstanbul'un öğesi olan Boğaz'a bakıp bir yandan da Melling'in İstanbul Gravurlerine bakan Orhan Pamuk bunları hissetmiş diye düşünüyorum. Kendi karakteri de genel olarak içine kapanık, özgüveni fazla olmayan, çekingen ve duygusal olan Orhan Pamuk, bunlarin da katkısıyla çevresini çok iyi gözlemleyen ve tahliller yapabilen biri olarak evrilmis gibi gözüküyor. Aynı zamanda toplumun ve şehrin genel ruh halini, yani hüznü ve ona neden olan etmenleri kendisi de ruhunda hisseden Orhan Pamuk, okul zamanlarında her ne kadar bu kabuktan çıkmaya çalışmak için çok neşeli ve aktif bir şekilde davransa da, içinde aslı olmadığı gibi davranıyor hissi nedeniyle büyük bir huzursuzluk duyuyor. Hem toplumla ortak bir duygu duruma girmek için yoğun bir arzu duyuyor hem de bu durum kendisini kendinden uzaklaştırıp yabancılaşmasina neden oluyor. Zaten, küçüklüğünden beri şehrin bir başka yanında 'bir başka Orhan fikri' de kendisine egemendir. Bu bence, kendi mevcut durumundan memnun olmayan insanın psikolojisidir. Hatta babasının başka bir kadınla kurduğu gayri resmi hayat Orhan Pamuk'a, babasının da 'ikinci bir Gündüz' hayaline sahip olduğunu ve bunu gerçekleştirdiğini düşündürmüştür. Orhan Pamuk bu ruh halini kıtabinda harika bir şekilde anlatmış, insan bu ruh tahlillerinin geçtiği satırları okurken eğer buna benzer bir ruh haline sahipse kendisinden izler bulup yazara büyük bir yakınlık duymaya başlıyor, değilse de yazarla güçlü bir empati kurabiliyor. Kitap boyu da edebi olarak oldukça doyurucu bir eser karşımızdadir zaten. Ayrıca bu paragrafta son olarak Orhan Pamuk'un bu ruh durumlarında kendisini Goya'nın 'Çocuklarını Yiyen Satürn' resmindeki Satürn'e benzettigini de belirtmeliyim. Tabloyu buraya bırakıyorum: hizliresim.com/C5gFf9 Bu arada Satürn Roma mitolojisine Antik Yunan mitolojisinden girmiş bir tanrıdır. Antik Yunan'daki karşılığı Kronos'tur. Kronos, kendi yerine geçmelerinden korktuğu çocuklarını doğar doğmaz yiyerek öldürmektedir. Belki de Orhan Pamuk, aralarında kaldığı Orhan'lar arasında biri olup diğerlerini yiyerek yok etmek istiyordu ama henüz hangi Orhan olduğunu bilmiyordu. Üniversitede mimarlık okuyup bir yandan da resim yapan Orhan Pamuk, resimle uzun süre ilgilenmiş. Bu esnada aklımıza Masumiyet Müzesi'ndeki Kemal ile Füsun'un, Kemal'in ailesinin kullanılmayan bir apartman dairelerinde yaşadıkları aşk kaçamaklarini anımsatan pasajlari görmekteyiz. Orhan Pamuk'un bu ilk aşkı nedeni bilinmeyen şekilde kadın tarafından son verilmiş. Halihazırda yogun şekilde hüzün hisseden Orhan Pamuk'a kalıcı bir ekstra bir hüzne yol açacak bir durum daha yani. Bunun ardından bir süre sona resme de ilgisini kaybeden Orhan Pamuk mimar da olamayacağina yani olmak istemediğine kesin ikna oluyor. Bu andan sonra da büyük bir kaos içine giriyor diyebilirim. Kendisini şehrin sokaklarına attığı ve başıboş dolaştığı zamanlar da oluyor. Gerçi halihazırda şehri ve özellikle de şehrin arka sokaklarını gözlemlemeyi seven bir yapıya sahip Orhan Pamuk. Annesi ısrarla mimarlığı bitir, ondan sonra yine resim yaparsın, burası Fransa değil ki sadece ressamlikla değer göresin temalı şeyler söyleyerek oğlunu uyarsa da bunda başarılı olamaz. Sonunda, çocukluğundan beri bu tarz durumlarda hep yaptığı gibi odasına kapanmayi tercih ediyor, tabi bu sefer çok büyük bir farkla; güçlü bir inançla karar verdiği yazar olma hedefiyle...
İstanbul
İstanbulOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 20081,743 okunma
··
543 görüntüleme
Ömer okurunun profil resmi
Harika! Gerçekten harika. Staj yerimin kütüphanesinde görüyordum da beğenmem, diye, düşündüğüm için almıyordum. Kitapçılarda rastladığım zaman da aynı fikre kapılıp duruyordum. Lakin şu incelemeden sonra fevkalade bir okuma arzusu duyuyorum. En yakın zamanda okuyacağım. Kalemine sağlık, Kaan ağabey.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Özellikle yazarın romanlarını beğeniyorsan, ilgi duyuyorsan tavsiye ederim. Çünkü onun romanlarında işlediği temel temanin nerden geldiğini ve bunla birlikte yazar olmasına giden yolları işlediği bir kitaptır. Ayrıca edebi olarak da çok başarılı bir eser. Ben çok beğendim. Incelememin de sana olumlu bir etki yapması da ayrıca hoşuma gitti. Şimdiden keyifli okumalar dilerim..☺
1 sonraki yanıtı göster
Sultannn okurunun profil resmi
Sanki "Kafamda Bir Tuhaflık" kitabının incelemesi olmuş. Bir an onu okuyor gibi hissettim. İstanbul'un arka sokakları, geçmişten günümüze yaşanan değişiklikler. Güzel bir inceleme, emeğinize sağlık.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Begenmenize sevindim.☺ Kitabı okurken zaten Pamuk'un nerdeyse tüm eserlerini de hatırlamis oluyoruz. Bu nedenle Kafamda bir Tuhaflik var'in çağrışım yapması gayet normal.☺
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
ayakta alkışlıyorum efenim...
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. ☺
Cemile okurunun profil resmi
Çok naziksiniz asıl ben teşekkür ederim dikkate değer gördüğünüz için... Yazarı okudukça çok seveceğinize eminim. Sevgiler🍀🌷
Amelie okurunun profil resmi
İnceleme diye ben buna derim :)
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, begenmenize sevindim.☺
Can Karakuş okurunun profil resmi
Yine döktürmüşsün, kalemine sağlık 👍
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.☺☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.